BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Meclis'te grubuna seslendi. Demirtaş, iki dilli hayat talebi sonrası Başbakan'ın 'bu ülkede ameliyat yaptırmam' sözüne yanıt verdi. Bu ülke için canını vereceğini söyledi.
Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Meclis'te BDP grubuna sesleniyor.
Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Sinema emekçilerinin yaşadıklarını görüyoruz. Başbakan Erdoğan sadece sinema emekçilerinin yaşadıklarının Türkiye'de ne kadar çok insanın yaşadığını bilmek zorunda. Bir hükümetki yeşilkart sayısıyla övünüyor.
Meclis büyük bir tempoyla bütçe müzakerelerini tamamladı. Bütçe siyasal planlarınızın ekonomik göstergesidir. Görüşmelerde ortaya çıktı ki tek bir demokratik projeleri yok. Rakamlar gösteriyor ki aynı AKP yine devam edecek.
Bir ülkedeki toplumsal kesimler arasındaki ekonomik farklılık o ülkedeki farklılıkları gösterir. Bağcılar'da hane halkı sadece gelirini zorunlu harcamalara ayırıyor. Şişli'de ise yüzde 1'i sadece zorunlu harcamaya gidiyor. Şişli'de lüks yaşama daha çok harcama yapıldığını gösterdi.
Güneydoğu'da evler haneler eğitime sadece gelirlerinin yüzde birinin ayırabiliyorlar. Bu şekilde yapılan bit bütçeyle eğitimin kaç dille yapıldığı çok da önemli değil. Eğitim ve savunma harcamaları arasındaki farklılık gösteriyor ki hükümet ,için eğitim çok da önemli değil.
Her bir okulun tamiri için uçurduğunuz bir F-16'dan vazgeçmeniz yeterlidir.
Halk zengin ve yoksul diye bölünmüş zaten buna itiraz eden yok.Zenginler özerkliklerini çoktan ilan etmiş. Kendilerine özel yasa çıkarıyorlar. Neden buna ses çıkarmıyorsunuz.
DEMOKRATİK ÖZERLİK
Tüm bu anlattıklarımızın tek çaresi demokratik özerklik modeliyle yapılacak olan çalışmalardır. Yerinden yönetim modeli ile ancak ki herkesi yönetime katılabilirsiniz.
Belediyenizi kendiniz mi yönetiyorsunuz. Sadece vergi verdik. Herkes yönetime katılsın. Türkiye'de yerinden yönetim ve demokratik özerklik sorunlarımızın çözümlenmesi konusunda önemlidir.
Eğitim sorununu ortadan kaldırır. Hangi dilde hangi şekilde eğitim alınması gerektiğine kendisi karar verir. Bu şekilde Türkiye'nin yönetime ortak sağlanmış olunur. Bu nedenle özerklik Türkiye'nin birlik projesidir.
Bizim derdimiz Türkiye'yi bölmek değildir. 87 yıldır yok sayılmış inkar edilmiş bir halk artık kendi kendinini yönetmek istiyor. Açılım yapıyorum diyerek sorunları körüklemektedirler.
Hükümet tartışmanın önünü açmalı. Kürtler ne yapacak. Taş atmak yasak, siyaset yapmak yasak, dağa çıkmak yasak, biri de çıkıp bu kadar yasak var şöyle yapın diyerek yol göstersin.
87 yıldır bir halkın nefesi kesildi.
Başbakan Erdoğan bir kesimle demokratik açılımı konuştu. Bir önerisi olanı dinlemeye hazırız dedi. Her yerde de toplantı yaptılar. Sorunu yaşayan çözüm öneriyor. Ancak siz bunları bölücülük olarak provokasyon olarak değerlendiriyorsunuz.
Kürdün kendisi çözüm üretiyoruz. Ben bu ülke için canımı veriririm sen neyini verirsin.
Kürt sorunuyla ilgili o kadar çok yalan söylendi ki kendileri de inandılar. Bu kadar yıl kandırdığımız bu halka gerçekleri nası anlatırız diyorlar. Bu nedenle dikkat edin. Çözüm ürettik dediğimizde hep birlikte BDP'ye saldırmaya başladılar.
Ne bekliyordunuz. İşte siyaset. Arkanızdan sürünen bir BDP mi bekliyorsunuz. Nasıl bir süreç yürütülüyor bilmiyoruz. Ortada bir süreç yok, bir çözüm yok ki BDP ne zaman ki bu konuya ilişkin açıklama yaptı hepsi birden korkmaya başladı.
Bize karşı TSK bildiri yayınladığında sesiniz çıkmadı. İddia ediyorum Genelkurmay'ın açıklaması hükümetin onayından geçen bir açıklamadır. Hani vesayet kalkıyordu. BDP'ye karşı olunca vesayet olmuyor da sıra size yapıldığında mı vesayet olur.
Ülkeler bölünmüşse eğer kötü yönetildikeri için bölünmüştür. Yoksa dil bölmez. Ana dil bölmez. Şoven dil böler, ırkçı dil böler. Ama ısrarla bölünme pranoyası dersen kırk kez söylersen kendin zaten bölersin. Herkes ana dilimle yaşamak istiyorum diyor. Ülkenin sorunları çözülürse yalanalrı ortaya çıkacak.
Özerklik talebi çirkin bir tezgahmış. 3 yıldır bizim ortaya koyduğumuz bir konudur. 3 yıldır orada duruyor. Bir partinin programı ne zamandan beridir çirkin bir provokasyon oluyor.
Başbakan 1993'te mazlumdu. Ancak şimdi zalimlerin koltuğunda oturuyor. Başbakan diyor kisorunla ilgili kimin önerisi varsa konuşalım ancak şimdi bakalım kaç tane Başbakan var, hala anlayamadık.
Başbakan Erdoğan, darbeci Kenan Evren'den bile aşağıya düştü. Başbakan ameliyat yaptırmam diyerek Evren Paşa'dan bile daha antidemokratik davranmıştır.
Kürt sorununa zalimce yaklaşanı bu mesele çözer. Ancak bu meseleyi çözen tarihe adını altın harflerle yazdırır.
SEÇİM BARAJI
Başbakan Erdoğan siyasi partiler kanununda seçim barajının düşürülmesi ile ilgili olarak kendini yormuyor. Kim barajı getirdiyse o kaldırsın diyorsan Kenan Evren'i Meclis'e getir barajı da kaldırsın. Başbakan ülke topraklarının çeyreğini yabancılara satmış bu ameliyat değildir de bizim özerklik talebimiz mi ameliyat oluyor. Asıl ameliyatı yapmışsın organları da satmışsın.