Şeker Kurumu Başkanı Azmi Aksu, şeker üretimi, tüketimi ve pazarlaması konusunda, zaman zaman medyada gündeme getirilen iddialara, kurumun internet sitesinde yaptığı yazılı açıklama ile yanıt verdi.
''Pancar şekerinde glukoz ve fruktoz oranı yüzde 50 iken, mısırda yüzde 80 fruktoz, yüzde 20 glikoz bulunduğu, şekerin agresif yaptığı, günde 30 gramdan fazla şeker alınmaması gerektiği, günde 8 kesme şeker hakkımızın bulunduğu, şekerin çocukları 12 yaşında yaşlandırdığı, vücudumuzun şekerin zararlı olduğunu bildiği için korkudan hemen insülin salgıladığı'' yönündeki iddialara, bilimsel verilere dayanarak yanıt veren Aksu, şekerin, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmeleri açısından en temel gıdalardan biri olduğuna, tüm gıdalar gibi şekerin de yeterli miktarda alınması gerektiğine işaret etti.
ABD Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından şeker tüketimine dayalı sağlık sorunu olmayan insanlar için şeker tüketim miktarının yetişkinlerde 40 gram/gün, gençlerde 72 gram/gün olarak ve günlük alınması gereken kalorinin en fazla yüzde 8'inin sakarozdan karşılanmasını önerdiğini hatırlatan Aksu, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) ise bu oranı yüzde 10 olarak kabul ettiğini kaydetti.
Dünyada kişi başına şeker tüketiminin ülkelerin şekere ulaşabilme durumu, gelir durumu, vb. nedenlere bağlı olarak değişebildiğini, ülkelerin refah seviyesi veya başka faktörler ile şeker tüketimi arasında bir korelasyondan bahsetmenin mümkün olmadığını anlatan Aksu, dünyada kişi başına şeker tüketimi ortalamasının 2009/10 yılında günde 60 gram (sadece sakaroz için) olarak gerçekleştiğine, bir kesme şekerin 2 gram civarında olduğu düşünüldüğünde bunun da 30 adet kesme şekere karşılık geldiğine işaret etti.
-''PANCAR ÜRETİMİNİN YOK EDİLMEYE ÇALIŞILDIĞI'' İDDİALARI
Açıklamaya göre, şeker sektörü ile ilgili olarak medyada zaman zaman yer alan ve Aksu'nun ''gerçeği yansıtmadığını'' belirttiği iddialar şöyle:
''Pancar şekeri üretiminin yok edilmeye çalışıldığı, özelleştirme süreci ile Türkiye'nin şeker sektöründe omurgasının kırılmaya çalışıldığı, ülke pancar şekeri üretiminin yarısı kadar (1 milyon ton) kaçak şekerin ülkeye sokulduğu ve bunun önlenemediği, Şeker Kanunu'nun IMF'nin dayatmaları üzerine çıkarıldığı ve nişasta bazlı şeker (NBŞ) lobisinin NBŞ kotasını yüzde 50'ye kadar çıkarmak istediği, bu yüzden de Türkiye'de şeker fabrikalarının kapanması gerektiği, pancar üreticisinin işsiz kaldığı, Türkiye'de pazarlanan bir meşrubat markasının şekeri mısırdan elde ederken, Amerikalılara normal şekerli meşrubat pazarlandığı ve böylece vatandaşlarımızın zehirlendiği, ABD'de NŞB kotası yüzde 2 iken Türkiye'de yüzde 10 olduğu,GDO'lu mısırdan üretilen şekerde kar marjının yüzde 700, pancardan elde edilen şekerde kar marjının yüzde 38 olduğu, Alpullu Şeker Fabrikası'nın özelleşme sonucu satıldığı, Alpullu'yu alan NŞB üreten şirketin Apullu'yu satın alır almaz kapattığı, orada çalışan binlerce işçinin artık olmadığı.''
Türkiye'de kurulu pancar şekeri üretim kapasitesinin, yurtiçi şeker talebinin yaklaşık yüzde 60 üzerinde olması, pancar şekerinin ihracatta dünya ile rekabet şansının bulunmaması, şeker üretiminde planlı bir üretim modeli olan kota sistemini zorunlu kıldığını kaydeden Aksu, bu nedenle Şeker Kanunu'nun herhangi bir yabancı ülke veya grubun amaçlarına hizmet etmesi ya da yabancı ülke veya gurupların baskıları sonucu çıkarılması gibi bir düşüncenin akla ve mantığa uygun olmadığını belirtti.
Türkiye'de 2001 yılında yürürlüğe giren Şeker Kanunu'nun amacının, ''kendi kendine yeterliliği esas alacak şekilde şeker üretim ve arz planlaması ve üreticilerle sanayicilere gelir güvencesi sağlamak'' olduğuna ve böylece kanunun uygulanmaya başladığı tarihten bugüne kadar talebi karşılayacak kadar şeker üretiminin gerçekleştirildiğine, ithalat gereksinimi doğmadığına işaret eden Aksu, işleyici, üretici ve tüketicilerin menfaatlerini buluşturacak bir fiyat belirleme mekanizması ile devletin fiyatlara müdahalesini ortadan kaldırıldığını anlattı.
''Özelleştirildikten sonra kapatıldığı'' öne sürülen Alpullu Şeker Fabrikası'nın halen özelleştirilmediğini ve kamuda üretimini sürdürdüğünü hatırlatan Aksu, açıklamasında, Türkiye'deki şeker sektörü hakkında da bilgi verirken, şunları kaydetti:
''Şeker Kanunu kapsamında kota tahsisi yapılan 5 şirkete ait 6 fabrikanın nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi yaklaşık 1 milyon tondur. Bugün itibariyle, ülkemiz şeker sektörünün yıllık ekonomik büyüklüğü 5,6 milyar liradır ve sektör; doğrudan veya dolaylı olarak 2 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Şeker Kurumu'nun temel faaliyetlerinden olan kotalar, Şeker Kurulu tarafından her yıl, yurt içi talebi karşılayacak miktarda şekerin yerli hammaddeden üretilmesini teminen, pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerler için ayrı ayrı belirlenerek şirketlere bildirilmektedir. Tamamlanan son pazarlama yılında şeker pancarı üretim miktar ve kalitesindeki artışa bağlı olarak, pancar şekeri üretimi bir önceki pazarlama yılına göre yüzde 17,6 artışla 2 milyon 530 bin 966 ton olarak gerçekleşmiştir. Pazarlama yılı (PY) içerisinde yurtiçine; bir önceki pazarlama yılına göre yaklaşık yüzde 20 artışla, 2 milyon 158 bin ton şeker satılmış olup, bu miktar şeker kota uygulamasının başladığı 2002/2003 PY"den itibaren ulaşılan en yüksek satış miktarıdır.''
-DÜNYADA NŞB ÜRETİMİ
Kanun gereği Türkiye'de NŞB için, ülke toplam şeker kotasının yüzde 10'u kadar kota verildiğini, bakanlar kurulunun bu oranı yüzde 50'sine kadar artırmaya veya eksiltmeye yetkisi olduğunu hatırlatan Aksu, iddiaların aksine ABD'de NŞB için kota uygulanmadığını, AB'de 4,5 milyon ton glukozun kota kapsamı dışında üretildiğini, toplam 14 milyon tonluk kotanın 690 bin tonunun izoglukoza, 13,3 milyon tonunun şekere ait olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi:
''AB'de, toplam kota içerisindeki izoglukozun payı yüzde 4,92'dir (ticari bazda yaklaşık yüzde 7). Ancak AB'de izoglukoza şekerin belli bir oranında kota tahsisi gibi bir durum söz konusu olmayıp, kotalar ülkelerin kendi iç şeker durumuna göre belirlenmektedir. Dolayısıyla izoglukoz kotasının, toplam kota içindeki payı tüm AB ülkelerinde aynı olmayıp, ülkeden ülkeye büyük değişkenlik göstermektedir. Örneğin, Fransa, Avusturya, İsveç gibi ülkelerde sadece şeker (sakaroz) kotası bulunmakta iken, izoglukoz kotasının ülke toplam kotası içerisindeki payı İngiltere, Hollanda, Finlandiya, Romanya ve Yunanistan'da yüzde 0, Almanya"da yüzde 1,92, Polonya'da yüzde 2,96, İtalya'da yüzde 6,01, Macaristan'da yüzde 67,63, Bulgaristan'da yüzde 100'dür. Dolayısıyla kotanın yüzde 2 olması gibi bir durum söz konusu olmamaktadır.
ABD'de NBŞ serbestçe üretilmekte olup, ABD'de her yıl üretilen yaklaşık 6,5-7 milyon ton şekere (sakaroz) karşılık 8 milyon ton (ticari bazda 9 milyon ton) civarında izoglukoz (HFCS) üretilmektedir. Bir başka ifadeyle, ABD'de yılda ticari bazda şekerin yaklaşık 1,3-1,4 katı miktarda HFCS üretimi gerçekleştirilmektedir.''
Aksu, Türkiye'de yurtiçine arz edilecek NBŞ üretiminde kullanılan mısırın da yurtiçinden temini zorunluluğu bulunduğunu, GDO'lu mısır üretilmediğini belirtirken, ''NŞB'de kar marjının yüzde 700, pancardan elde edilen şekerde kar marjının yüzde 38 olduğu'' iddiasının ise hammadde maliyetleri dikkate alındığında, kesinlikle gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
''Türkiye'ye 1 milyon ton şeker girdiği'' iddiasının da hiç bir mesnedi bulunmadığını vurgulayan Şeker Kurumu Başkanı Aksu, kurumun, Şeker Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, piyasadaki tüm dengeleri gözeterek çalışmalarını sürdüreceğini kaydetti.