'Yandaş medya' suçlamasının çıkış noktasını açıklayan Kanal 7 Haber Koordinatörü Nazmiye Yılmaz, Masa başında ürettikleri kurgu korkulara, yalan haberlere dur diyen, kral çıplak diyen başka sesler var artık" dedi ve ekledi:
Orhan Turan'ın söyleşisi
'Yandaş medya' suçlamasının çok sesliliği hazmedemeyenlerin ürünü olduğunu söyleyen Kanal 7 Haber Koordinatörü Nazmiye Yılmaz, "Masa başında ürettikleri kurgu korkulara, yalan haberlere dur diyen, kral çıplak diyen başka sesler var artık" diyor.
Habercilikte ekran faktörü işin içine girdiğinde yaptığınız iş, biraz daha çetrefilleşir. Her gün tekrarlanan ve her tekrarda harcadığınız gücün fazlasını vermeniz gereken bir yarışa döner her şey... Kuralları açık ve sert: Dünü unutmayacaksın, bugünü iyi okuyacaksın, yarına her zaman hazırlıklı olacaksın...
Kanal 7 Haber'in başındaki Nazmiye Yılmaz, yarışçı olmayı, kulvarda koşmayı peşinen kabul edenlerden. Habere karşı istikrarlı çizgisini koruyan Yılmaz, zor beğenip sert eleştirenlerden. Yarışı hiç bitirmiyor.
BİR TUTAM DUYGUYA BİR TUTAM USTALIK KAT
Kurulduğundan beri Kanal 7 Haber'desiniz... Sizi çalıştığınız yerle kaynaştıran bu güçlü bağ nedir?
Dile kolay, tam 18 yıl oldu. Müthiş bir bağ var elbette. Kanal 7'de kendimi çok iyi hissediyorum. Vicdan duygusunun ağır bastığı bir kurum burası. Her şeyden önemlisi, işimi profesyonel anlamda yapabildiğim sağlıklı bir mecra. Yani hem duygusal hem de profesyonel anlamda şanslıyım.
Mesleğe girişiniz nasıl oldu? İlk gazetecilik deneyimini nerede yaşadınız?
Kimden, nasıl etkilendim bilmiyorum; ama ortaokul sıralarında gazeteci olmaya karar vermiştim. Hatta o yıllarda çocuk dergilerine fahri muhabirlik için başvurduğumu ve bir kimlik edindiğimi hatırlıyorum. Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. Çalışmaya öğrenciyken başladım. İlk durağım stajımı yaptığım Ilıcaklar dönemindeki Tercüman Gazetesi'ydi. Test edip, doğru tercih yaptığıma kanaat getirdiğim bir yerdi. Ardından Asil Nadir dönemindeki Günaydın Gazetesi. İlk mesleki deneyimimi orada kazandım.
HER DAKİKA MESAİDESİN
Genelde sanatçılar için çok sorulur, gazeteciler için de biçilmiş kaftan bence bu soru: Gazeteci mi doğdunuz, gazeteci mi oldunuz?
Her ikisi de benim için fazla iddialı. Ne doğdum ne oldum. Ama gerçekten istediğim, sevdiğim işi yapıyorum. Doğuştan meraklı, şüpheci, araştırmacı olabilirsin; ama bu işe heyecan duymuyorsan geçmiş olsun. Yaşam tarzın değişiyor. İster tatilde ol ister Fizan'da, zihinsel anlamda da her dakika mesaidesin yani.
Geçmişinize baktığınızda tecrübe denince aklınıza kimler gelir ve neden?
Hiç düşünmeden Günaydın'ın Yazı İşleri Müdürü Abdullah Aksak derim. Allah rahmet etsin. Bundan 20 yıl önce Bab-ı Ali'de tek bir başörtülü muhabir yokken bana inandı, şans tanıdı. Başörtüm yüzünden gazete içinden gelen itirazlara direndiğini biliyorum. Onun hem insani hem de mesleki anlamda çok özel bir yeri var bende.
Başınızı ne zaman örttünüz?
Ben İmam Hatip Lisesi mezunuyum. İsteyerek örttüm. Meslek seçiminde de "başörtülüyüm ne olur acaba" diye hiç düşünmedim.
HABERİ SİLAHA DÖNÜŞTÜRÜRLERDİ
Medyaya baktığınızda ne görüyorsunuz? 'Yandaş', 'candaş' medya söylemlerine katılıyor musunuz?
'Yandaş' yaftalaması çirkin bir kampanyanın ürünü. Kendilerini merkezde konumlandıranların, kendisi gibi olmayanları etkisizleştirme, itibarsızlaştırma girişimi. Demokrata da dindara da yerli olana da alerjisi var bu cephenin. Yakın zamana kadar sahanın tek etkili sesiydiler. İstediklerini vezir, istediklerini rezil etme gücüne sahiptiler. Haberi silaha, tuzağa dönüştürmedeki becerileri sayesinde oluşturdukları tahribatın onlarca belgeli örneği var. Ama o günler geride kaldı. Artık tek ses değiller. Masa başında ürettikleri kurgu korkulara, yalan haberlere, çarpıtılmış istatistiklere 'dur' diyen, 'kral çıplak' diyen başka sesler var. Rahatsızlıkları bundan. Parti sözcüsü gibi çalışmakta sorun görmeyenlerin 'yandaş' yakıştırmasını komik buluyorum. Falan parti söz konusu olunca bağımsız, nitelikli gazetecisin, değilsen yandaş! Kargalar güler buna.
2010'un en baba haberleri
Son olarak 2010'u sormak istiyorum. Sizce 2010'a damgasını vuran "en baba" haber hangisiydi?
Koca yılı tek bir haberle sınırlamak kolay değil. Mavi Marmara trajedisi, Deniz Baykal'ın kaset olayı, Balyoz darbe planı iddiaları, üç generalin açığa alınması daha pek çok başlık var. Ama bir tanesini seçmek gerekirse '12 Eylül Referandumu' derim. Bana göre en önemli gelişme oydu. Referandumunun ülkenin temel sorunlarını çözecek yeni, sivil bir anayasanın önünü açmasını umuyorum.
Anayasa'yı konuşalım
2011'de en çok neyi konuşuyor olacağız?
2011'e gelirsek; yeni yılda da en çok yeni anayasayı konuşuyor olmayı isterim. Enerjimizi, tüm özgürlükleri güvence altına alacak yeni bir anayasaya harcarız inşallah. Herkesin fikrini söyleyebildiği, istediği gibi yaşayabildiği, yasakların kalktığı, eşitlik ilkesi üzerine kurulu yeni bir anayasaya kavuşmayı diliyorum.
Toplum mühendisliği yapmadık
Kanal 7 Haber'i diğerlerinden farklı kılan yanı ne?
Tüm haber merkezlerini aynı kefeye koymuyorum; ama şunu net söyleyebilirim, biz bugüne kadar hiç toplum mühendisliği yapmadık, yapmıyoruz. Toplumsal barışı destekleyen, hukuk devletini referans alan, özgürlüklerin önündeki engellerin aşılması yönünde gösterilen çabaları özenle bültene taşıyoruz. Bizim duruşumuza aykırı hangi görüş veya ideoloji olursa olsun vicdan ve iz'an duygumuzu tatil etmiyoruz.
KADIN YÖNETİCİ DAHA DETAYCI
Kadın olmak, başörtülü olmak ve yönetici olmak?...
İşte mesleki refleksleri önemserim. Sorumluluk duygusunu, kalifikasyonu, özeni, kaygıyı... Ne kılık kıyafet ne cinsiyet ne de pozisyon belirleyici unsur olabilir.
Sizin bir de yazarlık tarafınız da var...
Yeni Şafak'ın Pazar ekinde yaklaşık 2 yıl yazdım. Şimdi yazmıyorum. Hoş bir deneyimdi de benim için.
Ne tür haberler sinir katsayınızı yükseltiyor?
Bizim bültende en çok dil hataları asabımı bozuyor. Sonra hakkıyla kullanılmayan görüntülere geriliyorum. Diğer bültenlerde ise çarpıtılan haberler. Bir de sokak röportajlarında vatandaşa karşı kullanılan saygısız dile kızıyorum.
Peki sizi mutlu eden haberler?
İzleyenlerde pozitif karşılık bulan tüm haberleri ben de seviyorum. Başarı öykülerini, olumlu gelişmelerini... Bir de her haberci gibi atlattığımız haberler, fark yaratan özel haber dosyalarımız hoşuma gidiyor tabii ki.
Hiçbir zaman bir B planım olmadı
"Bir gün kapıya konma" ihtimaline karşı bir B planınız var mı?
Çalıştığım hiçbir yerde B planım olmadı. Tüm enerjimi o işe veririm, başka bir psikoloji ile çalışabilmem mümkün değil. 20 yılı aşkın süredir bu işi yapıyorum, şu anda deneyim anlamında mesleğimin en verimli, en üretken dönemindeyim. Pozisyon fark etmez, işsiz kalsam sıfırdan bir haber merkezi kurup çalıştırabilirim veya bu işin nüvesi olan muhabirliğe dönebilirim. Bu konuda heyecanımı hiç kaybetmedim. Tecrübemi aktarabileceğim, cazip farklı işler bile olabilir, neden olmasın? Her halükarda başımın çaresine bakarım. Asl'olan ne iş olursa olsun, elinden gelenin en iyisini yapmaktır.
Ekran fobim var
Geçen sene Süleyman Çobanoğlu ile birlikte Ekmek ve Gazete adında bir program yaptık. Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Çelik ve Süleyman'ın ısrarı ile nasıl olduğunu anlamadan ekranda buldum kendimi. Performansım feciydi. Ama şimdi kısmen bu fobimden kurtuldum.
Haber başlıklarını belirlerken kıstaslarınız ne oluyor?
En hayati nokta, gündemin önemli hiçbir başlığını atlamamak. Türkiye ve dünyada o gün içinde olup bitenlerin tamamını sunmak, ilgiyi en üstte tutacak haberleri seçmek. Duygu ve aksiyonu yüksek haberlere yöneldiğimizde de toplum psikolojisini olumsuz etkileyen intihar, tecavüz gibi başlıklardan uzak duruyoruz. Özel hayat ve kişilik haklarına saygıya dikkat kesiliyoruz.
YENİ ŞAFAK