Fatih Altaylı'nın 10 yıl önce 'Hayata Dönüş' operasyonları ile ilgili yazdığıyla bugünkü yazısı tezat olunca, dijital hafıza bu tezatı affetmedi.
Ah Fatih Altaylı ah!
Ahmet Hakan'a 'dönek' diyenleri bile utandırdın valla!...
Amel defterimiz gibi olan şu google herşeyi arşivlerken...
Geçmiş günahlarımız bir "tık" ötedeyken...
Türk halkı 'balık hafızalıdır' tezine sen hala inanıyor musun sahiden...
10 yıl önce Hayata Dönüş operasyonunu yere göğe sığdıramayan sen...
O yazında kendini operasyonun komutanı zanneden sen...
O komutanlık zannıyla cezaevinde direnen mahkumlara ültimatom veren yine sen...
Ve şimdi...
Kalkmış "devlet öldürdü-yaktı-hayatları yıktı" diyerek o gün övdüğüne bugün saydırıyorsun...
Suçlu; Saadettin Tantan'dı diyorsun...
"Üzülmüyor mu?" diye soruyorsun...
Hem de 20 Aralık 2000 günü yazdığın o yazı Google da dururken...
Bak ne demişsin hatırlatalım;
10 YIL ÖNCE YAZDIKLARI
20 Aralık 2000 (Hürriyet gazetesi)
"Devlet belki de yıllar önce yapması gerekeni yaptı. Cezaevlerine girdi. Ben bu yazıyı yazarken, henüz cezaevlerine hákim olamamıştı, ama operasyon mutlaka tamamlanacak. Geri dönüşü olmayan nokta aşıldı.
Hele hele güvenlik kuvvetlerine cezaevi içinden açılan Kalaşnikof ateşiyle 2 güvenlik görevlisi şehit olmuşken.
Cezaevinde boş yere can veren ve alçakça can alan militanlar bilsin ki, yanlarında halk desteği yok.
Hangi sosyal gruba mensup olursa olsun, sokaktaki vatandaş devleti haklı buluyor.
Türkiye'yi her konuda haksız bulan Avrupa, devleti haklı buluyor.
Cezaevindeki eylemleri organize edenler her kimse, onlar da aslında devlete hizmet ediyorlar ve devleti haklı duruma getiriyorlar.
Bugün Türkiye'yi gezin, bazı marjinaller ve cezaevinde bu olayları yaratanların akrabalarının bazıları dışında destek veren yok.
Zaten devlete böyle bir operasyon için güç veren de, örgütlerin halktan kopukluğu."
İŞTE ALTAYLI'NIN BUGÜN KÖŞESİNDE YAYINLANAN YAZISI
"Hacer Arıkan"ı gördünüz mü? Büyük ihtimalle "Kim o?" diyeceksiniz.
Bugün birinci sayfamızın tepesindeki kişi. Dün ve önceki gün de televizyonlardaydı.
Ünlü "Hayata Dönüş" operasyonlarının hayatta kalan mağdurlarından biri.
32 kişi zaten operasyonlar sırasında ölmüştü. Hacer Arıkan gibi "şanslı!" birkaçı hayatta kaldılar.
Kalmak denirse.
Bütün vücutları yanıklar içinde. Yıllardır süren tedavilere rağmen, onulmaz yaralar, geçmez izlerle. Onlar "devlete" emanettiler. Devlet yasalarla onlara ceza vermiş ve devletin hapishanelerine koymuştu hepsini.
Cezaları boyunca devlete emanettiler. Devlet ise onları öldürdü, yaktı, hayatlarını kararttı.
"F tipi cezaevlerine geçmiyorlar" bahanesiyle.
Oysa o günleri hatırlayanlar bilirler, "akil adamlar" aracı olmuş, uzlaşma sağlanmış, F tiplerine peyderpey nakiller konusunda bir noktaya varılmış ya da varılmak üzereydi. Buna rağmen devlet adına hareket ettiğini söyleyen birileri, kendi koruması altındaki mahkûmlara ve tutuklulara saldırdı. Geriye 32 ölü ve bu manzaralar kaldı.
İddia o ki, fosfor bombası bile kullanılmış.
(...)
Bütün bu anlattıklarımı yapan kimdi, tahmin edebiliyor musunuz?
Söyleyeyim.
Sadettin Tantan.
Tantan Efendi acaba şimdi bu gördüğü yanıp bitmiş insanlar ve onlarca ölüyü düşünüp biraz olsun "üzüntü" duyuyor mudur?
Yoksa her zaman olduğu gibi tespihini çekip "Ne iyi işler yaptım" diye aynaya bakıp gururlanıyor mudur? (GAZETECİLER.COM)