Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ''Milli Güvenlik dersine üniformalı askerlerin girmesini, yeteri kadar öğretmeni olan bir ülke için hala aynı yöntemle devam ediyor olmasını doğru bulmuyorum'' dedi.
Çubukçu, Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerine yanıt verdi.
Sözleşmeli öğretmenlerin durumuna değinen Çubukçu, öğretmenlerin farklı istihdam modelleriyle istihdam edilmelerinin bir zaruret karşılığında gerçekleştiğini belirtti. Çubukçu. ''Asıl olan, öğretmenlik mesleğinin ve eğitim hizmetlerinin kadrolu öğretmenler eliyle verilmesidir. Takdir edersiniz ki ülkemizin belli bölgelerinde özellikle hizmetin ulaşması açısından, derslerin boş geçmemesi ve öğrencinin öğretmensiz kalmaması adına farklı istihdam modellerini tercih etmek durumundayız'' diye konuştu.
''Yeni sözleşmeli öğretmen alınmayacağı yönündeki taahhüdünü yerine getirmiş durumda olduğunu'' vurgulayan Çubukçu, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesiyle, boşalan kadrolara sözleşmeli öğretmen alındığını söyledi.
20 bine yakın sözleşmeli öğretmenin kadroya geçirildiğini belirten Çubukçu, ''Kadrolu öğretmen atamalarına başvurup da atanan sözleşmeli öğretmenlerin yerine hem öğretmen açığımız devam ederken, hem de öğretmenlerin atanma talepleri devam ederken atama yapmamız çok normal. Bir kadro ilave etmedik. 70 binlik kadroya, boşaldıkça yerine atama yapıyoruz'' dedi.
Sözleşmeli öğretmenlerin görev sürelerine göre, hizmetlerin gerekleri doğrultusunda kademeli olarak kadroya geçirilmesine ilişkin hazırlık çalışması yaptıklarını belirten Çubukçu, ''Fakat bizimle birlikte diğer sözleşmeli öğretmen çalıştıran bakanlıkların da yeniden ve kapsamlı şekilde bu personel rejimi içerisinde değerlendirilmesi önerisi üzerinde çalışma, daha kapsamlı bir hale dönüştürüldü ve sürdürülüyor'' diye konuştu.
-''GELECEKTE BÖYLE BİR SIKINTI OLMAYACAK''-
Atanamayan öğretmenler konusuna da değinen Çubukçu, YÖK ile birlikte eğitim fakültelerinin hangi alanlarında ihtiyaç varsa o alanlarda eğitim fakültesi kurulmasına izin verdiklerinin altını çizdi.
Çubukçu, ''Bu atanamayan öğretmenler adı altında bugün burada dile getirilen husus aslında eğitim fakültelerinin zamanında hem kuruluşu hem de geleceğe yönelik bu alanda ihtiyaç duyacağımız istihdam modellerinin, uygun projeksiyon tutulmamasının bir sonucudur. Bugün bizim planlamalarımıza göre gelecekte böyle bir sıkıntı olmayacak'' diye konuştu.
-18. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI-
Geçen hafta gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şurası ile ilgili soruları da yanıtlayan Çubukçu, komisyonlara katılımın daha çok olması için şuranın Kızılcahamam'da yapıldığını, başka bir maksadın olmadığını söyledi.
Şuraya katılımın çok olduğunu belirten Çubukçu, ''Bu şurada daha spesifik, daha yoğunlaşmış bir şekilde tartışalım istedik. Bu kararlar kesin kararlar değil, tavsiye niteliğinde kararlar'' dedi.
Nimet Çubukçu, ''Ben arzu ederdim ki burada Milli Eğitim Komisyonu üyesi olup davet edildiği halde gelmeyen milletvekilimiz keşke şurada bulunsaydı. Bütün itirazlarını orada dile getirseydiler. Gerçekten biz orada demokratik bir ortam oluşturduk'' diye konuştu.
Şura kararlarının redaksiyon ve düzeltme işlemlerinin sürdüğünü anlatan Çubukçu, şurada 240'ın üzerinde kararın alındığını ve 260 civarında önerge verildiğini söyledi.
-MİLLİ GÜVENLİK DERSİ-
Milli Güvenlik dersine üniformalı askerlerin girmesini doğru bulmadığını belirten Çubukçu, bu dersin pedagojik formasyona sahip öğretmenlerce verilebileceğini belirtti. Bakan Çubukçu, bunun, yeteri kadar öğretmeni olan bir ülke için hala aynı yöntemle devam ediyor olmasını eleştirdi.
Zorunlu din dersi konusuna da değinen Çubukçu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Danıştay'ın bu konuya ilişkin verdiği kararlarını anımsattı.
Çubukçu, ''Bu konuda Türkiye, 2007 yılında tamamlayarak müfredata koyduğu şekliyle tekrar Avrupa Konseyi delegasyonuna sundu. Üç yıldır da sunulmuş yeni müfredata itiraz gelmedi'' dedi.
-''ALEVİ KESİMİN TALEPLERİ''-
''Alevi çalıştayları'' sonunda taleplerin gündeme geldiğini ifade eden Çubukçu, oluşturdukları komisyonla, ders kitaplarında, bu konuların nasıl ele alınması gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Çubukçu, ''En kısa sürede Talim Terbiye Kurulu Başkanlığımızca bu çalışmalar yürütülecek. Nesnel, çoğulcu bir anlayışla Alevi kesimin taleplerinin de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde arzu ettikleri şekilde yer alması çalışmalarımız sürecek'' dedi.
Çubukçu, KPSS'nin Eğitim Bilimleri testi sınavının iptali nedeniyle öğretmen atamalarını da ertelediklerini anımsatarak, bunun bir zaruret sonucunda olduğunu kaydetti. Çubukçu, öğretmen atamalarını zamanında yapamamalarının getirdiği bir mağduriyet yaşadıklarını dile getirdi.
En başından beri, olaya ilişkin siyasi bir tutum takınmadıklarını kaydeden Çubukçu, ÖSYM'nin ülkenin en güvenilir kurumlarının başında geldiğini, bu güvenin de daima sürmesini arzu ettiklerini kaydetti. Çubukçu, ''ÖSYM'deki hem sistem hem de bu konuda alınan tutum, bu sorunun kısa vadede ve bu şekilde çözümlenmesine olanak sağlamadı. Nasıl kopya çekenlerin kullandığı ileri bir teknoloji varsa, yapılanmanın da bu şekilde olması gerektiğine karar verildi. Burada kim kabahatli kim değil, sorun kimdeydi sorularının cevabı henüz verilmedi'' diye konuştu.
-HAYRÜNNİSA GÜL'ÜN AÇIKLAMALARI-
Nimet Çubukçu'ya, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün, ''ilköğretimde başörtüsü'' konusuyla ilgili, ''Bu konuda yaşanan bir cehalet varsa, biz bunu da ortadan kaldıracağız. İlkokul öğrencisinin kendi isteği ile başörtüsü takması gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu konuda karar verecek yaşa geldiğinde kararını verir'' şeklindeki açıklamaları da soruldu.
İlk ve orta öğretim kurumlarında, öğrenci ve öğretmenlerin kılık kıyafetlerinin nasıl olacağına dair yönetmeliğin bulunduğuna dikkati çeken Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu konuda mevzuatımızda açıklık var; ilk ve ortaöğretim öğrencileri ve öğretmenlerinin, okullara başları açık gitmesi gerekliliği var. Hayrünnisa Gül'ün açıklamalarını benim ayrıca tercüme etmem gibi bir durum olamaz. Milli Eğitim Bakanı olarak ilk ve ortaöğretim kurumlarında yönetmeliğin açık olduğunu hatırlatıyorum.
Kamu görevlileri, yükseköğretim öğrencilerine dair ise, hukukçu olarak, öğrenciliğim de dahil evvel ezelden beri yükseköğrenim kurumlarında kılık kıyafetin yasalarla engellenmediği sürece serbest olduğuna ilişkin düzenlemenin halen yürürlükte olduğunu biliyorum. Bu konuda da diğerinde olduğu kadar mevzuatta açıklık var. Orada bir de facto durumundan ziyade mevcut olan... Burada bakış açınızın özgürlükçü olup olmamasıyla ilgisi var. Çünkü üniversitelerde şu anda sağlanan, muhalefetin de gösterdiği hoşgörünün rolü var. Bir tutumun demokratik tutum olarak, özgürlüklerden yana alınmasından Türkiye'nin kazançlı çıkacağını düşünüyorum.''
CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek'in, yasal engel yoksa, neden anayasanın değiştirildiğinin sorması üzerine Çubukçu, ''CHP'nin tutumu yüzünden olmuştur belki'' karşılığını verdi.
Kamuyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine ise Çubukçu, öğretmen personeliyle ilgili bir açıklama yapabileceğini kaydetti.