Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, insan kaynaklarının iyi bilgi ve donanıma sahip olmaması halinde, çok fazla genç nüfusa sahip olmanın, birçok problemin kaynağı olabileceğini söyledi.
Bakan Dinçer, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM) Projesi kapsamındaki sigorta teşvikleri ile ilgili toplantının açılışında yaptığı konuşmada, bir ülkenin ve bir toplumun en önemli zenginliğinin insan kaynakları olduğunu belirtti.
''Ne kadar iyi gelişmiş fiziki imkanlar olursa olsun, coğrafi konum ne kadar stratejik olursa olsun veya ne kadar mali kaynaklara sahip olursanız olun eğer bunları değerlendirecek iyi insan kaynaklarına sahip değilseniz, o zaman bunlar tek başlarına bir anlam ifade etmez'' diyen Dinçer, bu açıdan bakıldığında Türk toplumunun genç nüfusunun önemli bir zenginlik olduğunun kabul edilmesi gerektiğini bildirdi.
Dinçer, ''İnsan nüfusunun çok olması ve genç olması başlı başına bir toplumun zenginliği için yetmez. O insan nüfusunun iyi yetişmiş ve gerekli donanıma ve girişimcilik gücüne kavuşmuş olması gereklidir. Bu yüzden bakıldığında eğer insan kaynaklarımızın iyi bir bilgi ve donanıma sahip olmaması halinde, çok fazla bir genç nüfusa sahip olmak, birçok problemin kaynağı olabilir. Bu açıdan bakıldığında hızla insan kaynaklarımızın niteliğini artırmak ve uluslararası alanda rekabet edebilir hale getirmeliyiz.''
''ÜLKEMİZDE HER YIL YAKLAŞIK 800 BİN İNSAN İŞ GÜCÜ PİYASASINA DAHİL OLUYOR''
Bakan Dinçer, Türkiye'deki işsizliğin arkasında yapısal sorunlar bulunduğunu, ancak bu yapısal sorunları da iki kategoride toplamanın mümkün olduğunu ifade eden Dinçer, şöyle dedi:
''Onlardan bir tanesi nüfusumuzun çok genç olmasıdır. İstihdam yaratma kapasitemizin üstünde bir sayı ile işsizliği azaltabiliriz. Ama daha önemlisi bunun yüzde 60'tan fazlasının herhangi bir mesleğe sahip olmayışıdır.
Bugün ülkemizde iş arayanların yüzde 60'tan fazlası aslında belirli bir mesleğe sahip bulunmuyor. Bizim de bu konuları değiştirmekte büyük sıkıntılarımız var.
Öyle ise o insanlarımıza meslek edindirmek ve iş piyasasında uzmanlık kabiliyetlerine sahip kılma zorunluluğumuz var. Ülkemizde her yıl yaklaşık 800 bin insan iş gücü piyasasına dahil oluyor.
Aslında bu kurumsal nüfusun yarısı demek. Normal şartlarda her yıl kurumsal nüfustan çalışabilir hale gelen insanların ancak 80 bini yani yüzde 50'si iş gücü piyasasına giriyor.
Bunlardan da yine sadece yüzde 50'ye yakını istihdam ediliyor. Batılı ülkelerde işsizlik piyasasına arz olma oranı yüzde 70'in üzerindedir. İstihdam oranı da yine aşağı yukarı bu orana yakındır.
Bu açıdan bakıldığında ciddi bir sorun ile karşı karşıyayız. Ama bunu Diyarbakır ölçeğine indirdiğimizde sorunu, realiteyi daha da ağır bir şekilde fark ediyoruz.
Diyarbakır ölçeğinde iş gücü piyasasına katılma oranı yüzde 32-33 oranındadır. Türkiye ortalamasının çok aşağısında ve bunların istihdam edilme oranı da yaklaşık yüzde 27'lerdedir.
Daha önemlisi işsizlik Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Tabii ki son iki yıl rakamına göre baktığımızda, yaklaşık yüzde 20'lere yakın bir işsizlik oranı var.''
'MESLEK OKULLARINDA OKUYAN ÖĞRENCİLERİMİZİN ORANI BATI ÜLKELERİNE GÖRE OLDUKÇA DÜŞÜK'
Dinçer, hep beraber el birliğiyle valisi, ticaret ve sanayi odası ve belediyesiyle, anne ve babasıyla bu kentin halkının hep beraber kendini çocuklara adamasının önemine işaret ederek, herkesin bu çocuklara iş temin etmek için uğraşması gerektiğini söyledi.
Mesleki eğitimin geliştirilmesiyle ilgili çok sayıda tedbir almaya başladıklarını ve Türkiye'deki pek çok okulu artık meslek liselerine dönüştürme gayreti içerisinde bulunduklarını anlatan Dinçer, meslek okullarında okuyan öğrencilerin oranının batı ülkelerine göre düşük olduğuna dikkat çekti.
Çocukların yoğun bir şekilde meslek liselerine gönderilmesi gerektiğini belirten Bakan Dinçer, şöyle konuştu:
"Artık üniversiteye giderken başka ideolojik kaygılar, katsayı gibi engeller çocuklarımızın önünde engel bulunmuyor. Ama daha önemlisi meslek okullarımıza gidecek çocuklarımızı teşvik etmek için yeni bir hazırlık da yaptık.
Şayet herhangi bir çocuğumuz meslek okuluna, meslek lisesine giderse veya meslek yüksek okuluna giderse, staj imkanlarını arttıran bir düzenleme yapıyoruz.
Bu günlerde Meclis'e getirdiğimiz bir kanun ile birlikte, bu gençlerimizi istihdam eden işverenlerimizin işveren payını hükümet olarak ödemeye yönelik bir hazırlık yapıyoruz.
Bu açıdan bakıldığında meslek liselerinde okuyan çocuklarımızı istihdam edilmeleri halinde işverenler ayrıca teşvik edilecektir. Bu açıdan oldukça önemli bir adım da atacağız.
Diyarbakır'da bile hissettiğimiz ara eleman ve teknik eleman ihtiyacını bu şekilde karşılamak mümkün olabilecektir. Yine meslek okullarında okuyan öğrencilerin staj imkanlarını artırmak için düzenlemeler yapıyoruz.
Bugüne kadar sadece 20 ve daha fazla personeli istihdam eden işletmelerde staj yapabilen öğrenciler, bu yasa kanunlaştıktan sonra 5 kişiden daha fazla çalışana sahip işletmelerde staj yapabilecekler.
Çünkü bütün illerimizde çok sayıda staj yapmak isteyen öğrencimiz var iken, staj yaptırmak üzere öğrenci talep eden işletme sayısı çok düşüktü.
Staj yapan çocuklarımızın genel sağlık sigortası ile ilgili problemleri vardı. Onlar çözülüyor. Staj yapan çocukların genel sağlık sigortası kapsamına alınmalarını sağlayacağız.
Kanun düzenlemesi ile böylece herhangi bir hastalığa yakalanması halinde veya bir kazaya uğraması halinde herhangi bir masrafa sebebiyet vermeksizin tedavileri mümkün olabilecek.''
STAJYER ÜCRETİ
Bakan Dinçer, staj yapma esnasında işverenlerin maliyetini düşüren bir düzenleme yaptıklarına dikkati çekerek, ''Staj yapan öğrencilere brüt asgari ücretin üçte ikisi oranında bir ücret öngörülmekteydi.
Bu işverenler tarafından yüksek bulunuyor ve sürekli dile getiriliyordu. Şimdi staj yapan öğrencilere asgari ücretin, ama bu kez neti üzerinden üçte ikilik bir ücret öngörülecek.
Onda da kısmi bir kolaylaştırma sağlıyoruz. Böylece hem asgari ücret, hem genel sağlık sigortası kapsamına ve hem de bu çocuklarımızın istihdam edilmeleri halinde sağlanacak teşviklerle ciddi bir motivasyon sağlayacağımızı varsayıyoruz'' diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ''Bir taraftan iş arayan ve bunu dile getiren, öbür tarafta işçi arayan var ise buradaki uyumsuzluğun ortadan kaldırılması lazım'' dedi.
Bakan Dinçer, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM) projesi kapsamındaki sigorta teşvikleriyle ilgili toplantının açılışında yaptığı konuşmada, İşkur vasıtasıyla meslek kazandırma konusunda ciddi çalışma içerisinde olduklarını söyledi.
Önceki yıllarda bu konularda yapılanları çok yeterli görmenin mümkün olmadığını ifade eden Dinçer, 2002 yılında mesleki eğitime katılanların sayısı 1800 dolayındayken, 2008 yılında bu sayının 20 bine çıktığını belirtti. 2009 yılında ise krizi fırsat bilerek, eğitime yoğunlaştıklarını söyleyen Bakan Dinçer, yaklaşık 167 bin kişinin eğitilerek meslek sahibi yapıldığını kaydetti.
Mesleki eğitime katılıp istihdam edilenlerin oranının yüzde 23'e ulaştığını ifade eden Dinçer, eğitime katılanların iş bulma oranının gittikçe arttığını söyledi.
Çok sayıda kişinin devlet memuru olmak istediğini, eğer bu olmuyorsa, yine bir kamu kurumunda işçi veya sözleşmeli olarak çalışmanın tercih edildiğini belirten Dinçer, şöyle dedi:
''Böylesine bir yaklaşım tarzı Türkiye'nin rekabet gücünün önünü kesen durumlardan birisidir. Maalesef ciddi bir sorun olarak önümüzde duruyor.
Ben Anadolu'ya ve değişik yerlere gittiğimde pek çok insan 'Ben işsizim bana iş bulun' dediğinde, İşkur İl Müdürlüğü aranıyor, onun ismi veriliyor ve 'Bu arkadaşımıza mutlaka bir iş bulun' diyorum. Ama çoğu 'Ben devlette iş istiyorum' diyor.
Bunun sebeplerinden birisi nedir biliyor musunuz? Bu kişilerin vasıfsızlığı ile alakalıdır. Bugün belirli bir konunun uzmanı olmuş olsaydılar ve kendilerine güvenleri olsaydı, illa devlet işi diye iş peşinde koşmayacaklardı. Bu eksikliğimizi gidermemiz gerekir.
İnsan odaklı bir yaklaşımda insanların her daim kendilerine iş bulabilecekleri bir marifeti kazandırmamız halinde bu güvensizlik ortadan kalkar. Biz de insanlara mutlaka bir mesleği kazandırmalıyız ve o 'Benim bir mesleğim var.
Burada icra etmezsem burada icra ederim. Buradaki yaptığım işle üzerine koyarak daha yüksek bir ücret ile çalışabilirim' diyen bir yaklaşım içerisinde olmalı ve kafasındaki kaygıları dindirmelidir.
Öyleyse insan odaklı eğitim ve sistemi kurmakta yarar var. Bunu kurmanın yolu da sadece formel eğitim ile mümkün olmaz. Yani sadece meslek okulları ile ilgili eğitim yeterli olmaz.
Sadece bir kerelik mesleki eğitim ile de mümkün olmaz. İnsanlarımıza ömür boyu kendilerini geliştirecekleri, hayat boyu öğrenme diye teknik olarak tarif edilen bir alışkanlığı da kazandırmak gerekiyor. Sürekli insanlar kendilerini yenilemeliler ve kendilerini rekabete hazır tutabilmeliler.''
"UMEM PROJESİ SOMUT ADIM"
Ailelerin, çocuklarını meslek sahibi yapmak için gayret sarf etmesi gerektiğine işaret eden Dinçer, bugün açılan UMEM projesinin bu amaç doğrultusunda atılan somut adımlardan biri olduğunu söyledi.
İşverenler ile bir araya geldikleri toplantıda işverenlerin eleman sıkıntısını dile getirdiğini anlatan Dinçer, şöyle konuştu:
"Bir taraftan iş arayan ve bunu dile getiren, öbür tarafta işçi arayan var ise buradaki uyumsuzluğun ortadan kaldırılması lazım. İşte bunun için UMEM projesi önemli oranda, piyasa odaklı bir eğitimi esas alacak. Doğrudan doğruya piyasanın ihtiyaçları üzerine bir eğitim yapacağız.
İşverenler kendilerini temsil eden örgüt vasıtası ile ihtiyaç duydukları personeli veya sahip oldukları açık pozisyonu bildirecekler. Onlar kendi içerisinde analiz edecek ve onlara uygun bir şekilde bir eğitim programı tasarlanacak.
Yani kahvede oturan genç eğer sizin yüreğinizi sızlatmıyorsa, onun harcadığı zamanı, bu ülkenin kaybettiği bir maliyet olarak görmüyorsak sorumluluklarımızı yeteri kadar hissetmiyoruz demektir.
İşkur İl Müdürlüğüne öncelikli olarak şunu söylüyorum. Burada insanlar kendilerini sokakta boş gezen kahvede oturan bir insan için adamalılar. Bir insan bile olsa, ona iş bulmanın ne kadar önemli bir katkı sağlayacağını hesap etmeliler.
İşkur çalışanları orada bürokratik bir iş yaptıklarını değil, toplum adına çok önemli bir misyonu ifade ettiklerini ve kendilerine bu işleri ifa etmek üzere bir görev verdiklerini hissetmeliler. Kendilerini bunun için mahvetmeliler. Bunu yapmıyorlarsa sorumluluklarını yerine getirmiş olmayacaklar.''
İşverenlerin projeye katılım için söz verdiğini söyleyen Dinçer, işverenlerin, eğitilen gençlerin yüzde 90'ını istihdam etme sözü verdiğini, bu oranın yüzde 100 olacağını umduklarını belirtti.
Yılda 200 bin kişiyi, 5 yılda ise 1 milyon kişiyi eğitmeyi planladıklarını kaydeden Bakan Dinçer, bunun yanında istihdam ve mesleki eğitim kurumlarının verdiği kararları da uygulamaya devam edeceklerini ve böylece bir yılda eğitilen kişi sayısının belki 400 bine ulaşacağını söyledi.
İŞSİZLİK FONU
Dinçer, işsizlik fonundan yaklaşık 2 milyon kişiye işsizlik maaşı ödediklerini, halen 200 binden fazla kişiye işsizlik maaşı verdiklerini ifade etti.
Geçen yılla karşılaştırıldığında işsizlik fonundan maaş alan kişi sayısının azaldığına işaret eden Dinçer, bunun sevindirici bir gelişme olduğunu kaydetti.
Fon kaynaklarının getirilerini özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki istihdamı arttırmak üzere kullanıyor olmalarından kaynaklı eleştirilere muhatap olduklarını anlatan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ama biz her iki eleştirinin de bize haksızlık olduğu kanaatini taşıyoruz. Fonda kaynak birikmesi doğru, bu güzel bir şey, ulusal ekonomi açısından bakıldığı zaman da tasarrufumuzu çok artırmıştır.
Ulusal faizlerin düşmesinde, dış borçların azalmasında bu önemli bir katkı sağladı. Bu fon daha genç bir fon. Bu tip fonlarda ilk turlarda fonun hızla yükselmesi normaldir.
Fondan para kullanmayı, kaynak alabilmeyi hak etmiş insanların daha fazla artacağını ve taleplerin yükselmesi halinde bunları karşılamak gerekiyor. Ama şunu da ifade etmemiz lazım; bugüne kadar biz sadece fonun ana parasını kullanmadık, bu istihdam problemlerinin çözümünde.
Fonun getirilerini kullanıyoruz. Bir başka hususun daha altını çizmek istiyorum bu projeyle ilgili olarak, mesleki eğitimdeki etkinlik ve verimliliği bu vesileyle artırıyoruz.''
TSO Başkanı Galip Ensarioğlu, Bakan Dinçer'e meslek edindirme kurslarında yapılmış tablo hediye etti.