Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde düzenlenen ''Dünya İnsan Hakları Sempozyumu''na Azerbaycan, Irak, Malezya, İran ve Makedonya'nın da aralarında bulunduğu 10 ülkeden temsilciler katıldı.
Ürgüp Belediyesi ve Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği işbirliği ile Ürgüp Perissia Otel'de düzenlenen ''Medya ve İnsan Hakları'' konulu sempozyumda konuşan Tataristan temsilcisi Roza Kurman, Tataristan'da evlerde dini kitap bulundurmanın halen yasak olduğunu söyledi.
Okullarda zorunlu Hristiyanlık derslerinin verilmekte olduğunu söyleyen Kurman, ''Tatar gençleri, suçsuz yere hapiste yatmaktadır. Tatarların dünya kamuoyunun desteğine ihtiyacı vardır. Milletin sesi olmaya çalışan basının sesi kısılmaya çalışılmaktadır'' şeklinde konuştu.
Doğu Türkistan Derneği Ankara Şube Başkanı Hayrullah Efendigil ise, Doğu Türkistan'da insan hakları ihlallerinin işlendiğini ve bütün dünyanın buna sessiz kaldığını belirterek, ''Oradaki ihlaller sadece Türk ve Müslümanlara karşı işleniyor. 1949'dan bu yana bölgede katledilenlerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Doğu Türkistan'da yaşayan insanların da hür olarak yaşamaya hakkı vardır.''
Makedonya Ufuk Derneği Genel Başkanı Enes İbrahim, de, Makedonya'da 2001 yılında bir iç savaşın eşiğinden dönüldüğünü ve bununla birlikte de bir anlaşma imzalandığını belirterek, yapılan anlaşmanın uygulamaya geçtiğini, anlaşmanın başlıca amacının ise, kamuda Makedonlar dışında yaşayan diğer toplumların, nüfus orantısına eşit olarak katılımını öngördüğünü anlattı.
Türklerin Makedonya'daki nüfusunun yüzde 4 civarında olduğunu dile getiren İbrahim, kamuda bu oranla temsil edilmediği için konuyu sürekli olarak gündeme getirdiklerini, halen de getirmeye devam ettiklerini ve dernek olarak Avrupa Birliği ile bu konuları görüştüklerini dile getirerek, ''Son Avrupa Birliği İlerleme Raporunda Makedonya'da Romanlardan ve Çingenelerden sonra en fazla haksızlığa uğrayan toplumun Türk toplumu olduğu maddesi ortaya çıktı. Bu da bizi gerçekten sevindirdi. En azından Makedonya'da Türklerin de olduğu, AB İlerleme Raporunda yerini aldı'' dedi.
-''TÜRKİYE'NİN BİZE DAHA FAZLA ÖNEM VERİLMESİNİ BEKLİYORUZ''
Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilcisi Sadun Köprülü de, şunları kaydetti:
''Saddam Hüseyin rejimi tarafından 17 yıl cezaevinde yattım. Özellikle Türkiye'ye baktığımız zaman Türk dünyasına karşı, Irak Türklerine karşı bir yoksunluk hissediyorum, o kadar önem verilmiyor. Biz Türkiye'nin soydaşları olarak, Türk olarak, Türkiye'nin bize daha fazla önem vermesini bekliyoruz. Anadolu Ajansı, TRT ve birkaç gazete dışında başka medya kuruluşları da bizimle ilgilenmiyor. Irak'ta bizler Irak Türkleri olarak şimdiye kadar 18 katliama uğradık. Çok insanımızı şehit verdik.''
Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği üyesi ve araştırmacı yazar Ayfer Aksu da, insanın hayatının anlam kazanması için olmazsa olmaz şartların olduğunu ve bu şartların başında da özgürlüğün olduğunu ve bu özgürlüklerin kısıtlanmaması için devletlerin önlemler alması gerektiğini söyledi.
Medyanın, dünyanın her yerindeki insan haklarını duyuran temel vasıta olduğunu belirten Aksu, medyanın insan hakları ihlallerini gizlemenin de aracı olduğuna dikkat çekti.
Aksu, ulusal ihlallerin duyurulmamasının sebeplerinin başında ''yandaş medya'' veya yönetime ekonomik olarak bağımlı hale getirilen medyaların olduğunu söyleyerek, medyanın bu duruma düşmesinin sebeplerinin başında ise ekonomik olarak güçsüz olunmasına bağladı.
Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Abdullah Buksur da, bugün içinde bulunulan zamanın ruhunu belirleyen üç temel kavramı olduğunu, bunların insan hakları, demokrasi ve özgürlük olduğunu ifade etti.
İnsan haklarının gelişimini demokrasinin gelişimiyle doğru orantılı olduğunu kaydeden Buksur, şunları söyledi:
''Özgürlükleri de aynı oranda genişletme imkanına sahibiz. Ama bugün Avrupa'da gittiğimiz her toplantıda çok ilginç bir noktaya gelindi. 2008 yılından itibaren güvenlik ve özgürlük noktasındaki ikilem, bütün derinliği ile yaşanıyor. Yapılan tüm toplantılarda özgürlük ve güvenlik noktasındaki git gel, bizim gözle çok net görebileceğimiz bir hal aldı. Medya tarafından bazen kamuoyunun bilmesi gerekenleri kamuoyuna aktaramıyorsunuz, belli konularda da abartılmaması gereken konuları inanılmaz derecede abartıyorsunuz. Böyle olunca da sonuçta savunduğumuz değerlere de zarar verir hale geliyoruz.''
-VALİ AYDIN'IN KONUŞMASI-
Nevşehir Valisi Osman Aydın da, sempozyumda yaptığı konuşmada, son 15 yılda insan hakları konusunda büyük aşamalar kaydedildiğini belirterek, ''Polis devletinden, kutsal devletten hizmet anlayışına doğru yöneldik'' dedi.
Aydın, bireyin mutluluğunu, huzur ve güvenini, zenginliğini sağlamaya yöneldiklerini belirterek, şunları söyledi:
''Kısacası, tebaadan vatandaşa doğru bir gelişmeyi sağlamış olursak, bireyin zenginleşmesiyle, bireyin huzura kavuşmasıyla devletin de sağlıklı bir yapıya kavuşacağı görüşü hakim olmaya başladı. Bu düşünce ülkemizde de yerleşmeye başladı. İnsan hakları konusunda son yıllarda büyük aşamalar katettik ama uygulamadan doğan bazı sıkıntılarımız olsa da, gelişmiş ülkelerden geride değiliz.''
Nevşehir Cumhuriyet Başsavcısı Necmettin Saygın da, insan haklarıyla mesleği gereği çok yakından ilgilendiğini ifade ederek, ''Nevşehir'de böyle bir toplantının yapılmasından son derece memnunum. Bu toplantının faydalı olmasını ve amacına uygun olmasını diliyorum'' dedi.
Sempozyuma, Irak, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Makedonya, Tataristan, Türkmenistan, Malezya, İran ve Türkiye'den temsilciler katıldı.