BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, ''Benim tahminim, geçmişe bakarak istikrarın devam edeceği varsayımıyla 3 yıl, en fazla 4 yıl içinde 1.5 trilyon lirayı yakalayacağını söyledi.
Başkanı Tevfik Bilgin, ''1 trilyon lirayı muhtemelen 2011'in ilk aylarında geçeceğiz'' dedi.
Bilgin, ''Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'' kapsamında düzenlenen ''Bankacılık ve Finans'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye'de bankacılık sisteminin, sigortacılık, aracı kurumlar gibi diğer finansal sistemlere göre her zaman daha baskın olduğunu belirterek, bunun birçok tarihsel nedeni olduğunu anlattı.
Bilgin, bankacılık sisteminin öneminden dolayı bu sektördeki bir sorunun, doğrudan finans sistemini etkilediğini ifade etti.
Bu yıl eylül ayı itibariyle Türkiye'de bankacılık sisteminin büyüklüğünün 927 milyar liraya ulaştığını bildiren Bilgin, bu büyüklüğün Türkiye ölçeğinde yeterli olmadığını, daha büyük olması gerektiğini söyledi.
Bilgin, ''Benim tahminim, geçmişe bakarak istikrarın devam edeceği varsayımıyla 3 yıl, en fazla 4 yıl içinde bu büyüklüğün 1,5 trilyon lirayı yakalayacağını düşünüyorum. 1 trilyon lirayı muhtemelen 2011'in ilk aylarında geçeceğiz'' dedi.
Türkiye'de 49 bankanın 10 bin şubesi bulunduğunu, Türkiye'nin bölgesinde en büyük bankacılık sistemine sahip ülke olduğunu belirten Bilgin, Aralık 2009'dan Eylül 2010'a kadar bankacılık sisteminde aktiflerin yüzde 11 büyüdüğünü bildirdi.
Kasım 2010'a kadar kredilerin yüzde 26 arttığını ifade eden Bilgin, ''Eylülü alırsan yaklaşık yüzde 20. Yani kredilerimizde 2010 yılında 12 Kasım 2010'a kadar 10 ay 12 günde 102 milyar lira bankalarımız kredi vermiş. Geçen yılın tümünde bankalarımızın verdiği kredi 25 milyar lira. Benim tahminim bu yılın sonunda yaklaşık bankalarımızın toplam vereceği kredi 130 milyar lirayı rahat bulabilir'' diye konuştu.
Krediler bu kadar artarken mevduattaki artışın 72 milyar lira olduğunu belirten Bilgin, bankaların geçmişte biriktirdikleri yedek akçeleri, bazı özkaynak kalemlerini mevduat ile harmanlayıp, bazı sendikasyon kredilerini dahil ederek bunu aktifte kullandırdıklarını anlattı.
Bilgin, ''Ancak Türkiye böyle büyüyecekse daha fazla kaynağa ve pasifi çeşitlendirip vadesini uzatmaya ihtiyacı var'' dedi.
-''DAHA ÇOK REEL SEKTÖRLE İLİŞKİ KURUYORLAR''-
Tevfik Bilgin, Hazine'nin bankacılığın gerçek fonksiyonunu dışladığı şeklinde eleştirileri anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bankacılarımız, giderek Hazine'ye daha az borçlanmaları nedeniyle daha çok reel sektörle ilişki kuruyorlar. Şu anda Hazine kağıtlarının aktifteki payı yüzde 30'lara indi. Bir yandan da Hazine piyasadan çekildikçe bankalarımız onun yerini almakta. Bu aslında istediğimiz bir resim. Bunun, bundan sonra da devam edeceğini tahmin ediyoruz.''
Türk bankacılığında KOBİ kredileri ve konut kredilerinin önemine işaret eden Bilgin, KOBİ kredilerinin 9 ay sonunda büyüklüğünün 109 milyar lira olduğunu, bunun toplam büyüklük içinde cüzi bir rakam olduğunu ancak bundan sonraki dönemde Türkiye'de KOBİ bankacılığının çok önemli olacağını vurguladı.
75 milyon nüfuslu bir ülkede bankaların 1 milyon 50 bin kişiye konut kredisi verdiğini belirten Bilgin, konut kredilerinde de önümüzdeki yıllarda büyük bir canlanma beklenmesi gerektiğini söyledi.
Bilgin, bu nedenlerden dolayı Türk bankacılığına diğer ülkelerden çok fazla talep olduğunu anımsattı.
Türkiye'nin bankacılık alanında belli bir noktada olduğunu dile getiren Bilgin, ''Çevre ülkelerde bundan sonra bankacılarımıza büyük görev düşüyor. Oralarda oldukça cüzi sermayelerle büyük işler yapabilirler'' dedi.
Bankacılığın bir risk işi olduğunu ifade eden Bilgin, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Bana göre bugünlerdeki gözlemimi iletmek istiyorum. Önümüzdeki günlerdeki daralan kar marjlarını da dikkate alarak biraz rekabet riskinin, bankaların birbiriyle rekabetinin çok şiddetli olmasından kaynaklanan riskin önem kazanacağını hissetmekteyim. Bu anlamda belki Merkez Bankasının aldığı bazı tedbirlerin faizlere yansımaması, kredi hızında tam etkili olmamasında da rekabetin şiddetli olmasının etkisi olabilir diye düşünüyorum. Ama şunu bilmenizi istiyorum; son 4 yıldır sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 12 seviyesinde. Biz yüzde 13'e yaklaşsa bile biz onlarla bire bir çok görüşmeler yapıyoruz. Uyarılarda bulunuyoruz. Yüzde 14'ten aşağıya bir banka yol almaya başladığında yoldaki şerit sayısı azalmakta. Dolayısıyla bankalarımızın sermaye gücüne göre, adale gücüne göre projeksiyonlarını yapan, gelecek yıl için yüzde 40-50 büyüme hedefi koyması gibi çok inandırıcı gelmeyen hedeflerle uğraşmamalarında büyük yarar var.''