Makedonya, Balkanlar'da Türklerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerden biri... Asırlardır orada var olmaları dolayısıyla Türkler, ülkenin mimarisinde, tarihinde, kültüründe ve sosyal yapısı içerisinde önemli bir yer tutuyor.
Fakat sahip oldukları değerlere oranla istenilen düzeyde güçlü olmadıkları belirtiliyor.
Bu durumda da çeşitli görüş ayrılıkları sebebiyle yaşanan ayrılığın önemli rol oynadığı ifade ediliyor. Makedonya 2011 yılında yapılacak olan nüfus sayımına kilitlenmiş durumda.
Sayımın sonucu etnik topluluklar açısından çok önemli. Zira Makedonya'da çıkan iç savaş sonrası imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması'na göre artık etnik topluluklar nüfus sayılarına göre devlet kurum ve kuruluşlarında temsil edilebilecekler, iş bulabilecekler...
Makedonya Türkleri, geçmişte kendi aralarındaki " ortak hareket etmemek-strateji geliştirmemek ve organize olmamaktan" kaynaklanan sorunları aşmak için bugünlerde bir araya geliyorlar.
Makedonya Türklerinin çeşitli sorunları var...
Ancak en başta gelen sorunu Enes İbrahim, tek kelimeyle özetliyor: Bölünmüşlük...
Enes İbrahim, yaklaşık 80 bin Türk'ün yaşadığı Makedonya'da bine yakın üyesi bulunan Ufuk Derneği'nin Başkanı. Hukuk eğitimi alan genç başkan ile Makedonya Türklerinin durumunu, başkent Üsküp'te bulunan dernek merkezinde konuştuk...
İbrahim sohbetimizde, zaman zaman serzenişlerde, zaman zaman da sert eleştirilerde bulundu. Ufuk Derneği Başkanı Enes İbrahim ile gerçekleştirdiğimiz çarpıcı söyleşiyi sunuyoruz:
Makedonya Türklerinin en büyük sorunu bölünmüşlük
"Son dönemlerde ciddi şekilde bölünmüşlük var. Hem partisel hem de görüş olarak... 3 büyük siyasi parti mevcut. 50 küsur dernek var ama bu dernekten 5-6'sı aktif. Çalışmayan derneklerin sayısı bir hayli fazla..."
Makedonya'da devlet işine girmek için bir Arnavut partisine veya Makedon partisine üye olmanız lazım. Bu nedenle Türkler kendilerini Arnavut olarak ifade ediyorlar. Dolayısıyla bu durum da bir çeşit asimilasyon anlamına geliyor.
Kosova'dan Makedonya'ya geçtikten sonra dikkatimi çeken ilk şey Üsküp'ün her tarafından görülen devasa milenyum haçı, Vardar Nehri üzerindeki Taş Köprü'nün her iki tarafına yapılan Hıristiyanlık sembolü heykeller oldu. Yanı sıra karşılaştığım Türklerde dini ve milli bilincin yüksek oluşu da dikkatimi çekti...
Ben 6 yaşında hocayla tanıştım. 9 yaşında da hatim indirdim. Makedonyalı Türklerin yüzde 90'ı böyledir. Öğretmenden önce hocayla tanışırlar. Konuşmaya başladığımızdan itibaren babamız teravih namazlarına götürürlerdi bizi. O konuda hiçbir sıkıntımız yok.
Makedonya'da yaşayanlar birbirlerine "oruç tutuyor musun" diye sormaz. Çünkü biz farklı toplumlarla yaşıyoruz. Farklılık ortamında yaşadığımız için ister istemez saygılı olmak zorundayız. Son dönemde Türkiye'den gelen bazı gruplar "oruç tutuyor musun?" diye soruyorlar. Oruç özel bir durum. İstemeyen tutmaz ki... Makedonya Türklerinin yüzde 99'u oruç tutuyor. Yugoslav ve Rus rejimi arasında ciddi farklılıklar var. Sovyetler döneminde Müslümanlara ciddi şekilde baskılar yapılmıştır. O baskıyı bugün bile görmekteyiz.
Yugoslavya'da dini daha mı serbest bıraktılar?
Rusya'da çok daha katı rejim vardı. Burada rejim daha yumuşaktı. Tabii ki sıkıntılar oluyordu ama dini konularda Rusya'ya göre daha rahat bir ortam vardı. Türkçe hususunda da bir rahatlık vardı. 2. Dünya Savaşı'ndan itibaren Yugoslavya'nın yaşadığı bir çok bölgede Türkçe eğitim hakkı vardı. Tabii Türkçe eğitim hakkı hangi koşullar altındaydı tartışılır ama yine de Türk dili kullanılıyordu. Türk dünyasında ilk defa Türk televizyonu Makedonya'da açıldı. Makedonya Devlet Televizyonu dâhilinde Türkçe programlar yayınlanmaya başlandı. Zannediyorum TRT'nin kuruluşundan bir yıl önce 1968 yılından itibaren Makedonya'da Türkçe TV vardı. En zor dönemlerde bile biz Türklüğümüzü iyi-kötü yaşatmaya çalıştık ve bu günlere geldik.
SOMUT PROJELERE BÜTÇE AYRILMIYOR
Makedonya Türklerinin en başta gelen sorunu nedir sizce?
En baştaki sorunumuz bölünmüşlük...
Partisel olarak mı?
Hem partisel hem görüş olarak. Son dönemlerde ciddi şekilde bölünmüşlük var. 3 büyük siyasi parti mevcut. 50 küsur dernek var ama bu dernekten 5-6'sı aktif. Çalışmayan derneklerin sayısı bir hayli fazla... Bazı Türk sivil toplum kuruluşlarında çeşitli haksızlık ve dengesizlikler mevcut. Kültürel projelere yüz binlerce Euro aktarılırken somut projelere bütçe ayrılmıyor. Özellikle Makedonya Türklerinin resmi bayramı olan 21 Aralık Bayramı programlarına oldukça yüksek meblağlar aktarılıyor ama somut projelere kaynak ayrılmadı. Somut derken okullarda, camilerde sıkıntılar var. Atatürk'ün dedesinin köyü olan Kocacık'da 2009 yılında Makedonya Başbakanı ve Kültür Bakanı ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi' nin yaşadığı evin restorasyou için temeli atıldı ama inşaat hala başlamadı. Somut, gözle görülen bir şey yok. MATÜSİTEB, TİKA destekli bir kurum ama yeterince aktif değiller. Hesap verme sorumluluğu da yok...
Türklerin Makedonya yönetimiyle bir sıkıntısı var mı?
Son dönemlerde oldu, çünkü yönetim bizim anayasal hakkımızı vermiyor. Sürekli deyim yerindeyse mecazi anlamda "gidin hakkınızı Türkiye'den isteyin" demektedirler. Direk olarak deme güçleri yok. Türk okullarında okuma kitabı eksikliği var örneğin ancak Eğitim Bakanı kitaplardaki problemlere ilişkin şöyle bir açıklama yaptı: "Kitapların tercüme edilmemesinin nedeni Türk dizileridir..." Yani; Türk dizilerine yoğun tercüme talebi olduğundan kitaplar tercüme edilmiyormuş. İlginç ve gülünç bir açıklamaydı. Yıllardır kitaplar tercüme edilmiyor. Fakat bu yıl diziler olduğu için böyle bir açıklama oldu. TİKA tercüme edip basacağına dair söz verdi. Bir takım çalışmalar oldu ama çok amatörce yapıldığı için öğrencilere dağıtılmadı. Bize göre TİKA'nın çalışması yanlıştı. Zira biz Makedonya vatandaşıyız. Makedonya Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü savunan toplumuz. Sadık bir topulumuz. Vergimizi buraya ödüyoruz. Türkiye cumhuriyetine ödemiyoruz. O yüzden bizim anayasal hakkımızdır. Toplumların anadilde eğitim hakkı garantiye alınmıştır. Sonuçta bu kitapların Makedonya Eğitim Bakanlığı tarafından basılması gerekiyor. Her şeyi Türkiye'den beklemek doğru değil. Böyle olunca çeşitli STK'lar iyice pasifleşti. En küçük problemde Türkiye'yi rahatsız etmek doğru değil. Türkiye maddi manevi destek sunan anavatanımızdır. Fakat burada yeterince mücadele edilmiyor. Belki de kapasite eksikliğinden kaynaklanıyor. Halkın istediği değil de Türkiye'nin istediği liderler başta olduğu için belki de sorunlar devam ediyor.
FARKLI BİR ASİMİLASYON TEHDİDİ ALTINDAYIZ
Kamuya ait alanlarda iş bulma konusunda azınlıklar, azınlık oldukları için bir ayrımla, problemlerle karşı karşıya kalıyorlar mı?
Makedonya'da devlet işine girmek için bir Arnavut partisine veya Makedon partisine üye olmanız, hatta o partilerde aktif olmanız lazım. Bu nedenle Türkler kendilerini Arnavut olarak ifade ediyorlar. Torbeş olarak tanımladığımız insanlar da yıllarca kendilerini Türk olarak tanımlamalarına rağmen şimdi kendilerine Müslüman Makedon diyorlar. Dolayısıyla bu durum da bir çeşit asimilasyon anlamına geliyor.
Edindiğimiz bilgilere göre; Makedonya'daki Bulgar kökenli Makedonlar, Bulgar vatandaşlığı aldı. Arnavutlar ise, Arnavutluk ve Kosova vatandaşlığı alıyor. Sırbistan sınırına yakın yerlerde yaşayan Makedon vatandaşları da Sırbistan pasaportu alıyor. Siz, Türk vatandaşlığına nasıl bakıyorsunuz?
Çok sıkıntılı bir konu bu... Bakın sadece Türklere çifte vatandaşlık yok! Ayrıca bildiğiniz gibi Yugoslavya'dan 350 bin Türk, Eski Yugoslavya döneminde Türkiye'ye göç etti. Onların da mutlaka çifte vatandaşlık hakkına sahip olması gerekir. Bu durumda Makedonya'da Türklerin etkisi artacaktır. Çünkü Makedonya'nın sistemi nüfus ağırlığına dayanıyor...350 bin Türk'ün vatandaşlık hakkı alması buradaki oyunları bitirir. Dolayısıyla Türkiye'deki Rumeli Türklerinin çifte vatandaşlık hakkı alması lazım...
Eski haklarımızı kaybettik
Her ülkede azınlıklar için asimilasyondan söz edilir. Makedonya'da yaşayan Türkler için böyle bir tehlikeden söz edilebilir mi?
Bu soruyu cevaplarken şu 3 dönemi değerlendirmek lazım:
Makedonya bağımsız olmadan önceki haklarımız, Makedonya'nın bağımsızlığından sonraki haklarımız ve Makedonlarla Arnavutlar arasında meydana gelen çatışmanın ardından imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması'ndan sonraki haklarımız...
Yugoslavya (Sosyalist) dönemindeki haklarımız, bugüne göre çok daha fazlaydı. Örneğin o dönemde, federasyon ve yerel parlamentolarda milletvekillerimiz vardı. Makedonya bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türk Demokratik Birliği isimli bir örgüt kuruldu. TDB daha sonra parti oldu. TDB kurulduğu yıllarda Türklerin haklarını korudu ama sonra devamı gelmedi. Makedonya'daki çatışmaların ardından yapılan Ohri Anlaşması imzalandı. ABD, NATO ve BM garantörlüğünde yapılan anlaşma uyarınca, ülke iki milletli yapıya büründü. Bir bölgede etnik bir grubun hak sahibi olması için nüfusun en az yüzde 20'sine sahip olması gerektiği şartı getirildi. Ki; bu şart Türklerin haklarının elinden alınması anlamına geldi. Zira bu anlaşmaya göre; yüzde 20 oranında nüfusa sahipseniz diliniz resmi olarak kalıyor. Bu orana sahip olmadığımız için de söz konusu anlaşma yüzünden yüzyıllarca Türkçe konuşulan yerleri kaybettik ve yeni coğrafi sistem yüzünden belediyelerimizi yitirdik. Bu nedenlerden dolayı asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya kaldık.
MİLLİ GAZETE