Atina'da yayımlanan bir dergiye konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB'ye üye olduğu gün Ege konusunda ortada sorun kalmayacağını belirtti.
Bağış, Atina'da yayımlanan aylık ''İkonomiki Epitheorisi'' (Ekonomik Denetleme) dergisinde yer alan mülakatında, Türkiye-AB ilişkileri, Kıbrıs ve ekonomik gelişmeler konularına değindi.
''Kıbrıs ve Ege konularına ilişkin anlaşmazlıklara çözüm bulunmadan, Türkiye'nin AB'ye üye olmasının mümkün olabileceğine inanıp inanmadığı'' şeklindeki soru üzerine Bağış, şunları kaydetti:
''Yunanlı ve Türk Başbakanlara, Papa'nın seçiminde uygulanan yöntem uygulanmalıdır. İki Başbakanın bir odaya kapatılması ve kendilerine çözüm bulmadan oradan çıkamayacaklarının söylenmesi gerekir. Ege konusuna gelince, Türkiye AB'ye üye olduğu gün ortada sorun kalmamış olacak, çünkü Ege artık Avrupalılar için dostluk ve turizm denizi halini alacak. Hangi adanın kime ait olduğu, gemilerin nereden geçebilecekleri, Yunanlıların ve Türklerin nerede petrol arama çalışmaları yapabileceklerine ilişkin konular ortadan kalkacak. Herşey ortak mal olacak. Benzeri durum Kıbrıs konusunda da geçerli olacak. Türkiye'nin AB'ye üye olacağı gün Kıbrıs da serbest dolaşım bölgesinde olacaktır.''
Bağış, ''Çözüm bulunabilmesi için adımlar atılması gerekiyor. Sümela Manastırı'nda ayin yapılması veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararından sonra Büyükada Yetimhanesi'nin Patrikhane'ye iade edilmesi gibi adımlar atıldı. Ancak bunlar yeterli mi?'' şeklindeki soruya ise, ''Adımlar atıldığını biliyorsunuz. Örneğin, Kıbrıs konusuna ilişkin olarak, Türk limanlarının Rum gemilerine açılması için Ankara Protokolü genişletildi. Lufthansa veya Air France Kuzey Kıbrıs'a doğrudan uçuş yapmaya başladığı takdirde, Türkiye Kıbrıs Rum gemilerine büyük bir memnuniyetle limanlarını açacaktır. Türkiye, AB ile gümrük birliğinin uygulanmasını istiyor'' yanıtını verdi.
Bağış, şöyle devam etti:
''Biliyorsunuz ki, 2004 yılı Nisan ayında, Yunanistan da dahil olmak üzere, AB devlet ve hükümetlerinin liderleri Kuzey Kıbrıs'ın izolasyonuna son verilmesine karar verdiler. Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin plana dair yapılan halk oylaması Kıbrıslı Türkler arasında olumlu sonuçlandı ancak bildiğiniz üzere Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildi. Söz konusu anlaşmaya göre, adadaki Türk askerlerin sayısı 600'e indirilecekti, Yunan askerlerinin sayısı ise 950 olacaktı. Beş yıl sonra, 2010 yılının Ocak ayında ise, bütün birliklerin adadan çıkartılması için referandum yapılacaktı. Yani, bugün Kıbrıs'ta asker bulunmayacaktı.
Diğer taraftan, birçok AB ülkesi Tayvan ile doğrudan ticaret yapıyor ancak diplomatik olarak ülkeyi tanımıyor. Kuzey Kıbrıs için de aynı şey yapılabilir. Bu, Türkiye'nin Kıbrıs Rum gemilerine limanlarını açması için yeterli olurdu. Bu arada, yalnızca bir üye ülkenin vatandaşları kolaylıkla Kuzey Kıbrıs'a yolculuk yapabiliyor, yalnızca bir üye devlet Kuzey Kıbrıs ile ticari ilişkiler içinde bulunuyor. Bu da diğer AB üyesi ülkelere aynı şeyi yapmalarına izin vermeyen Kıbrıs'ın Güney kesimidir. Bana göre bu durum kendiliğinden çelişkilidir.''
Bağış, ''Önümüzdeki beş veya on yıl içinde Türkiye'nin AB'ye üye olmasına izin verecek bir çözüm bulunmasını bekleyip beklemediği'' yönündeki soru üzerine, şunları kaydetti:
''Cevabım, önümüzdeki beş gün içinde dahi çözüm bulunabileceğidir. Öyle sanıyorum ki, önümüzde önemli bir fırsat kapısı var çünkü ilerlemek istediklerini gösteren iki başbakanımız var. Sayın (Yorgo) Papandreu ile Sayın (Recep Tayyip) Erdoğan'ın çözüm bulabileceklerine dair en ufak bir şüphem yok. Ülkenizin bizimki kadar çabuk gelişmesini umut ediyorum, gelişme Sayın Papandreu'nun daha cesur adımlar atmasına yardımcı olacaktır. Ülke iyiye gittiği zaman, ileriye gitmek daha kolay olur. Büyükada Yetimhanesi'nin Rum azınlığa iade edildiğini biliyorsunuz. Atina'da bir caminin açılmasının, Müslümanların cuma günleri ibadet edebilmesinin ne demek olacağını düşünün.''