Taraf yazarı Roni Margulies, Kürt cephesinde "Bu işi CHP çözer" anlayışının yaygınlaşmasının suçlusu olarak Ak Parti iktidarını gösterdi ve hükümeti bu koduna becerisizlik sergilemekle suçladı.
Taraf yazarı Roni Margulies, Taraf'ta bugün yayınlanan "İbrahim Hakkı Hazretleri gibi" başlıklı yazısında AK Parti'yi ilginç bir açıdan eleştirdi ve "AK Parti'nin çekeceği ceza umurumda değil, ama CHP'nin hükümet olması durumunda cezayı hepimizin çekeceğinden korkarım" dedi.
Ak Parti'nin icraatlarının hakkını vermek gerektiğin söyleyen Roni Margulies, daha sonra eleştiri oklarını birer birer bu partinin üstüne gönderdi. Ak Parti iktidarını, "TÜSİAD'ın yıllarca arayıp da bulamadığı hükümet" olarak tanımlayan Margulies Kürt Sorunu konusunda da, "artık Kürt cephesinde "Bu işi CHP çözer" anlayışını yaygın kabul görüyor" diyerek Ak Partiyi bu yaygın kabülden dolayı suçladı.
İşte Roni Margulies'in ilginç eleştiri yazısı:
Aynı İbrahim Hakkı Hazretleri gibi 'Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler' dedik ve kararlılıkla yolumuza devam ettik, kardeşliği her şeyin üzerinde tutuyor, bu ülkenin kardeşlik üzerinde büyüyeceğine, yükseleceğine, Ikınacağına yürekten inanıyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Çerkes'iyle, Gürcü'süyle bir olacağız, beraber olacağız, kavmiyetçilik tapmayacağız, yaratılanı Yaradan'dan ötürü seveceğiz."
' Başbakan Erdoğan'ın Siirt'te ettiği bu sözler Şiryandan normal, sıradan politikacı sözleri. Ayrıntısıyla incelemedim, ama hiçbir Başbakan'ın Kürt'ünü, Arap'ını filan takmayız, kavmiyetçilik yapacağız, çünkü Türk'ten başkası umurumuzda değildir, zaten Arap var galiba ama Kürt diye bir şey yoktur" dediğini sanmam.
Sıradan politikacı sözleri olmakla birlikte, i bir yandan da Erdoğan'ın sözleri önemsiz değil.
Bir kere, Kürtlerin varlığının, üstelik bölücü, hain düşmanlar olarak değil, kardeş olarak varlığının dile getirilmesi önemli.
Buna alıştık, doğal karşılıyoruz artık. Ama unutmamak gerek, çok değil, daha on yıl önce doğal değildi, böyle bir söylem yoktu.
İkincisi, bu söylemin yerleşmesinde, halk tarafından kabul görmesinde, barış ve kardeşlik söyleminin yaygınlaşmasında Başbakan Erdoğan'ın payını unutmamak gerek.
Bunu söylemek, AK Parti'yi övmek değil, Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim etmektir.
Niye yapmıştır bunu AK Parti hükümeti? Çünkü Türkiye'nin egemen sınıfı, büyük sermaye, en azından Özal günlerinden beri bu sorunun çözülmesini istiyor. Eşitlikçi, adil, demokrat filan fıstık olduğundan değil, kendi çıkarları açısından sorunu çözmek zorunda olduğu için.
Bölgesel güç olmak istiyor, olabilmesi için önce sorun çözülmeli. Uluslararası düzeyde ağırlığı olan, ciddiye alınan bir oyuncu olmak istiyor, önce sorun çözülmeli. Muazzam kaynakları savaşa değil ekonomiye, yatırımlara ve kendi ceplerine aktarmak istiyor, önce sorun çözülmeli. (Ahmet İnsel dün Radikal'de savaşın maliyeti hakkında rakamlar vermiş; bir bakanlar egemen sınıfın derdini kolayca anlar.)
Sorunu çözmek isteyen egemen sınıf, çok uzun zamandır ilk kez AK Parti ile hem rahat bir Meclis çoğunluğuna sahip hem de sorunu çözmeye karşı genetik bir Kemalist tepki göstermeyen bir hükümet buldu. Hep söylerim, AK Parti TÜSİAD'ın yıllarca arayıp da bulamadığı hükümettir.
Ve inanılmaz ölçüde şanslı bir hükümettir. Hem egemen sınıfın temel taleplerinden birini çözebilecek durumda olduğu için büyük sermayenin desteğini arkasına alabilmiştir. Hem devletle ve askerle itişmek zorunda kaldığı için geniş halk kitlelerinin desteğini kazanmıştır. Hem de halkı ve halkın dinî duygularını küçük görmediği için, küçük gören CHP'yi hemen hemen anlamsız hale düşürmüş, Meclis'te muhalefetsiz kalmıştır.
Ve bütün bu avantajlarına rağmen, bir çuval inciri, kendi incir çuvalını berbat etmek üzeredir.
AK Parti, Kürt hareketinin tüm kanatlarını öylesine öfkelendirmeyi, yabancılaştırmayı becerdi ki, artık Kürt cephesinde "Bu işi CHP çözer" anlayışı yaygın kabul görüyor. Bunu becerebilmek için gerçekten beceriksiz olmak gerekirdi; AK Parti becerdi.
Nasıl becerebildiğini tarihçiler ilerde uzun uzun tartışacak herhalde.
Bence şu nedenle becerebildi. İbrahim Hakkı Hazretleri çocukken çeşmeden su alıyordur. Bir atlı gelir, çocuğu sıkıştırır, testi kırılır, çocuk bir şey diyemez. Olayı hocası Fakîrullah Efendi'ye anlatır. Hoca hemen adama iki laf etmesi için geri gönderir çocuğu. Gider, yine ağzını açamaz. Tekrar gönderir hoca. Çocuk gittiğinde adam atından düşmüş, ölmüştür.
Fakîrullah Efendi anlatır: Sen adama mukabele etmedin, Allah'a havale ettin, Allah da zalimi cezalandırdı. Seni göndererek ben o adamı kurtarmaya çalışıyordum. Mukabele edilmezse, zalimin hasmı bizzat Allah'tır.
Kürt hareketi mukabele etti, mücadele etti, sorunu çözüm noktasına getirdi ve Türk devletini çok ağır bir cezadan kurtardı.
Hükümet ise, sorunu kendisinin çözdüğünü, Kürtlere ihsanda bulunduğunu, Kürtlerin müteşekkir olması gerektiğini zannediyor. Bu ihsan karşılığında taleplerinden vazgeçmelerini, kuzu kuzu teslim olmalarını istiyor.
Bunun cezası çok ağır olacak. AK Parti'nin çekeceği ceza umurumda değil, ama CHP'nin hükümet olması durumunda cezayı hepimizin çekeceğinden korkarım.
Roni Margulies - Taraf
marsulies@btinternet.com