MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, başörtüsü konusunun ''sırça köşklerde oturma rekabetinin bir parçası haline dönüştüğünü'' öne sürerek, ''Bir koltuk için başörtüsü istismar edilebilmektedir'' dedi.
Vural, MHP İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başörtüsü sorunu için vadeyi 2011 yılı sonrasına ötelediğini, çözme niyetinin olmadığını, çözmek istiyormuş gibi gösterdiğini savundu. ''Başbakan kaçmaktadır'' diyen Vural, Başbakan'ın konuyu bir siyaset malzemesi olarak kullandığını ileri sürdü.
Başbakan'ın ''meseleyi daha fazla kaşımak ve istismar etmek amacında olduğunu'' kaydeden Vural, şu görüşleri dile getirdi:
''Sayın Başbakan yetmedi mi, üniversitedeki genç kızların gözyaşları yetmedi mi? Top gibi oynamaktadırlar. Maalesef Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konuya verdiği bir cevap karşılığında Sayın Başbakan 'Benim özgürlük inancım farklı'' demek suretiyle bu konuda beklentiler oluşturup, beklentiler üzerinden siyaset devşirmek istiyor. Bu konu siyasetin ve siyasetçinin istismar alanı olarak kullanılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanının görüşü yine değişmiştir. Başbakanla hemfikirim demiştir. Bu millet kimin dediğine inanacak? Dün farklı, bugün farklı. Anlaşılan o ki başörtüsü konusu sırça köşklerde oturma rekabetinin bir parçası haline dönüşmüştür. Bir koltuk için başörtüsü istismar edilebilmektedir. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki çekişme 2001 seçimlerinden sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda esen soğuk rüzgarların bir yansımasıdır.''
Başbakan Erdoğan'ın ''Benim inancım farklı'' dediğini belirten Vural, ''Neyse söyle. Ne saklıyorsun. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Sayın Başbakan'ın karnından konuşması gizli gündeminin olduğu kanaatini yerleştiriyor. YÖK Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı başka şeyler söylüyor. Herkes başörtüsünü kullanıyor. Yazıktır, günahtır. Başörtüsünü koltuklarınız ve oy için kullanmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz'' dedi.
-''MHP'YE ŞAHİN BDP'YE GÜVERCİN''-
Başbakan Erdoğan'ın yargıyı bir silah olarak kullandığını, sürekli açtığı davalarla eleştirileri susturmak istediğini iddia eden Vural, Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin her söylediğine karşı dava açtığını savundu.
Başbakan Erdoğan'ın, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in 24 Aralık 2009 tarihinde söylediği sözlere karşı ise 22 Ekim 2010 tarihinde dava açtığını belirten Vural, Baydemir'in Başbakan'a ve hükümete ''meşe ağacından'' bahsederek hakaret ettiğini ifade etti. Vural, ''Hakaretlere 11 ay tahammül edilmiştir. Meşe ağacının dalları 11 ay sonra Sayın Başbakan'ın aklına gelebilmiştir. MHP ve Genel Başkanına karşı şahin olan Sayın Başbakan BDP'ye, İmralının avukatlarına karşı güvercindir'' görüşünü dile getirdi.
Kütahya'da ''bir ülküdaşlarının terör örgütü ile bağlantılı bir saldırı sonucu şehit edildiğini'' ifade eden Vural, olaylar sırasında 3 gün boyunca tedbir alınmadığını, hükümetin duyarlı olması gerektiğini kaydetti.
Vural, ''Üniversiteler huzur yeri olmalıdır. MHP olarak kardeşliğimizi fitne ve fesatla birbirine vurdurmak isteyen zihniyet karşısında uyanık olmaya, tehlikeli provokasyonların parçası olmamaya kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorm'' diye konuştu.
-''TEKSAS, TOMMİKS İLE DEVLET YÖNETİYORLAR''-
Vural, bazı bakanların yurtdışında gelen heyetler ile sohbetlerini de eleştirerek, ''ABD'den gelen Kızılderilere Sayın Başbakan Tommiks, Teksas okumalarını önermiş. Tommiks, Teksas ile devlet yönetiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devletinin böyle bir konuma düşürülmesinden üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Allah bilir Konyakçı ile ilgili de başka yerlerde muhabbet yapıyor olabilirler. Evlere şenlik'' dedi.
-''CAMİ SATILIYOR...''-
Sipahi de TBMM Genel Kurulunda İzmir'in Foça ilçesi Kozbeyli köyünde 1638 yılında yapılmış bir caminin satışa çıkarıldığını dile getirdiğini, AK Parti İzmir Milletvekili Taha Aksoy'un ise ''böyle bir şey olmadığını'' söylediğini kaydetti.
Sipahi, İzmir Defterdarlık Birliği Emlak Dairesi Başkanlığının satışa çıkarmaya ilişkin belgesi olduğunu belirttiği bir belgeyi basın mensuplarına dağıttı.
-''BAKKAL DÜKKANI BİLE BÖYLE YÖNETİLMEZ''-
Soruları da yanıtlayan Vural, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''dansöz olarak karikatürize edilmesi'' ile ilgili bir soruya karşılık, ''basın özgürlüğünün hakarete varacak şekilde kullanılmaması gerektiğini'' söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun görevden alınması ile ilgili soruya karşılık da Vural, ''Kendi isteğiyle ayrıldığı söyleniyor. Saygın bir anlayışla görev yapmıştır. Perde arkası nasıl gelişmiştir? Bunu daha sonra değerlendirmemiz mümkündür. Ama böyle bir kişinin Diyanet İşleri Başkanı olmasından rahatsızlık duyan kimse yoktu. Kendisine teşekkür ediyoruz'' diye konuştu.
Oktay Vural, TBMM Genel Kurulunda ''Hacda olan bazı AK Partili milletvekilleri adına oy kullanıldığı'' iddiasının anımsatılması üzerine de, olmayan bir kimsenin yerine oy kullanmanın milletvekiline ve Meclis'in güvenirliğine darbe vuracağını kaydetti. Vural, ''Gücü eline geçirenin bunu nasıl kullandığını göstermesi bakımından son derece önemlidir. Bu milletvekili bir başkasının yerine imza atmak suretiyle milleti kandırıyor. Meclisi yöneten Başkanvekilinin bunu kontrol etmesi gerekiyor. Meclis, AKP grubu gibi yönetiliyor. Başkasının yerine sahte imza atıyorlar. Allah bizi korusun. Böyle devlet yönetilmez. Bakkal dükkanı bile böyle yönetilmez'' dedi.
''Cezai müeyyidesi var mı?'' sorusuna karşılık da Vural, ''Sahtekarlık değil mi bu. Sahtekarlık, kalpazanlığa giriyor bu'' dedi.
Anayasa Mahkemesi üyesi seçilirken ''oy veren milletvekillerinin seçtikleri kişinin resmini bile görmediklerini'' öne süren Vural, ''Berber Hicabi'yi getirsek Allah bilir onu seçeceklerdi'' görüşünü dile getirdi.