CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, zamanaşımıyla sonuçlanan Kemal Türkler cinayetiyle ilgili Meclis Araştırması açılmasını istediklerini bildirerek, ''Kemal Türkler cinayetinin faillerini koruyan gizli el devlettir, devlet organlarıdır'' dedi.
Anadol, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, ''fotoblok'' eşliğinde ''devlet marifetiyle zaman aşımına uğratılan bir siyasi cinayetin anatomisini'' anlattı.
Türkler'in 1980'de evinden çıkarken kızının ve eşinin gözleri önünde öldürüldüğünü hatırlatan Anadol, aradan geçen 30 yılda ''gerçek failler bilinmesine karşın, faillerin adalet önüne çıkarılmadığını, gizli ellerce korunduğunu'' görüşünü dile getirdi. Bu ''gizli elin, devlet ve devletin organları olduğu'' iddiasında bulunan Anadol, ''Nerede bir faili meçhul cinayet varsa, onun gerçek faili devlet olduğu gibi bu davada da failler, devletin organları tarafından korunmuştur'' diye konuştu.
''Cinayet faillerinden olduğu'' iddia edilen Ünal Osmanağaoğlu'nun önce yurtdışına kaçıldığını, daha sonra, ''1999 yılına kadar Türkiye'de korunup kollandığını'' öne süren Anadol, ''Hatta devletin sahibi olduğu arazi içinde çalıştığı söylenmektedir. Bu süreçte Türkler cinayetinin gerçek faili, mülkiyeti devlete ait bir milli parkta işletmecilik yapabilmiş ve başka bir suç işleyince tesadüfen ortaya çıkmıştır'' dedi.
Anadol, Türkler cinayetinin yargı sürecinde yaşananların, ''davanın bilinçli bir çaba ile yasadışı bir şekilde zaman aşımına uğratıldığını ortaya koyduğunu'' iddia ederek, Türkler ailesinin girişimiyle 1996 yılında yeniden bir dava açıldığını anlattı.
6 YILDA GİDEN DOSYA
Dava dosyasının Ankara'dan İstanbul'a tam 6 yılda gittiğini belirten Anadol, ''Bu süreçte, kimler hangi gerekçelerle bu dosyayı 6 yıl sumen altına itmiştir? Bu kişiler hakkında herhangi bir cezai işlem başlatılmış mıdır?'' sorularını yöneltti.
''Bu soruların muhatabının siyasi iktidar olduğu'' görüşünü savunan Anadol, ''davanın 2003 yılından sonraki seyrinin de düşündürücü olduğunu'' savundu.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ''yeterli ve kati delil bulunmadığı'' gerekçesiyle Ünal Osmanağaoğlu hakkında 3 kez beraat kararı verdiğini, bu kararların Yargıtayca bozulduğunu anlatan Anadol, Yargıtay kararlarına rağmen 21 Temmuz 2010'da görülen duruşmaya gerek yokken sanığın da çağrıldığını, sanığın da sağlık raporu alarak katılmadığını anlattı. Mahkemenin, sanığın raporunun gerçekliğini araştırmak için davayı 23 Eylül 2010'a ertelediğini, 1 Aralık 2010 tarihinde de zamanaşımı kararı verildiğini belirtti.
''Yargıtay Genel Kurulunca hakkında kesin karar verilen bir kişi, mahkeme ve idarenin bilinçli oyalamaları sonucunda göz göre göre ceza almaktan kurtarılmıştır. Bu yargılama süreci siyasi tarihimiz açısından ibret vericidir'' iddiasında bulunan Anadol, Türkler cinayetinin ''12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlayan siyasi bir cinayet olduğu'' görüşünü de savundu.
''Cinayete adı karışanların Susurluk sürecinde de orta çıkmasının tesadüf olmadığını'' söyleyen Anadol, ''Bu siyasi cinayetin gerçek failinin ceza almaktan kurtulması AKP iktidarının da içine çetelerin sızdığını gözler önüne sermektedir'' diye konuştu.
''İNSANLIK SUÇU''
Yaşam hakkına kastetme, siyasi nedenlerle katliam yapmanın bir insanlık suçu olduğunu belirten Anadol, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olamayacağını söyledi. Anadol, şunları kaydetti:
''Üç generalin yargıya başvurduğu için cezalandırmak üzere yasa çıkarmayı düşünün Başbakan, bana cevap versin. Kendisine buradan sesleniyorum: Sen önce gel yaşam hakkına kastedenleri, siyasi cinayet işleyenleri, yani insanlık suçu işleyenleri zaman aşımından kurtaracak siyasal düzenleme yap. Yoksa bunun adı ileri demokrasi filan değil. Olsa olsa nakıs, ayıplı, kusurlu hatta olmayan demokrasi olur bunun adı. Türkiye'nin geçmişi ile hesaplaşması, devlet içine çöreklenmiş çetelerin temizlenmesi için Kemal Türkler cinayetini işleyenlerin kimler tarafından korunup, himaye edildiklerinin bir an önce ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Bu, Cumhuriyet tarihinde devletin bir suçu örtbas etmek için yaptığı en büyük ayıbıdır. Doğrudan suçludur devlet. Ankara'dan İstanbul'a 6 yılda dosyayı göndermeyenler kimlerdir? 1 Aralık 2010, Türk demokrasi ve hukuk tarihinin kara günüdür. Yas tutması lazım bütün hukukçuların, evrensel hukuka inanların, Türkiye'de demokrasi olduğunu iddia eden politikacıların.''
Konuyla ilgili Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergeyi TBMM Başkanlığına sunduklarını bildiren Anadol, basın toplantısının sonunda 1980'den günümüze kadar görev yapan hükümetlerin başbakanlarını da sıraladı.