Eczacıbaşı: Sıcak paraya bağımlılık önlenmeli   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 01-06-2011 (15:22)   Son Mesaj: 01-06-2011 (15:22)    Cevap: 0    Gösterim: 627  

    01-06-2011

    Eczacıbaşı: Sıcak paraya bağımlılık önlenmeli

    Eczacıbaşı: Sıcak paraya bağımlılık önlenmeli


    Geçen yıl sıcak para tehlikesine dikkat çeken ilk TÜSİAD üyesi olan Bülent Eczacıbaşı, 2011 için de aynı sorunu vurguluyor.

    Dilek Güngör'ün haberi
    "Türkiye'nin sıcak paraya bağımlılığı önlenmeli" diyen Eczacıbaşı, sıcak parayı çikolataya benzeterek, bağımlılık yapacağı uyarısında bulunuyor

    Türkiye'nin bu yıl da en önemli sorunlarından birinin sıcak para olduğunu dile getiren Eczacıbaşı, "Türkiye sıcak para bağımlılığı sorununa doğru gidiyor.

    Birşey yararlı ölçüde kaldığı sürece iyidir ama bağımlılık yaratırsa sıkıntı çıkar" diyor. "Türkiye'ye sıcak parayla sermaye geliyor" diyen çevreleri de eleştiren Eczacıbaşı, sıcak parayı çikolataya benzetiyor.

    Türkiye ekonomisinin hem büyüklük olarak, hem de makroekonomik veriler açısından daha iyi bir notu hakettiğini söyleyen Eczacıbaşı, seçim ekonomisi uygulamalarının da artık geride kaldığı görüşünde. İşte Eczacıbaşı'nın açıklamaları:

    "İYİ BİR NOTU HAK EDİYORUZ"

    Bu yıl ekonomiye ilişkin beklentileriniz nelerdir? Ekonomide en önemli risk nedir?

    Türkiye, 2010 yılında hatırı sayılır bir büyümenin yanısıra, kamu borçlarının ve bütçe açığının düzeyi bakımından da, örnek bir performans gösterdi.

    Hatta istihdam konusunda bile, belirli ölçülerde iyileşme sağlandı. Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin dünyanın gözde ekonomileri arasındaki yerini sağlamlaştırdı.

    Biz, alınan ekonomiyi soğutma tedbirleri nedeniyle büyümenin yavaşlayacağını, fakat ekonomideki olumlu gidişin süreceğini düşünüyoruz.

    Bu yıl için, bazı yapısal ve küresel riskler olsa da, Türkiye bu risklere belki de her zaman olduğundan daha hazırlıklı.

    Gayet tabii, ekonomi ile ilgili her şey tozpembe değil. Türkiye ekonomisi için yakın gelecekteki risklere baktığımızda, cari işlemler dengesinde giderek artan bozulma ve işsizlik ön plana çıkıyor.

    Düşük olmakla birlikte, ABD ve Avrupa'da krizin ikinci bir dip yapması ihtimali var. Gelişmekte olan ülkelerde aşırı ısınma sonucu ortaya çıkabilecek sıkıntılar da, bize yansıyabilir.

    Reyting kuruluşlarının Türkiye'ye not artırımı konusunda cimri davranmasını nasıl yorumlamak gerekir?

    Bu, bugüne has bir durum değil; 1980'lerin sonundan beri Türkiye'nin kredi maliyetleri kredi notu ile açıklanamayacak şekilde düşük oldu.

    Ama artık Türk ekonomisi hem büyüklük olarak, hem de makroekonomik veriler açısından daha iyi bir notu hakediyor.

    Euro bölgesi ülkelerindeki riskler Türkiye'yi nasıl etkiler?

    Borç oranı yüksek olan Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspanya, İtalya sorunlu ve riskli ülkeler. Almanya'nın gücü, şimdilik, durumu kurtarmaya yetiyor gibi görünüyor.

    Tabii Alman seçmeninin sabrının da nereye kadar dayanacağını düşünmek gerekir. Ancak, bunların hepsi, sonuçta belirli bir eşiği aşmış ekonomiler; kolay kolay iflas edeceklerini sanmıyorum.

    Böyle bir riskin gerçekleşmesi halinde Türkiye, elbette olumsuz yönde etkilenir. Ayrıca, ABD ve Avrupa büyüme sinyali vermedikçe, gelişmekte olan ülkelere akan likidite, aşırı ısınma yaratıyor. Bu da bir risk oluşturuyor.

    Değerli TL sanayiciye zarar verdi, alınan önlemler yeterli mi?

    Elbette, reel olarak değerlenmiş bir TL, ihracatta kârlılık açısından sorun yaratıyor. Reel sektör yeni yatırımlar için kısıtlı kaynak yaratabiliyor; bu da şirketlerin büyümesini yavaşlatıyor ve istihdamı olumsuz etkiliyor.

    Eskisine göre çok düşük olmakla birlikte yüze 10'lara varan bir enflasyon varken, paranın aşırı değerlenmesinin etkilerini giderecek ölçüde verimlilik artışı da mümkün değil.

    Bir tarafta 'Biraz sıcak para gelsin, Türkiye düzeldikçe sıcak para gelir' diyenler var...

    Sıcak para ülkeye kısa vadede kâr sağlamak için giren para. Bu, geldiği hızla gidebiliyor. Ayrıca, Türk Lirası'nın yükselmesine yolaçarak dengeleri etkiliyor.

    Tüm bunlara karşın, kısa vadeli de olsa, kaynak sağladığı kuşkusuz. O nedenlerle, bu girişin uzun vadeye doğru yeniden yapılandırılması şart. Bunun yöntemlerini iktisatçılar tartışmalılar.

    Ama Türkiye sıcak para bağımlılığı sorununa doğru gidiyor. Birçok yararlı şey ölçüsü içinde kaldığı sürece yararlıdır ama bağımlılık olunca yararlı olmaktan çıkar.

    Türkiye'ye sermaye geliyor, uzun veya kısa vadeli olması bir yere kadar önemli değil denilebilir ama Türkiye herşeyde sıcak paraya bağımlı olursa durumun boyutu değişir. Bu çikolata yemekle çikolata bağımlılığı arasındaki fark gibi birşey.

    "Rusya'da üretime başladık"

    Holding'in 2011 hedefleri neler?

    2010 başarılı bir yıl oldu. Rusya'nın Serpukhov Bölgesi'nde faaliyet gösterecek karo seramik fabrikası deneme üretimine başlıyor. Aynı bölgede üretim yapacak olan seramik sağlık gereçleri fabrikasının da temelini kısa bir süre önce attık.

    Markalarımızın Rusya'daki etkinliğini artırmak için satış ağımızı genişletiyor ve kendi mağazalarımızı açıyoruz. Bozüyük'te inşa ettiğimiz inovasyon merkezinin çalışmaları tamamlandı ve bu aydan itibaren faaliyetlerine başlayacak.

    2013'TE 100 BİN TON

    Karo ve Banyo gruplarımızın inovasyona verdikleri önemin sonuçlarını giderek yoğunlaşan bir biçimde alıyoruz.

    Sağlık Grubu'nda Eczacıbaşı Monrol, özellikle Türkiye'de FDG üretimi alanında başlayan rekabet sonrasında, pazar lideri konumunu güçlendirmek amacıyla bu yıl faaliyete geçecek 3 yeni üretim tesisinin yatırımına başladı.

    Yurtdışında ise başta 2011'de faaliyete geçecek olan Romanya ve Mısır tesisleri olmak üzere Polonya, Ürdün ve Bulgaristan'da da üretim konusunda önemli mesafe kat edildi.

    İpek Kağıt ise, birçok inovatif yeni ürünü piyasaya sundu. Metalik maden konusunda 2007'de yatırıma girişen Esan, 2009'da Balıkesir'deki maden tesislerinde konsantre kurşun ve çinko üretimine başladı ve 2010'da 33 bin ton kurşun ve çinko konsantresi üretildi. Metalik maden konusunda 2013 yılında 100 bin tona ulaşmasını hedefliyoruz.

    "Irak'ı düşünebiliriz"

    Irak'a şimdilik ürün satıyoruz. Yeterli talebi görürsek ve lojistik olarak maliyet avantajı sağlayabilirsek, elbette yatırımı da düşünürüz. Henüz o noktada değiliz. Yatırım bankacılığı konusunda da başvuru sürecimiz işliyor.

    "İtalya ve Hindistan'da şirket bakıyoruz"

    Vitra, grubun öne çıkan markası. Yeni satın almalar var mı?

    Evet, son yıllarda uyguladığımız küresel markalar satınalma politikası çerçevesinde bazı alımlarımız oldu.

    Karoda Villeroy&Boch ve Engers, banyo mobilyalarında Avrupa'nın lider markası Burgbad bunların başlıcaları.

    Şimdi bu markaları ürün serimizin içine entegre etmeye, satın aldığımız üretim merkezlerini birbiriyle koordinasyon içinde ve verimli çalışır hale getirmeye çalışıyoruz.

    Bu markaları satın alırken, bazı yeni üretim tesislerine de sahip olduk. Bazıları verimli çalışmayan tesislerdi. Bir kısmının üretimini Türkiye'ye aldık, yeniden yapılandırdık.

    Üretim tesisi ve markası iyi olan kuruluşlar da satın aldık. Şu anda Almanya ve Fransa'da üretimi genişlettik, rasyonel yapıya geçtik.

    Banyo gereçleri grubunda dünya çapında şansımız olduğuna inanıyoruz ve bu alanda bize yeni dünya markaları kazandırabilecek alımlarla ilgiliyiz. Özellikle İtalya ve Hindistan üzerinde duruyoruz.

    Peki ya gayrimenkul... Şu sırada Zekeriyaköy'de Ormanada projemize başladık. Çok önem verdiğimiz bir diğer projemizi ise, Kartal'da gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi'ni yakından izliyoruz.

    Eskisi gibi seçim ekonomisi yok

    Türkiye 2011'de bir seçim yaşayacak. Bunun ekonomiye etkisi olur mu? Tek parti iktidarı bekliyor musunuz?

    Tüm ülkelerde ve her zaman, farklı ölçülerde de olsa, bir ölçüde seçim ekonomisi uygulaması ile karşılaşıyoruz. Bu bakımdan, önemli olan, ölçünün kaçırılmaması. Son seçim dönemlerinde böyle uygulamaların etkilerinin azaldığını görmüş olmak da umut verici.

    Ekonomide ipin ucunun tamamen elden bırakıldığı eski seçim ekonomisi uygulamaları artık geçmişte kalmış gibi gözüküyor. Seçimin olası sonuçları hakkında konuşmak için ise çok erken. Önümüzdeki süre, siyasette çok uzun bir süre.






    Eczacıbaşı: Sıcak paraya bağımlılık önlenmeli Yorumları