Ülke TV'de Ünal Tanık, Hasan Öztürk ve İbrahim Kahveci'nin birlikte sunduğu Aslında Ne Oldu programında CHP Kurultayı'nda yaşananlar, bakana kadar uzanan cep telefonu vurgunu çift dil konusu tartışıldı.
Aslında Ne Oldu programında CHP kurultayı tartışmaya açıldı. Kurultayı yakından izlediğini söyleyen Hasan Öztürk, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında neleri nasıl dile getirdiğini anlattı.
Hasan Öztürk, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında söylediği sözlerin önümüzdeki dönemlerde çok tartışılacağını belirtirken " Türkiye'de Cem Uzan' yüzde 7'lik oy almış bir parti idi. Kılıçdaroğlu'nun mazotla ilgili güneydoğu ile ilgili ve fakirlerle ilgili sözleri bana Cem Uzan'ı hatırlattı dedi.
Programda bir önceki programda CHP kurultayına ilişkin yapılan konuşmanın bant yayını yapıldı ve Ünal Tanık'ın CHP kongresinde çarşaf liste uygulanması halinde Gürsel Tekin'in en az oy alacağına ilişkin yaptığı açıklama gündeme geldi. Ünal Tanık, "blok liste uygulanmasaydı Gürsel Tekin bugün yoktu" dedi. Tanık, CHP tabanının parti içindeki kargaşadan Gürsel Tekin'i sorumlu tuttuğunu anlattı.
Hasan Öztürk, CHP'de Baykal'ın bir kasetle tamamen yok edildiğini, ne zaman ön plana çıksa hemen karşısına çok güçlü bir cephenin çıkarıldığını buna karşın Türkan Saylan'a ait olduğu ortaya çıkan ses kayıtlarında Türkan Saylan'ın iki isimle konuştuğunu bu iki isminden birinin bugüne kadar sağcılığı ile bilinen Süheyl Batum'un parti genel sekreteri olduğunu, bir diğer ismin de Ümit Oran'ın genel başkan yardımcısı olduğunu belirtirken Baykal için" ani ölmesi halinden" gibi garip ifadeler kullanıldığını Baykal'ın da ölümden de beter halde siyaseti bıraktığını dile getirdi. Hasan Öztürk, Kılıçdaroğlu'nun kurultayda özellikle Haberal ismini kullandığını dile getirdi.
Ünal Tanık'ın bir hafta önceden Gürsel Tekin'le ilgili ilginç öngörüsü adeta bir bir gerçekleşti İşte Tanık'ın bir hafta önceki CHP kurultayı ile ilgili yaptığı açıklama:
b
Ünal Tanık, Türkan Saylan'ın bazı konularda çok hassas bir yapıya sahip olduğunu gözlemlediğini, Erdoğan ve Gül'le ilgili ağza alınmayacak ifadeler kullandığını bizzat gördüğünü söyledi. Tanık, sol cephenin geçmişte Türkan Saylan üzerinden kamuoyuna mesajlar verdiğini bugün ise tamamen Mehmet Haberal'ın figür haline getirildiğini dile getirirken eski Cumhurbaşkanı Demirel ve bazı kesimlerin özellikle Mehmet Haberal üzerinde durmasının altını çizdi.
Ünal Tanık, cep telefonlarına gelen mesajlarda şunu kazandınız şeklinde mesajla bir olayın gündeme geldiğini firmanın ceza aldığını buna karşın firma yüzünden çok büyük mağdurlar yaşandığını bunlar için hiçbir tedbir alınmadığını dile getirdi.
İbrahim Kahveci, telefon şirketlerinin ağaç kesimini önlemek için mail önerisinde bulunduğunu öneriyi kabul edenlere bu kez cep telefonu üzerinden gönderilen mesajlarrın müşteriden kesildiğini bu mesajların da bir sayısının olmadığına dikkat çekti. İbrahim Kahveci ayrıca telefonla yapılan müracaatlarda bekletilme sürelerinin akıl almaz boyutlara uzadığının da altını çizdi.
Hasan Öztürk, hafta sonunda Güneydoğu'da Demokratik Toplum Hareketi adına düzenlenen toplantıya dikkat çekilirken bu toplantıda özerklik ve çift dil taleplerine karşın BDP ağzı söylemlere sert tepki gösteren bazı kesimlerin şimdi çok başka noktalarda bulunduğuna dikkat çekerek "Bu kandan kimler nasıl besleniyorsa hiçbir şekilde çatışmanın sona ermesini istemiyorlar. Bu sorunun çözümünü bir kesimlerin hiç bitirmek istemediklerini gördüm. Çözüme yaklaşıldıkça konudan uzaklaştırmaya çalışanlar var.
Ünal Tanık, BDP ile Genelkurmay'ın birbirinin topuna girdiğini, BDP'ye rağmen sorunun çözüme doğru gittiği görülünce uzun süredir sesi soluğu çıkmayan Genelkurmay'dan açıklama geldi. Tanık, Gerry Adams'ın İRA ile ilgili yaptığı "İş generallere kalsaydı biz bugün hala savaşıyorduk" sözü çok önemlidir. Türkiye'nin İRA'dan çok ders çıkarması gerekir. İki dil konusunun olmayacığını Demirtaş adı gibi biliyor. Buna rağmen gündeme getirmesi boşuna değildir. Osmanlı 700 yıl boyunca tarihi boyunca tüm dillere müsamahalı davranmış buna rağmen devlet yönetiminde iki dile müsade verilmemiştir.
İbrahim Kahveci, PKK'nın Mahmur Kampı'nda 15 bin dolayında insan yaşadığı söyleniyor. Bu insanlar neyle besniyor ne ekip ne biçiyorlar bu konu nedense gündeme bir türlü gelmiyor.