Bahçeli: AKP için sabırsızlık içindeyiz   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 11-23-2010 (12:34)   Son Mesaj: 11-23-2010 (12:34)    Cevap: 0    Gösterim: 579  

    11-23-2010

    Bahçeli: AKP için sabırsızlık içindeyiz

    Bahçeli: AKP için sabırsızlık içindeyiz


    Grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin hedefinde yine Başbakan Erdoğan ve partisi vardı. "Milletimizin hiç şahit olmadığı rezilliklere maruz kalmıştır" diyen Bahçeli, hesap sormak için sabırsızlandıklarını açıkladı.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşmasında şunları kaydetti:

    Türkiye, son elli yılının en uzun süreli tek başına iktidarını Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte görmüş ve yaşamıştır. 18 Kasım 2010 tarihi itibariyle AKP iktidarının sekizinci yılı dolmuş ve dokuzuncu yılından gün almaya başlamıştır. Bu süre zarfında; 58, 59 ve 60. Cumhuriyet hükümetleri AKP tarafından kurulmuştur.
    Takdir edersiniz ki, sekiz yıl bir iktidar için uzun süredir ve milletimizin sorunlarının çözülmesi için son derece elverişli bir zaman aralığıdır. Özellikle, 2007 seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı makamına AKP"de görev yapmış siyasi bir kişinin seçilmesi de, ileri sürülebilecek her türlü mazereti ortadan kaldırmış; kararların alınması, projelerin uygulanması ve vaatlerin yerine getirilmesi konusunda tam bir mutabakat ortamının doğmasına neden olmuştur.

    Her ne kadar görünürdeki manzara böyle olsa da, AKP hükümeti her alandaki başarısızlığının ve siyasi yetersizliğinin acı faturasını milletimize pahalıya ödetmiştir. AKP, demokrasinin imkânları sayesinde elde ettiği hükümet etme görevini layıkıyla yerine getirememiş; döneminde yozlaşma, yoksulluk ve yolsuzluk genel geçer bir kural haline gelmiştir.

    3 Kasım 2002 seçimlerinin öncesinde ve sonrasında sağduyunun hâkim olacağı bir Türkiye inşa edeceklerini ısrarla iddia eden Başbakan Erdoğan, bunun yerine herkesin birbirinden kuşku duyduğu, toplumsal güven ve işbirliğinin öldürücü darbeler aldığı bir ülke haline gerilememize ön ayak olmuştur. AKP"yle geçen yıllar milletimizi yormuş, hırpalamış, bunaltmış ve umutsuzluğa sevk etmiştir.

    Ekonomiden kültüre, spordan sanata, dış politikadan güvenliğe, milli kimlikten bin yıllık kardeşliğimize kadar tahrip olmamış ve zedelenmemiş hiçbir alan kalmamıştır. Türkiye"nin AKP"yle birlikte deyim yerindeyse çivisi çıkmış; en adi suçlarda, cinayetlerde ve toplumsal huzursuzlukta endişe verici bir artış görülmüştür.

    Milletimiz mutsuz ve rahatsız, kurumlar kavgalı ve gerilimli, adalet sancılı ve taraflı, ekonomi tükenmiş ve krizlerle aciz bir hale gelmiştir. AKP"yle birlikte; demokrasi, özgürlük, millet iradesi gibi olumlu kavramlar asıl anlamlarından uzaklaştırılmış ve her fırsatta istismar edilmiştir.

    Başbakan Erdoğan"ın yönetiminde milli ve vicdanı bütün ayar ve ölçüler bozulmuş; teslimiyetin başarı, krizin fırsat, tavizin zafer, bölücülüğün hak, kutuplaşmanın millet iradesi, çürümüşlüğün gelişme olarak sunulduğu karanlık bir dönem geride kalmıştır. İddiaları ile yaptıkları arasında derin bir çelişki olan AKP zihniyeti, Türkiye"yi geri ve içinden çıkılması zor bir çıkmaza sürüklemiştir.

    Milli meselelere duyarsız ve vurdumduymaz yaklaşan iktidar partisinin, küresel destekçilerinin gözüne girebilmek maksadıyla girmeyeceği kılık, vermeyeceği zarar ve yıkmayacağı değer olmayacağı geçmiş yıllarda çok net olarak anlaşılmıştır.

    AKP"yle geçen sekiz talihsiz yılın içerisinde; Ermeni Kiliseleri onarılmış ve maç bahanesiyle tarihi tezlerimiz tartışmaya açılmış, "İnançlarımıza güveniyoruz" sözleriyle, yıllarca kapalı tutulan Ortodoks Kilisesinin ibadete başlaması sağlanmış, Patrikhane övülmüş, Heybeliada Ruhban okulunun faaliyete geçmesi için çalışmalara başlanmış, Milli davamız Kıbrıs AB, ABD ve Rumların merhametine terk edilmiş, Peşmerge reisleri kırmızı halılarla karşılanmış ve abi denilerek saygı gösterilmiş, AB"nin dayatma ve talimatlarına boyun eğilmiş, sessiz kalınmış, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı sıfatıyla, yakın coğrafyalarımızdaki Müslüman kardeşlerimizin katline göz yumulmuş ve sorumlularıyla demokratik ortaklık bağı oluşturulmuş, Başörtüsü sürekli olarak istismar edilmiş ve belirsizliğe mahkûm edilmiş, Teröristler davul zurnayla sınırlarda karşılanmış ve adrese teslim mahkemeler kurulmuş, Teröristler ümitlendirilmiş, İmralı canavarıyla masaya oturulmuş, PKK terör örgütünün siyasallaşması için bütün şartlar olgunlaştırılmış, Medya baskı altına alınmış, kamu kaynakları yandaşlara peşkeş çekilmiş, İş âlemi devlet imkânlarıyla sindirilmiş ve siyasi haciz altına alınmış, Ve kayırmacılık, partizanlık en ileri aşamaya taşınmış ve "bizden sizden" ayrımı hiçbir dönemde olmadığı kadar hayat bulmuştur.

    Adalet ve Kalkınma Partisi"nin hükümet sorumluluğu taşıdığı yılların hafızalarda kalan acı, ama bir o kadar da gerçek özellikleri özet olarak bunlardan ibarettir. Bunların daha fazlasının olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz. AKP"yle birlikte Cumhuriyetimizin temelleri sarsılmış, milli kabullerimizle hesaplaşmak isteyen çevreler iştahlanmışlardır. Milletimizin hiç şahit olmadığı rezaletler bu dönemde vasat bulmuş, hıyanet saklandığı mahzenden başını çıkartmış, fitne belini doğrultmuş, Türk"e düşman çevreler AKP"nin sönmeye yüz tutmuş ampulünün altında bir araya gelmişlerdir.

    Bu iktidarla birlikte milletimiz otuz altıya bölünmüş, Türk kimliği eğilmiş ve bükülmüş, Türkçenin karşısına mahalli düzeyde kullanılan bir dilin çıkarılmasına ve devlet eliyle açılan bir televizyon kanalıyla da toplumsallaştırılma çabalarına şahit olunmuştur. Milli devlet yapımız AKP"yle birlikte arkadan hançer üstüne hançer yemiş, bölücü mihraklar kolları sıvayarak hain taleplerini birer birer kendilerine çanak tutan bu iktidarın önüne koymuşlardır. Türkiye AKP"yle yıllarca süren davalara şahit olmuş, toplumsal cepheleşme zincirlerinden boşanırcasına her tarafa yayılmış ve milli birliğimizi tehdit eder bir hale gelmiştir.

    Telefon dinlemeleriyle ilgili kuşkular her bir vatandaşımızı kaygılandırmış, özel hayatın mahremiyetine hiçbir saygı gösterilmemiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidar yıllarında kriz olmuş, kaos olmuş, toplumsal kargaşayı tetiklemiş ve artırmıştır. Ve bunun adına da "her şey Türkiye için" denilmiş, "beraber yürüdük biz bu yollarda" sözleriyle milletimiz aldatılmış, kandırılmış ve yıllarca oyalanmıştır.

    Gelişme, zenginleşme, büyüme ve kalkınma yalnızca sözde kalmış; bunların yerine ortaya milyonlarca işsizin ve yoksulun bulunduğu hazin bir Türkiye gerçeği çıkmıştır. Ekonomi üzerindeki toplumsal denetimler ortadan kalkmış, güçlünün zayıfı ezmesine, sosyolojik anlamda çevreyle merkez arasındaki mesafenin büyümesine bu hükümet döneminde daha fazla şahit olunmuştur.

    AKP iktidarları süresince yeni ekonomik ufuklar belirlenememiş, geleneksel kalıpların dışına çıkılamamış, üreten ve istihdamı artıran bir ekonomi modeli tesis edilememiştir. Vatandaşlarımızın hayat standartları AKP döneminde gerilemiş, borçlar yükselmiş, gelirler azalmış ve çiftçiden sanayiciye, esnaftan emekliye, işçiden memura kadar halinden ve durumundan dolayı memnuniyet içinde olan hiç kimseye rastlanılmamıştır.

    Ülkemizin Dünya"nın gelişmiş ilk 20 ekonomisi arasında yer almasıyla iftihar edilmiş, ancak İnsani Gelişme Raporu"nda 169 ülke arasında 83. sırada olması ve kişi başına gelir büyüklüğü bakımından da 191 ülke arasında 41. sırada bulunması nedense hiçbir AKP"li yöneticinin ve Başbakan"ın aklına ve gündemine gelmemiştir. Geldiğimiz bugünkü aşamada, belirsizlik sarmalı, cepheleşme eğilimleri ve umutsuzluk dalgası, korku girdabı, kavga ortamı eğer bir gelişmeyse, doğrudur ülkemiz bu konularda fazlasıyla palazlanmış ve bendini aşmıştır.

    Başbakan Erdoğan, hırçın ve uzlaşmadan uzak siyasi özellikleriyle, her meseleyi çatışma zeminine çekmiş, zalimin nasıl mazlum rol takınacağını devri iktidarında en açık biçimde göstermiştir. Bu zihniyetin yaptıkları neticesinde, değerlerle ve ahlakla iç içe olması gereken siyasi hayat, gerçeklerle bağını koparmış ve kısır çekişmelerin, sonu olmayan polemiklerin, yalanın ve talanın merkez üssü haline dönüşmüştür.

    Nitekim adil ve adaletli bir toplum vizyonuna ulaşmak maksadıyla, her durumda doğru davranış biçimini bulabilmek için diyalog ve uzlaşma niyetlerini somutlaştırması gereken siyaset kurumu dejenere olmuş, yıpranmış ve değer üretemez bir duruma düşmüştür. Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları, aldıkları yetkiyi yerinde, düzgün ve hakkaniyetli bir şekilde kullanmamışlar; milletimizin beklentilerine cevap üretememişlerdir.

    Nihayetinde AKP hükümetleri döneminde, milletimize verilen sözlerin hiçbiri tam olarak tutulamamış, vatandaşlarımızın huzur ve refaha ulaşmaları sağlanamamıştır. 2002 yılı seçimleri öncesinde, "tek başına iş başına" sloganıyla meydanlarda sesini duyuran AKP zihniyetinin, bu hedefinin arkasındaki sır perdesi bugün aralanmış ve netlik kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi ülkemizi soymak ve milletimizin kardeşliğini sakatlamak için tek başına iktidar olmak istemiştir. Ve bunda şimdiye kadar başarılı olmuştur.

    Türk"ü etnik yapı mertebesine indirmek için iş başına gelmesi istenmiştir. Bu uğursuz yolda da kararlılıkla devam etmektedir. Bağımsızlığımızı, egemenliğimizi Brüksel"e devretmek için tek başına olması gerekmiştir. Bugüne kadar bu uğurda emin adımlarla ilerlemiştir. Eşkıyayı ovaya indirmesi, Kandil"le mutabakat sağlaması, İmralı canavarının affedilmesi için iş başında olması gerekmiştir. Bu siparişlerin gereğini yapmak kaydıyla kendisini destekleyen küresel çevreleri hiç yanıltmamıştır.

    Irak"ın işgal edilmesine, milyonlarca Müslüman kardeşimizin seri cinayetlerle kurban edilmesine, yüzbinlerce Irak"lı kadının dul kalmasına neden olacak kanlı küresel projelerin hayat bulması için tek başına olması gerekmiştir. Ve bütün bu vahşet iktidara gelişinden hemen sonra maalesef gerçekleşmiştir. Tarihimizin sorgulanması, milletimizin ayrışması ve üniter devlet yapımızın zayıflatılması için AKP"nin iş başına gelmesi arzulanmıştır. Geride kalan yıllar bu alçak hedeflere ulaşılmak için nelerin yapıldığını bizlere açıkça kanıtlamıştır.

    PKK açılımının kurdelesinin kesilmesi, peşmerge reislerinin kabul görmesi ve bin yıllık kardeşliğimizin tarumar edilmesi için AKP"nin iş başında olması istenmiştir. Bu şer emelleri projelendirenlerin ne kadar doğru bir seçim yaptıkları şimdi daha da iyi anlaşılmıştır. Bayrağımızın, dilimizin, birliğimizin, dirliğimizin ve vazgeçilmez milli ilkelerimizin alaşağı edilmesi için AKP"nin tek başına olması için çaba sarf edilmiştir. Yapılan tercihin ne kadar yerinde olduğu bugün daha da belirginlik kazanmıştır.

    Türkiye"nin sıfır sorun politikasıyla, küresel projelerin taşeronluğunu yapması için AKP"nin iş başında olması gerekli görülmüştür. Gelişmeler ve acı gerçekler ne yazık ki bu yönde olmuştur. Erbil"in, Erivan"ın, Kandil"in, Vashington"un, Brüksel"in umutlanmasına karşılık Ankara"nın kararması için AKP"nin tek başına olması icap etmiştir. Gerçekten de süreç istenildiği ve beklenildiği gibi işlemiştir.

    İsrail"e sahte diklenmeler yapılması, mazlum Filistinli kardeşlerimizin istismar edilmesi ve bu yolla da küresel operasyonların İslam coğrafyasında rahatlıkla karşılık bulmasını temin etmek için Recep Tayyip Erdoğan"ın tek başına iktidar olması istenmiştir. Bunun acı ve insanlık dışı sonuçları da tüm açıklığıyla ortadadır. ABD"nin, enerji hatlarının ve ulaştırma yollarının güvenliğini teslim edeceği ve koridor olmayı kabullenmiş bir iktidar varlığı için AKP"nin iş başına gelmesi gerekmiştir. Gelişmeler nasıl başarılı ve doğru bir seçim yapıldığını bizlere hazin bir biçimde göstermiştir.

    Yüksek faiz, düşük kur ve gidecek istikamet arayan sıcak paranın sonucu olarak; yerli sanayimizin çökmesi, milli varlıklarımızın elden çıkarılması, ithal malların sel gibi ülkemizin üretimini tehdit etmesi için AKP"nin tek başına olması öngörülmüştür. Tecrübelerimiz ve yaşadıklarımız AKP"yle belirlenen hedeflere ulaşıldığına işaret etmektedir. Türkiye"yi yıkmak, bölünmüş, ayrışmış, ufalanmış ve dağılmış bir millet haline gerilememiz için AKP"nin tek başına, Recep Tayyip Erdoğan"ın da iş başına gelmesi projelendirilmiş ve oluşturulan bu karanlık iktidar döneminin sancıları sekiz yıldır alabildiğine yaşanmıştır.

    İşte AKP budur, iş başına gelmesinin, iktidar olmasının çirkin ve dayanılmaz sonuçları bunlardan ibarettir. AKP halen iş başında olsa da, tek başına aziz milletimize ve devletimize ne kadar zarar verse de, yaptıklarından dolayı hesaba çekileceği gün yakındır. Hiçbir küresel angajmana ve çekim alanına kapılmayan Milliyetçi Hareket Partisi, yalnızca büyük Türk milletinden aldığı güç ve destekle arka arkaya sıralanmış AKP ve yardakçılarına hak ettikleri milli dersi vermek amacıyla uygun zamanı ve ortamı beklemektedir.

    Biz, iktidar limanına yanaşmak uğruna, bir yüzüyle milletimize demokrasi ve özgürlük nutukları atıp, onlardan birisiymiş gibi propaganda yapan; öbür yüzüyle de, Sevr"de akılları kalan emperyalist çevrelerle kol kola giren AKP projesine haddini bildirmek ve yaptıklarını misliyle ödetmek için sabırsızlık içindeyiz. Unutulmasın ki; Türk milletini bölmeye kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir. Türk bayrağını çekildiği gönderden indirmeye hiçbir kirli el cesaret edemeyecektir.

    Üniter milli devlet yapımızı yıkmaya çalışanlara asla müsaade edilmeyecektir. Şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarını, aralarında taksim etmeye niyetlenenlere dünya durdukça fırsat verilmeyecektir. Milletimizi yüceltmeye ve birlikte kardeşçe yaşamasına yeminliyiz. Devletimizi korumaya azimliyiz. Ne mutlu Türküm demeye de sonuna kadar kararlıyız. Milletimiz emin olsun, Milliyetçi Hareket Partisi; Türk tarihinin tüm haşmet ve heybetini varlığında bütünleştirmiştir.

    Haçlı zihniyetine haddini bildiren kutlu mücadelenin hatıraları bizimledir. Niğbolu"da dünyayı titreten kuvvet yanı başımızdadır. Kosova biziz, Varna adımızdır bizim. Çanakkale"nin ruhu, Sakarya"nın kudreti, Dumlupınar"ın şanı yüreğimizdedir. Bilinmelidir ki, Milliyetçi Hareket olarak, milli kaygıları olan AKP"ye oy vermiş kardeşlerimizi ve diğer partilere destek vermiş vatanseverleri de yanımıza alıp tam bir güç birliği yaparak ihanete asla geçit vermeyeceğiz.




    Bahçeli: AKP için sabırsızlık içindeyiz Yorumları