Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, ''Yargıtay dosyaları öne çekmeme konusunda ısrarlı'' şeklindeki sözlerini eleştirdi. Gerçeker, 'Sayın Bakan nasıl çalıştığımızı bilmiyor' dedi.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''Bir yasal düzenleme varsa ortada, yasal düzenleme yapıldıysa, tutukluluk süreleri yasal düzenlemeyle şu kadar olacak deniliyorsa, Yargıtay bunun dışına çıkıp başka türlü bir karar verme imkanına sahip değil ki, yasa neyi gerektiriyorsa onu uygulayacak'' dedi.
Gerçeker, makamında AA muhabirinin Ceza Muhakemesi Kanun'un 102. Maddesi'nin yürürlüğe girmesinin ardından yapılan tahliyelerle ilgili sorularını yanıtladı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, ''Yargıtay dosyaları öne çekmeme konusunda ısrarlı'' şeklindeki sözlerinin anımsatılması üzerine Gerçeker, ''Çok talihsiz bir açıklama. Adalet Bakanı herhalde Yargıtay'ın ne şekilde, nasıl özveriyle çalıştığını, gece gündüz, bayram, talil demeden nasıl çalıştığını bilmiyor? Yargıtay'da zaten tutuklu dosyalarına öncelik veriliyor, bu dosyalar öncelikle görüşülüyor. Ama dosya sayısı o kadar fazla ki, öncelik de verilse zaten bunların incelenmesi ayları, yılları buluyor. Mesele öncelik verilip verilmemesinden kaynaklanmıyor, mesele davaların bir an önce sona ermesini sağlamak. Makul bir sürede, çok kısa bir sürede güvenli bir şekilde davaların sona ermesini sağlamak. Bu iş yükü sorunu halledilmedikten sonra bunun önüne geçmeniz mümkün değil'' diye konuştu.
Yargıtay Başkanı Gerçeker, yıllardır iş yükünün fazlalığı konusunda uyarılar yatığını anımsatarak, ''Artık bir çare üretmek lazım. Maharet mazeret bulmak değil, çare üretmek. Bu bizim elimizde olan bir şey değil, artık bizim gücümüzün çok ötesinde olan bir şey, ne yapabiliriz?'' dedi.
Yargıtay'da bir yılda 800 bine yakın karar çıktığını, dünyanın hiç bir yerinde böyle bir şey olmadığını vurgulayan Gerçeker, şunları kaydetti:
''Nasıl çıkıyor bu kadar dosya, nasıl hallediliyor, okunuyor bu dosyalar? Ben tetkik hakimliği de yapan bir insan olarak, tetkik hakimi arkadaşların hagi koşullarda, ne şartlarda çalıştıklarını, nasıl imkansızlıklar içerisinde çalıştıkların biliyorum. Bir odaya tıkılmışlar 3-5 kişi, daire de bile sağlıklı bir çalışma ortamları yok. Yoksa mazaret bulmak gayet kolay.
Bir yasal düzenleme varsa ortada, yasal düzenleme yapıldıysa tutukluluk süreleri yasal düzenlemeyle şu kadar olacak deniliyorsa Yargıtay bunun dışına çıkıp başka türlü bir karar verme imkanına sahip değil ki yasa neyi gerektiriyorsa onu uygulayacak. Önemli olan mazeret üretmek değil, önemli olan çare bulmak. O suçlu, bu suçlu... Vatandaşa elbette bunları mazeret olarak öne süremeyiz, vatandaş elbette haklıdır. İnsanlar adalet istiyor, adaletin bir an önce gerçekleşmesini istiyor, hakkını bir an önce elde edebilmeyi istiyor ama siz 'dosyam çok, imkanım yok, yerim yok, personelim yok' diye buna mazeret ileri sürümezsiniz. Bunları çözümlemek zorundayız. Ben hep söylüyorum; bu sadece yargının sorunu değil ki, bu devlet sorunu. Bu devlet politikası olarak, partiler üstü düşünce olarak ele alınıp çözümlenmesi gereken bir sorun. Yoksa, 'şurası burası suçlu... Ben şimdi Adalet Bakanının böyle bir açıklama yapmasını doğrusu çok yadırgadım. Zaten bizim çalışma sistemimizde tutuklu dosyalarına öncelik verilir. Zamanaşımına uğraması ihtimali bulanan veya memur dosyalarına öncelik verilir.''