Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın en çok eleştirildiği BOP Eş Başkanlığı konusu TBMM'de tartışıldı. Dışişleri Bakanlığının 2011 yılı bütçesinin oylamasında konuşan Bakan Davutoğlu, BOP Eş Başkanlığı konusuna açıklık getirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bölgedeki bütün sınırları yapay gördüğünü belirterek, ''Daha küçük ünitelere bölerek haritayı değiştirmek değil, daha büyük ölçekli yapılara geçerek haritadaki sınırları anlamsız hale getirmeliyiz'' dedi.
Dışişleri Bakanlığının 2011 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
Milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtlayan Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanlığı iddialarınına ilişkin, ABD'nin bölgedeki kötü imajını değiştirmek için Bush döneminde böyle bir proje getirdiğini belirterek, o zaman da bugün de politikalarının net olduğunu ifade etti.
Eşbaşkanlığın ''BOP eşbaşkanlığı'' olmadığını belirten Davutoğlu, ABD'nin tepkiler üzerine projeyi daha yaygın bir proje haline getirdiğini, bunun ayaklarından birinin de ''Demokrasi Yardım Grubu'' olduğunu, Türkiye, Yemen ve İtalya'nın bu projeyi üstlendiğini anlattı. Grubun bir ya da iki kere toplandığını belirten Davutoğlu, ''Başka da 'BOP Eşbaşkanlığı' diye bir tabir o anlamda yok. 'Demokrasi Destek Eş Başkanlığı' anlamında İtalya, Türkiye, Yemen üstlenmiştir'' dedi.
ABD'nin tek taraflı politikası çöktüğü için kavramın ABD'de de kullanılmaz hale geldiğini kaydeden Davutoğlu, ''Bunun çökmesinin bir gerekçesi aranıyorsa Türkiye'nin bölge eksenli yürüttüğü politikalar bunun ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye, haritaların ekonomik, kültürel yolla değişmesine taraftardır. Biz, bu bölgelerdeki bütün sınırları yapay görüyoruz. Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye, Türkiye-Gürcistan sınırı yapaydır. Daha küçük ünitelere bölerek haritayı değiştirmek değil, daha büyük ölçekli yapılara geçerek haritadaki sınırları anlamsız hale getirmeliyiz. Bunun öncüsü Türkiye olmalıdır. Başkası adına değil, kendi adımıza'' diye konuştu.
Kürdistan bölgesini içeren haritanın ABD'de bir dergide çıktığını, bir albaya ait kişisel sorumluluğu olan bir harita olduğunu dile getiren Davutoğlu, ''Öyle bir haritanın oluşmasına izin vermeyeceğiz'' dedi.
''SINIRLARI KALDIRACAĞIZ''
AB'de yapılan gibi Balkanlarda da Ortadoğu'da da bütün haritaları kaldıracaklarını belirten Davutoğlu, ''Almanya ve Fransa etrafları ile bütünleşti ve kalkındılar. Biz de etrafımızla çatışmayacağız. Almanlar sınır komşularıyla savaştan sonra çatışsaydı gelişir miydi? Cumhuriyetin 100. yılında inşallah çevredeki bütün kardeş ve akraba topluluklarla iç içe geçeceğiz. Bunların geleceği yer tekrar Ankara, İstanbul olacak'' diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, terörle mücadelede diplomasinin görevinin TSK harekat yaptığında hiçbir ülkenin buna olumsuz bir tepki vermemesini temin etmek olduğunu kaydetti. Davutoğlu, ''Bugün itibarıyla Silahlı Kuvvetlerimizin herhangi bir şekilde terörle mücadele için bir adım atması gerekirse tepki görmemesi için diplomatik olarak altyapı sağlanmıştır'' diye konuştu.
ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye'ye gelişinde açılımlar istediği, açılımların bu çerçevede gerçekleştiği iddialarını yanıtlarken de Davutoğlu, ''Gelir bir ABD Başkanı konuşur ve hükümet ona göre politikalarını tayin eder... Bu, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yakıştırılamaz'' diye konuştu.
Ermenistan ve Kıbrıs meseleleri ile ilgili gelişmeler olurken Obama'nın daha senatör bile olmadığını belirten Davutoğlu, ''Şundan emin olun, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri herhangi bir yerden talimat almamıştır'' dedi.
YENİ OSMANLICILIK
Davutoğlu, ''Yeni Osmanlıcılık mı yapmak istiyorsunuz?'' sorusunun da yöneltildiğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Biz uluslararası hukuka saygılı bir ulus devletiz. Sınırlarımız bellidir. Başka hiçbir ülkenin sınırlarında gözümüz yok. Kimsenin de bizim sınırımızda gözü olsun istemeyiz. Olana da gerekli mukabelede bulunuruz. Bizim için küçük, büyük devlet yok. Hepsi ile eşit ilişki kurarız. Kimseye ağabeylik yapmak derdinde değiliz. Bölge perspektifimiz bütünleşmeye dönük bir perspektiftir. Ama ulus devlet olarak haklarımızdan ve sınırlarımızdan taviz vermeyiz. Bütün diğer ulus devletlerle kardeşçe, hakça bir bölgesel barış içinde yaşamaya kararlıyız.''
Türkiye'nin kültür mirasına sahip çıkmak konusundaki hassasiyetini dile getiren Davutoğlu, geçmişte aynı hassasiyetin gösterilmediğini ifade etti.
''KAK MESUT''
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mesut Barzani'ye ''Kak'' demesine ilişkin eleştirileri yanıtlarken de bir Türkmen aşiretinden geldiğini, kültürlerinde nezaketin yer aldığını, sabah savaşılacak bir insana bile eğer konuk ise akşam gereken nezaketin gösterildiğini ifade etti.
Davutoğlu, ''Kürtçe, saygı duymamız gereken dillerinden biridir ve halkımızın önemli bir kesiminin kullandığı bir dildir. Mesut Barzani'ye 'Kak Barzani' dedim. Bu 'sayın' anlamına da gelir. Bizim kültürümüzde bu saygı vardır. Benim görevim Türkiye'ye dost kazandırmaktır, düşman değil'' şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Türkiye'nin gelecek yıl ''En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi''ne ev sahipliği yapacağını, 50 ülkeden 6 bin kişinin Türkiye'ye geleceğini bildirdi. Davutoğlu, ''Dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun yanında olacağız'' diye konuştu.
''Füze Kalkanı'' konusunu değerlendirirken de Davutoğlu, Türkiye'nin NATO'nun parçası olduğunu belirterek, ''Alınacak kararı birlikte alacağız. Bunu bir baskı gibi algılamamak lazım. Ama NATO bir güvenlik örgütü ise tabii ki tehdit tanımlaması yapacak. Böyle bir tehdit varsa tanımlayacağız. Artık tehdit noktasal ve çevresel tehdit değil. ABD istediği için Afganistan'da değiliz. Farz edin ki Amerika yoktu, Afganistan bizden yardım istedi, yardım ederdik tabii. Çünkü, o halkı kardeş halk olarak görüyoruz'' diye konuştu.
Davutoğlu, balistik füzelerin Kuzey Kore'de, Hindistan'da ve başka ülkelerde de olduğunu, yayılma tehlikesinin bulunduğunu ifade etti. Davutoğlu, ''Bu yayılma tehlikesine karşı NATO oturup planlama yapar. Biz de o planlamanın içinde yer alırız. Planlama yapılırken biz de şunu söyleriz, bu planlama benim komşu ülkelerle ilişkilerimi bozmamalıdır. Bu planlama beni Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi cephe ülkesi haline getirmemelidir. Bu planlama benim ekonomik ve kültürel açılımlarımı engellememelidir. Şu kompleksi kırmak lazım. Hakim olan birileri var, geliyorlar bizden talepte bulunuyorlar, biz 'evet', ya da 'hayır' diyoruz. Bundan sonra böyle bir Türkiye yok. Onun için birileri rahatsız oluyor. Eksen dışına çıktığımızı söylüyor'' dedi.