Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, ''dil'' konusunun kavram kargaşasına uğratılmadan, sükunetle, aklıselime dönüş sağlanarak, devletin tepesinde ele alınıp bir devlet politikası oluşturularak neticeye ulaştırılması gerektiğine inandığını belirtti.
Şener, Mersin İl Başkanlığı binasında partililerle bir araya geldi. Bir iş yerinin açılışına katılan Şener, Anadolu Basın Birliği (ABB) Mersin Şube Başkanı Selman Özipek ile Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Başkanı Ahmet Ünal'ı ziyaret etti.
Şener, MGC'yi ziyareti sırasında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Kamuoyunu meşgul eden ''iki dilli yaşam'' talebiyle ilgili soru üzerine Şener, ''Türkiye'de ilk Kürtçe konuşan bakan benim. 2004'ün sonunda Diyarbakır seyahatim sırasında konuşmuştum. Bazıları yadırgamıştı. Ancak pek çok insanın da hoşuna gitmişti. Bu ülkedeki konuların, bu ülkenin sorunlarının cesaretle ama sorumlular nezdinde ele alınıp görüşülmesi ve düzgün bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğine inanıyorum'' dedi.
''Şu anda Türkiye'de bir karmaşa olduğunu ve her kafadan bir ses çıktığını, herkesin bir şey söylediğini ve bunun da vatandaşı etkilendiğini belirten Şener, şunları kaydetti:
''Mersin'de değil miydi bir sanatçının Kürtçe türkü bilmediği için maruz kaldığı durum? Tüm ortaya çıkan sonuçlar, sorumluların basiretsizliğinden ve art niyetinden kaynaklanmaktadır. Konunu sorumlusu siyasi iktidardır. Bu dil konusunun, kavram kargaşasına uğratılmadan, sükunetle aklıselime dönüş sağlanarak, devletin tepesinde ele alınıp bir devlet politikası oluşturularak neticeye ulaştırılması gerektiğine inanıyorum. Yoksa sorumluluk hisseden kişiler bile rastgele yaptığı konuşmalarla kamuoyuna yanlış sinyal veriyorlar. Bu yanlıştan herkes zarar görür.''
''Medyanın görevinin, halkı doğru ve objektif bilgilendirmek olduğunu'' ifade eden Şener, ''bir ülkede demokratik kültürün gelişmesine en önemli katkıyı da medyanın sağladığını ancak, Türkiye'de medyanın baskı altında olduğunu'' öne sürdü.
-WIKILEAKS BELGELERİ-
Şener, ABD'nin gizli diplomatik yazışmalarını yayımlayan Wikileaks'la ilgili olarak da şunları söyledi.
''Türkiye ile ilgili 8 bin civarında belge olduğu söylendi, ancak bunun sadece 30'u açıklandı. Bu 30 belge başbakanı çok telaşlandırdı ve İsrail'le ilişkileri düzeltmek maksadıyla girişimler başlattı. Bu ülkenin başbakanı ucu görünen belgelerden dolayı endişeye düşer, sürekli karşılıklı sert demeçler verir ve araya kanın girdiği bir ülkeyle belgeler yayınlanır yayınlanmaz zeytin dalı uzatarak arayı yumuşatmaya çaba harcarsa, burada tehlikeli bir süreç var demektir. Bu da beni endişelendirdi. Ülkemizi de endişelendirmesi gerekir. Sürecin sonunu görmediğimiz için de şu anda nokta koyarak değerlendirmek doğru olmaz.''
MGC Başkanı Ahmet Ünal da, cemiyet ve kent basını hakkında bilgi vererek, yerel medyanın var olma mücadelesi verdiğini ve zor bir süreçten geçtiğini kaydetti.