Akif Beki, Radikal Gazetesi’nin eski yazarı, akademisyen ve CHP Parti Meclisi’nin yeni üyesi, Binnaz Toprak’a Günün Manşeti’nde cevap verdi.
24"te Ali Değermenci"nin hazırladığı ve Seda Selek"in sunumuyla hafta içi her sabah ekrana gelen Günün Manşeti programının bugünkü konuğu 24 Genel Yayın Yönetmeni ve Radikal Gazetesi yazarı Akif Beki oldu.
Beki, 4 Ocak"ta Radikal"de ki köşesinde Cumhuriyet Halk Partisi"nin yeni Parti Meclisi Üyesi Binnaz Toprak için "... Parti Meclisi"nin tazelerinden Binnaz Toprak yeni CHP için rota belirliyor" diye yazmıştı. Parti Meclisi"ne girdikten sonra Radikal"de köşe yazarlığından ayrılan Binnaz Toprak, Akif Beki"ye cevap vermek için Radikal"deki köşesine dönüş yaptı.
'TAZE SIFATI YAKIŞIKSIZ'
"Toprak"tan Akif Beki"ye cevap" başlığıyla yazdığı köşesinde "Önce, Akif Beki"nin benim için sarf ettiği "taze" sıfatı yakışıksız. Bu tür bir "erkek dili"yle tüm kadınları aşağıladığının bilincinde olmasını beklerdim" diye cevap verdi.
Akif Beki, Günün Manşeti"nde bu polemik konusuna açıklık getirdi. Beki, şunları söyledi; "Binnaz Toprak fazla alınmış. Ne bu şiddet, bu celal dedim içinden şimdi dinlerken. Çok celallenmiş, onu gerektirecek bir şey yok aslında. Asıl itirazına geçmeden önce bir takım yan unsurlarda koyup, mesela Binnaz Toprak"ı eleştirirken birden bütün kadınları karşıma çıkarmış, birden bütün siyasetçileri, birden bütün Türk Dili konuşanları, sadece Türkiye"de yaşayanları değil aynı dili konuştuğumuz insanları çıkarmış.
'TAZE'NİN YAKIŞIKSIZ BİR YANI YOK
Biz aynı dili konuşuyoruz bak ben Türkçe konuşmuştum, açıkça söylemiştim ama o böyle anlamış falan diye... Yazı yazarken kelime tekrarından kaçınırsınız. Aynı manaya gelen, müteradif, eş anlamlı başka kelimeler tercih edersiniz tekrar hallerinde. Yeni sözcüğünü tekrarlamak yerine, "Parti Meclisi"nin yenilerinden" demek yerine, ben birde iktisatlı bir dil kullanmayı tercih ederim. Bunları tek tek anlatmaktansa resmi çizen, bir kelimeyle iki kelimeyle resmi anlatan, Binnaz Toprak"ın hâlâ bir akademisyen ve Radikal yazarı olmadığını, bir süre evvel Radikal yazarlığından ayrılıp, CHP"nin Parti Meclisi"ne geçtiğini ve eleştirdiğim görüşlerin bir Parti Meclisi üyesi sıfatıyla serdedildiğini, dile getirildiğini belirtmem gerekiyor ve yeni sözcüğünü tekrarlamamam lazım. "Taze" bizde yeni anlamına gelir mi, gelmez mi? Bunun kadınlıkla ne alakası var? Binnaz Toprak değil de Ali Avcı olsaydı oradaki isim, "Parti Meclisi"nin tazelerinden Ali Avcı" deseydim o zamanda erkek egemen dille erkekliğe mi laf söylemiş olacaktım? Neye laf söylemiş olacaktım? Ne gönderme olacaktı o? Genç kız hassasiyeti, alınganlığı göstermiş. Yakıştırırım tabiî ki, Binnaz Toprak değerli bir hocadır ve hanımefendidir. Böyle bir hassasiyet kadına yakışır, onda bir sorunum yok. Ama dediğim gibi biraz yersiz olmuş. "Taze" sözcüğünün herhangi bir yakışıksız tarafı yok. Binnaz Toprak, Parti Meclisi"nin tazelerindendir, yenilerindendir yani.
'YERSİZ ALINGANLIK OLMUŞ'
Bu Türk Dili"ne hâkimiyetle ilgili bir şey, buradan hatırlatmış olayım. Öyle bir kastım da yoktur ayrıca. Yani ayrıca özel bir ima ve ya kadınlığa da herhangi bir gönderme de içermez "taze" sözcüğü. Böyle bir genç kız hassasiyeti, cilvesi de yakışır Binnaz Toprak Hoca"ya, bunu yakıştırırım, çok görmem. Böyle anladıysa da kusura bakmasın, öyle bir kastım yoktu. Yani yersiz bir alınganlık onu belirtmiş olayım."
ENDİŞELERİNİN İÇERİĞİ ZENGİNLEŞTİ
"Şimdi asıl meseleye gelelim. Binnaz Toprak, CHP Parti Meclisi"ne girdikten sonra Radikal yazarlığını bıraktı. Radikal"de yazarken "Endişeli Modern" vinyetiyle, başlığıyla yazdı. Ve "Endişeli Modern"in içini dolduran ve bundan neyin murat edildiğini anlatan yazılar yazdı. Şimdiye kadar biz onun endişelerini Türkiye"de dini hayat, sosyal hayat, laik yaşam, yaşam biçimleri arasındaki farklılıklar, çatışmalar etrafında gördük hep. Onun endişeleri hep buralarda dolaşan endişelerdi. Ve "Endişeli Modern" terkibide zaten "modernlik ve endişeli olmak" doğrudan buraya işaret eder. Yaşam biçimi hassasiyetlerine, yaşam biçimi endişelerine gönderme yapar doğrudan. Modern yaşam biçimi ile dini yaşam biçimi, laik dünya görüşüyle, laikçi yaşam biçimiyle "çi"yi ben ekliyorum başka dünya görüşleri arasındaki farklılıklara, çatışmalara, uyuşmazlıklara dikkat çeken bir bileşimdir o.
'SUKUNET ÖNERİRİM'
Şimdi altını böyle doldurmuşsunuz "Endişeli ve Modern"in Radikal"de yazdığınız bütün haftalar boyunca. İçini böyle doldurmuşsunuz endişenin, endişeli olmanın ve modern olmanın. Sonra CHP"nin Parti Meclisi"ne geçmişsiniz. CHP"nin de bu konuda hayli kabarık bir dosyası var. Ve bir mülakat vermişsiniz Hürriyet Gazetesi"ne demişsiniz ki; "Toplumu endişeli insanlar değiştirir, endişeli insanlar ses versin, seslerini yükseltsin." Bende demişim ki; "Hayrola CHP yeniden eski rotasına mı dönüyor? Eksen mi değiştiriyor? Dümen mi kırıyor eskiye?" CHP güya yakın vadede Kemal Kılıçdaroğlu"yla beraber o dönemi geride bırakmıştı. Neydi o dönem; "Rejimin duyarlılıkları üzerinden siyaset yapma dönemi. Yaşam biçimleri üzerinden siyaset yapma dönemi. Din ve laiklik çatışması üzerinden siyaset yapma dönemi." Bu dönem CHP için kapandı sanıyorduk biz. Şimdi tekrar oraya geri dönüş mü var? Binnaz Hoca buna mı çağırıyor? "CHP"ye önerisi böyle" dediğim içinde kızmış, öfkelenmiş. Birincisi sükûnet öneririm.
'SİYSETE ZAMANLA ALIŞACAKTIR'
Yani bir hanımefendi olarak kendisine alınganlığı yakıştırdığım gibi, şimdi bir siyasetçi olarak sükûneti öneririm, tavsiye ederim. Sakin olmak iyidir. İkincisi endişeli olmayı memleketin gidişatı ile ilgili kullandığını, memleketin genel gidişatı ile ilgili endişeli olmaya çağırıyor insanları bu verdiği cevapta. E peki bu güne kadar "Endişeli ve Modern"e yüklediği anlam bu değildi. Hürriyet"teki mülakatında da bunun dışına çıktığını gösteren özel bir vurguda yok. Bana verdiği cevapta o vurguları koymuş. Bunu sağladığım içinde çok mutluyum. En azından Binnaz Hoca"yı yanlış anlaşılmaktan, "Endişeli Modern" kavramına içerinin kısırlığını fark etmesini sağladığımdan dolayı çok mutluyum. Şimdi içerisini zenginleştirdi, kalıbı biraz daha genişletti içerisine başka şeylerde boca etti. Bunun içerisine ekonomik kaygılar, genel gelecek kaygıları, refah seviyesi, yoksulluk, yolsuzluk hepsini koydu. En azından bunu sağladığım için bir teşekkür beklerdim, çok görmüş. Ama alınganlık yapmıyorum, siyasete de zamanla alışacaktır."