Devlet Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'nin son 8 yılda, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin evrensel standartlara ulaşma yönünde önemli mesafe katettiğini söyledi.
TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Meral Akşener başkanlığında toplandı.
Gündem dışı söz alan CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Türkiye'nin, insan haklarına ilişkin uluslararası beyannamelere imza atmasına rağmen, uygulamada iç açıcı bir tabloya sahip olmadığını ifade etti. Özdemir, uygulamada başarı sağlanabilmesi için önce devletin yöneticilerinin insan haklarına inanması gerektiğini söyledi.
BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal da 62 yıl önce kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin, geçen sürede, dünyada ve Türkiye'de yaşam bulamadığını ifade etti. Birdal, dünyada silahlanmaya ayrılan paranın her geçen yıl artmasının, bu durumun göstergesi olduğuna dikkati çekti.
Üniversite öğrencilerinin eylemlerine değinen Birdal, hükümetin şimdiye kadar öğrencileri dinlemediğini, öğrencilerin de kendilerini ''yumurta ile dinlettiğini'' ileri sürdü.
BATIDAKİ İNSAN HAKKI İHLALLERİ
Hükümet adına söz alan Devlet Bakanı Faruk Çelik, yaşanan tüm değişimlere ve insanlığın ulaştığı olgunluğa rağmen, dünyanın dört bir yanında insan haklarına ilişkin ihlallerin devam ettiğini vurguladı.
Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması ve korunması için verilen mücadelelerin sonucunda sayısız özgürlük bildirileri yayımlandığını anlatan Çelik, İslam dünyası açısından olaya bakıldığında Hazreti Muhammed'in Veda Hutbesi'nin bu bağlamda temel metinlerden birini oluşturduğunu söyledi.
Batıda da Magna Carta Sözleşmesi, İngiliz Haklar Bildirgesi, ABD Virginia İnsan Hakları Bildirgesi, Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi yayımlandığını anımsatan Çelik, ''Aslında bu metinler, günümüz hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları anlayışının temelini oluşturuyor. Buna rağmen, insan hakları alanında uluslararası işbirliği ancak 20. yüzyılda başlayabilmiştir'' dedi.
İnsan hakları alanında en önemli bildirgenin, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olduğunu belirten Çelik, bunun dışında yine BM kapsamında pek çok uluslararası hak ve özgürlükler beyannamesinin kabul edildiğini anımsattı.
Avrupa Birliği gibi oluşumların temelinin bu bildirgelere dayandığına dikkati çeken Çelik, ''Batının bu bildiri ve beyanname geçmişine rağmen, bugün batıda ırkçılık, ayırımcılık, dışlama, şiddet, ötekileştirme, İslamofobi, göçmenlerin ve çingenelerin sınır dışı edilmesi gibi birçok hak ihlallerinin yaşanması da oldukça düşündürücüdür'' diye konuştu.
''ÖNEMLİ MESAFE KATEDİLDİ"
Çelik, Türkiye'nin, Anayasa'nın da gösterdiği hedefler doğrultusunda son 8 yılda, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin evrensel standartlara ulaşma yönünde önemli mesafeler katettiğini söyledi.
İnsan hak ve özgürlüklerinin lüks olmaktan çıkıp günlük yaşamın bir parçası haline geldiğini anlatan Çelik, özelikle 2009 yılından beri bu alandaki reform sürecinin yeni bir ivme kazandığına dikkati çekti.
İnsan haklarının güvence altına alınmasının yalnızca yasal düzenlemelerle mümkün olamayacağını belirten Çelik, bu yasaları uygulayacak olanların da evrensel ilkelere intibaklarının sağlanması gerektiğine işaret etti. Çelik, bu kapsamda eğitim çalışmalarının yoğun şekilde devam ettiğini dile getirdi.
''YUMURTA İKTİDAR GETİRMEZ''
Öğrenci eylemlerine ilişkin yapılan bazı değerlendirmeleri eleştiren Çelik, şöyle devam etti:
''Bazen özgürlükleri kullananlarla özgürlükleri korumakla görevli olanlar karşı karşıya gelebilmektedir. Bu noktada hakları kullananlar ile hakları koruyanların kendilerine çizilen sınırlara riayet etmeleri gerekiyor. Bu konuda milletvekillerinin, siyasi partilerin günü birlik siyaset uğruna bu olayları değerlendirme hakkına sahip oldukları inancında değilim.
Yönetimlerin görevi, olması gerektiği şekilde, özgürlük alanını genişletmektir. Güvenlik güçlerinin, kamu düzenini korumanın yanında, bu özgürlüklük alanını korumak gibi bir görevi de var. Kamu düzenini sağlamakla görevli olanlara biz bir ölçü tavsiye ederken, özgürlük adına yola çıkan, eylemde bulunanlara 'ölçüsüz olabilirsin' gibi yaklaşımda bulunmak kesinlikle doğru değil.''
AK Parti iktidarının toplumun tüm kesimlerini dinlediğini belirten Çelik, partisinin, sorunların çözümünde de diyaloğu esas aldığını vurguladı. Gençlerin yumurta atmasını meşrulaştırmaya dönük ifadelerin bu kürsüden kullanılmasını doğru bulmadığını belirten Çelik, ''Şunu bilelim ki, yumurtadan özgürlük çıkmaz, yumurtadan iktidar da çıkmaz. İktidara çıkmanın yolu milletle bütünleşerek canla başla çalışmaktan geçer'' dedi.
''TAŞIN ALTINA GÖVDEMİZİ KOYDUK''
AK Parti iktidarının kronikleşen toplumsal sorunlara el attığına dikkati çeken Çelik, ''Terör, Kürt sorunu, Alevilik... Bunlar hiçbir iktidarın bugüne kadar değil ele almayı, gündemine bile almaya cesaret edemediler. Bu iktidar, cesaretle bu konuları ele aldı. Taşın altına gövdemizi koyduk'' dedi.
Çelik, muhalefetin, günü birlik siyaset yapmak yerine, bu kadar hassas konulara yönelik çözüm girişimlerini desteklemesi gerektiğini söyledi.
Bu arada Genel Kurulda milletvekilleri, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yerinden söz alarak düşüncelerini ifade etti.