Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''asıl özür, özürlü kardeşlerimizin, engelli kardeşlerimizin sorunlarına kulak tıkamak, o sorunları görmemek ve görmezden gelmektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Sosyal İşler Başkanlığı'nın 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü nedeniyle parti genel merkezinde düzenlediği ve bazı sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin de iştirak ettiği yemekli toplantıya katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, özürlülerin şartlarının iyileştirilmesini, imkanlarının artırılmasını ve sorunlarının çözülmesini insani bir mesele olarak gördüklerini, bunu insan hakları çerçevesinde değerlendirdiklerini ve bu yönde samimi gayret gösterdiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bakın benim her fırsatta ifade ettiğim, Osmanlı Devleti'nin gönül mimarı Şeyh Edebali'ye ait şu sözler, bizim devlet geleneğimizin adeta ana ilkesini oluşturuyor. Diyor ki Şeyh Edebali; insanı yaşat ki, devlet yaşasın...
Evet... İnsan için olmayan, insanı merkeze almayan ve insani olmayan hiçbir politika refah, huzur ve adalete kapı açamaz. Bütün insanları, bütün insanlığı kucaklamayan, insanlığa aynı gözle bakmayan, insana en önce insan olduğu için saygı göstermeyen hiçbir anlayış insani ve vicdani olamaz.
Su, aynı nokta üzerine damlaya damlaya, yani azim ve kararlılık neticesinde mermeri dahi deler... İşte ben onun için, Yunus Emre'nin o güzel dizelerini sürekli tekrar ediyor ve diyorum ki 'yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü'...
Yaradanın onu nasıl yarattığını sorgulamak asla ve asla bizim haddimiz değildir. Bir insanın dili, etnik kökeni, inancı, özellikle de fiziki özellikleri her ne olursa olsun, o bir insandır ve öyleyse ona saygı duymak bizim vazifemizdir. Bazı insanlarımız doğuştan bir kısım engellere sahip olabilir, bazı kardeşlerimiz ise maruz kaldığı kazalar sonucu engelli hale gelebilir. Engeli olsun ya da olmasın tüm vatandaşlarımız hiçbir haktan mahrum kalmamalı, günlük yaşantısını ideal bir şekilde sürdürebilmelidir.''
-''ŞEKLE BAKMA, MANAYA BAK''-
Hükümet olarak 73 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını bütün farklılıklarına rağmen bir ve bütün olarak, kardeş olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, özürlü vatandaşların sorunlarını da görmek, onlara eşit muamele etmek, onlara pozitif ayrımcılık uygulamak durumunda olduklarını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Diyor ki Mevlana; (kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin, yüz tane dili bile olsa, o yine de dilsizdir. Sen şekle bakma, manaya bak). Yine diyor ki Yunus; (dilsiz kulaksız sözü, can gerek anlayası)... Yani sözü söylemeye de, sözü anlamaya da, görmeye işitmeye de, başka hiç bir şey değil, can gerek, gönül gerek diyor Yunus...
Bütün kalbimle söylüyorum; Özürlülük, dilde, gözde, elde ayakta değil, olsa olsa kalpte, gönülde, anlayışta ve kavrayışta tezahür eder. Özür, gözlerin görmemesi değil, kalbin görmemesidir. Özür, kulakların duymaması değil, kalbin duymaması, kalbin hissetmemesidir.
Asıl özürlü olan, şeklen, fiziken engel sahibi olanlar değil, anlayışı, kavrayışı, dünyaya ve insana bakışı engelli olanlardır. Şunu da ifade etmeliyim ki, asıl özür, özürlü kardeşlerimizin, engelli kardeşlerimizin sorunlarına kulak tıkamak, o sorunları görmemek ve görmezden gelmektir.
Asıl özürlü çevresindeki insanların sorunlarına, sıkıntılarına duyarsız kalanlardır. Biz Hükümet olarak 8 yıl boyunca işte bu anlayıştan, bu bakış açısından yola çıkarak, özürlülerin hayatını kolaylaştırmanın, imkanlarını artırmanın mücadelesini verdik ve vermeye de devam ediyoruz.''