Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mekteb-i Mülkiye) öğretim elemanları ve idari personeli, ortak yazılı bir açıklama yaparak, fakültede yaşanan ''yumurta atma ve protesto'' olayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim elemanları ve idari personeli, yaptıkları ortak basın açıklamasında, fakültede yaşanan yumurta atma ve protesto olaylarının ardından öğrencilerin kategorik olarak şiddet yanlısı, eylemlerin şiddet eylemi olarak takdim edilmesi ve buna dayanılarak cezalandırılmaları girişimlerinin kabul edilemez olduğunu bildirdi.
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mekteb-i Mülkiye) öğretim elemanları ve idari personeli, ortak yazılı bir açıklama yaparak, fakültede yaşanan ''yumurta atma ve protesto'' olayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Açıklamada, öğrencilerin 8 Aralık 2010 tarihinde düzenlediği bir etkinlikte ana muhalefet partisi CHP Genel Sekreteri Prof. Dr. Süheyl Batum ile AK Parti Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu'ya karşı protestoda bulundukları anımsatıldı.
''Hak verilsin verilmesin, nedenleri kolayca anlaşılabilecek bir protesto gerçekleştirilmiştir'' denilen açıklamada, ''Bu ve benzeri olaylarda, öğrencilerimizin kategorik olarak şiddet yanlısı kabul edilemeyeceğini baştan beyan ederiz. Öğrencilerimizin protestolarının şiddetli bir biçimde cereyan etmesinin altındaki temel nedenlerden en başta geleni, üniversite öğrencilerinin bir muarız olarak kabul edilmemesi olduğunu düşünüyoruz'' ifadesi kullanıldı.
Konuşma, eleştiri ve demokratik eylem haklarını kullananların polis baskısı ve şiddet, şiddete dayalı araçlarla engellendiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Bu çerçevede, öğrencilerimizin eylemlerinin protesto yöntemleri ve araçları üzerinden, bağlamlarından, siyasal konjonktürden, tarafların konumlarından koparılarak tek başına şiddet eylemi olarak takdim edilmesi ve buna dayanılarak cezalandırma girişimleri kabul edilemez. Bu bağlamda, hükümetin, öğrencilere uygulanan baskı ve şiddeti ortadan kaldırmasının, sağlıklı bir tartışma ortamının yeniden yaratılması için gerekli bir ilk adım olduğunu düşünüyoruz
Öğrencilerimizin protesto etkinliği, inanılmaz bir biçimde terörle ya da çeşitli karanlık odakların faaliyetleriyle ilişkilendirilerek kriminalize edilmeye ve bunun üzerinden öğrencilere yönelik soruşturmalar haklı çıkarılmaya çalışılmaktadır. Aynı bağlamda kimi yayın organları tarafından öğrencilerimizin isim isim teşhir edilerek niteliği belirsiz odaklara hedef gösterilmesi, öğrencilerimizin öğrenim hak ve özgürlükleri bir yana, can güvenlikleri açısından büyük bir endişe kaynağıdır.
Gerek yaşanan üzücü olayların medyada sunumu, gerek Sayın Burhan Kuzu'nun beyanları ve nihayet, 12.12.2010 tarihli SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle'nin açıklamaları göstermektedir ki protestoya uğradığı için özgürlüklerinin engellendiğini ve mağdur edildiğini ileri sürerek, fakültemize karşı adeta bir linç kampanyasına öncülük eden Sayın Burhan Kuzu, olayların öncesinde, olaylar sırasında ve sonrasındaki tutumuyla ve açıklamalarıyla olayın mağduru durumunda değil, aksine olayın parçasıdır.''
Açıklamada, ayrıca Burhan Kuzu'nun, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Celal Göle ve Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ'u istifaya çağırmasının hiçbir şekilde kabul edilemez olduğu belirtildi.
Açıklamayı, aralarında Prof. Dr. Çağrı Erhan, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Serpil Sencer ve Prof. Dr. Ahmet Makal'ın da bulunduğu 110 öğretim elemanı imzaladı.