Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Ali İhsan Yeşilova, dünyada döviz savaşları devam ederken gelişmekte olan ülkelerden Türkiye'nin değerli TL politikasını anlatmakta zorlandığını ifade etti.
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Ali İhsan Yeşilova, dünyada döviz savaşları devam ederken, ülkeler ulusal paralarının değerini artırmamak için çaba gösterirken, gelişmekte olan Türkiye'nin parasını değerli tutma çabasını anlamakta güçlük çektiklerini bildirdi.
BUSİAD'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Yeşilova, BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu toplantısında, krizden sonra dünya ekonomilerinin toparlanma sürecinin geciktiğini, özellikle Avrupa Birliği ve ABD'de işlerin yolunda gitmediğini belirtti.
Türkiye'nin en büyük pazarı olan AB'de, (Almanya dışında) ülkelerin ekonomilerinin düzelmesinin zaman alacağına değinen Yeşilova, özellikle son zamanlara Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve hatta İspanya'nın finansal sorunlar yaşadığını vurguladı.
Bu ülkelerin aşırı borçlanmasının AB'nin yapısında sıkıntılara sebep olacak gibi gözüktüğünü dile getiren Yeşilova, şu görüşleri dile getirdi:
''Geçen yıl yüzde 4,6 küçülen Türkiye ekonomisi, bu yıl hızla büyüyerek son üç çeyrekte ortalama yüzde 8,9'luk büyümeye ulaştı. Yıl sonunda yüzde 8 civarında bir büyüme olacağını tahmin ediyoruz.
Türkiye'de kriz sonrası, siyasal, ekonomik istikrar, bütçe disiplini ve risk priminin azalması, dışarıdan sıcak döviz girişini daha da hızlandırdı. Bunun sonucunda Türk Lirası aşırı değerli hale geldi.
Kalıcı sermaye girişleri dramatik olarak azaldı. İthalat ihracatı katlayarak artmakta ve cari açığın, yıl sonu itibarıyla 42-45 milyar dolar civarına oturacağı öngörülmektedir.''
Gerçek anlamda ülke parasının değerlenmesinin, ülke ekonomisinde verimliliğin, (iş gücü ve sermaye) teknolojik ilerlemenin, tasarım ve marka yaratımı gibi gelişmelerin sonunda olacağını belirten Yeşilova, şöyle dedi:
''Bu yollarla rekabet gücünün yükselmesi, ihracatın ve dolayısıyla da dış ticaret piyasasında döviz arzının atmasıyla, döviz kuru denge fiyatının yine daha düşük bir noktada belirlenmesine yol açar. Ancak bu durum, bir aşırı değerlenme değil, ülke parasının daha değerli hale gelmesidir.
Dünyada döviz savaşları devam ederken, ülkeler ulusal paralarının değerini artırmamak için çaba gösterirken gelişmekte olan ülkemizin, paramızı değerli tutma çabası, ne denli doğrudur, anlamakta güçlük çekiyoruz. Başbakanımızın 'sıcak para akışını kontrol altına almak şart.
Kontrol dışı tutarsanız ondan sonra siz kontrole girersiniz. Sizin durumunuz daha felaket olur.' şeklindeki Lübnan'da yaptığı açıklaması son derece olumlu ve gerçeği yansıtmaktadır.''
''ÜLKE EKONOMİSİ SADECE RANT VE HİZMET SEKTÖRÜYLE BÜYÜMEMELİ''
Yeşilova, ülke ekonomisinin sadece rant ve hizmet sektörüyle değil, üretim ve ihracat ile büyümesi gerektiğini ifade ederek, sıcak paradan ziyade kalıcı yatırım yapan ve istihdam yaratan doğrudan yabancı yatırımların Türkiye'ye getirilmesinin daha önemli olduğunu bildirdi. Yeşilova, bunun için de mikro reformlar yapılarak yatırım iklimi oluşturulmasını önerdi.
Türkiye'nin bir süredir, değerli para politikasının sonucu olarak ara malı ithal eden konuma geldiğini belirten Yeşilova, şunları kaydetti:
''Halbuki kalkınma ve istihdam artışının sağlanması için üretim yapan, ara malı üreten bir ülke olma zorundadır. Yıl sonunda 112 milyar dolar civarında gerçekleşecek olan ihracatımız Gayri Safi Milli Hasılamızın yüzde 15'i kadardır.
'Ben ihracatla büyüyeceğim' diyen bir ülkede bu oranın yüzde 25'in altına düşmemesi gerekmektedir. Fakat önemli olan ihracat rakamlarındaki artışla birlikte karlılığın artmasıdır. Kar olacak ki yatırımlar yapılabilsin, istihdam yaratılabilsin, Ar-Ge ve inovasyona bütçe ayrılabilsin.
Ekonomik sürdürülebilirliğin temel noktası budur. Son dönemde uygulanan sıcak para ve kur politikalarıyla ihracat yapan sanayiciler son derece zor duruma düşmüşler, karsız hatta zararına ihracat yapar duruma gelmişlerdir.''
Yeşilova, eğer kurlar konusunda hiçbir şey yapılmayacaksa, sanayicinin rekabet gücünü artırıcı farklı adımlar atılmasını isteyerek, en azından sanayicilerin dünyadaki rakiplerine göre fazladan sırtında taşıdığı, enerji, akaryakıt ve istihdam yüklerinin mutlaka hafifletilmesi, vergi ve sigortasını zamanında ödeyenlere indirim getirilmesinin sağlanması gerektiğini belirtti.
