Bartın'da iki ay kadar önce ailesiyle uğradığı silahlı saldırıda başına ve yüzüne mermiler isabet eden 10 yaşındaki çocuk, taburcu edildi.
Bartın'ın Ömer Çakır köyünde, geçen Ramazan Bayramı'nda annesi Semiha ve babası Halil Hızarcı, komşuları tarafından tabancayla öldürülen, kendisi de bu saldırıda yaralanan Abdullah Hızarcı(10), tedavi gördüğü Bartın Devlet Hastanesinden iki ay sonra taburcu edilerek, köyüne getirildi.
Hızarcı'ya isabet eden kurşunlardan birinin çıkarılamadığı için ensesinde bırakıldığı, kurşunun çocuğun sağlığına zarar vermediği öğrenildi.
Bartın Devlet Hastanesi Başhekimi Seyfettin Kalaycı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, başına ve yanaklarına dört kurşun isabet eden çocuğun yaşama şansının çok düşük olmasına rağmen hayatta kalabildiğini belirterek, ''Abdullah'ın yaşama şansı yok denilecek kadar azdı. Yakınlarına da sürekli 'hazırlıklı olun' dedik. Ama yüzde bir de olsa bu yaşama ihtimali üzerine doktorlarımızla seferber olduk, Abdullah'ı yaşama döndürmeyi başardık'' diye konuştu.
Olayı hatırlayamayan, anne ve babasının öldüğünü bilmeyen çocuk, bisiklet kazası geçirerek yaralandığı ve bu yüzden hastanede yattığını zannediyor. Olayı hatırlamaması için de yakınları duvardaki aile fotoğraflarının üzerini takvim yaprağıyla kapatıyor.
Doktorların yüzde bir yaşama şansı verdiği Hızarcı, taburcu edilmesinin ardından ablaları Büşra (12) ve Kübra'ya (13) kavuşmanın sevincini yaşıyor. Dedesi, babaannesi, ablaları ve komşuları, çocuğa yakın ilgi ve sevgi gösteriyor.
Konuşmakta ve yürümekte güçlük çekmesine karşın kendisine söylenenleri anlayarak cevap verebilen Abdullah, anne ve babasının nerede olduğunu sormuyor.
Evinin önünde ablası, dedesi ve babaannesiyle oturduğu sırada AA muhabirine konuşmaya çalışan Abdullah, "nasılsın" sorusuna "iyiyim", kendisine ne olduğu sorulduğunda ise "bisikletten düştüm" diye cevap veriyor.
"Eve geldiğine, ablalarını gördüğünde sevindin mi?" sorusuna da "evet" diyen Abdullah, kırıldığını zannettiği bisikletinin aynısından alınacağını duyunca da tebessümle karşılık veriyor.
Kendilerine ait Böğürtlen adlı köpeklerini unutmayan, komşularının isimlerini sayabilen, okul arkadaşlarını tanıyan ve gördüğünde sevinen Abdullah'ın, doktorlarının ifadesine göre acı olayı hatırlayıp hatırlayamayacağı, anne ve babasının nerede olduğunu sorup sormayacağı şimdilik bilinmiyor.
Oğlu ve gelinini kaybetmenin acısını, doktorların "yaşaması mucize" dediği torununa kavuşmanın mutluluğunu yaşayan dede Arif Hızarcı (53), çok büyük acı yaşadıklarını ve üç yetimle baş başa kaldıklarını söyledi.
Torunun yaşamasının kendisi için büyük mucize olduğunu anlatan dede Hızarcı, şöyle konuştu:
''Torunum, 26 günü yoğun bakım olmak üzere 57 gün hastanede kaldı. Torunum gülüyor, zor da olsa yürüyüp, konuşuyor. Allah doktorlardan razı olsun, ellerinden geleni yaptılar. Olaya ilişkin hiçbir şey hatırlamıyor, neden hastanede yattığını bilmiyordu. Çıktıktan sonra bisikletten düştüğünü söyledik. 'Annem babam nerede' diye bir şey sormadı. Ama ileride ne olur bilmiyorum. Olayı, anne ve babasını hatırlarsa bizim için zor zamanlar başlayacak. Belki bir süre 'il dışına gittiler' deriz, ama mutlaka bir gün söyleyeceğiz. Olayda başına isabet eden kurşunlardan biri halen ensesinde duruyor. Şimdilik çıkarılması mümkün değilmiş, ama zararı da olmayacakmış.''
OLAY
Şerafettin Ocakçı, 8 Eylülde, kızının kaçarak evlenmesinden sorumlu tuttuğu komşuları Halil ve eşi Semiha Hızarcı ile çocukları Abdullah'ın içerisinde bulunduğu 67 AU 782 plakalı otomobili minibüsüyle çarparak bir süre sürükleyip yoldan çıkarmış, daha sonra aracından inen zanlı, Halil ve Semiha Hızarcı'yı tabancayla öldürmüştü.
Saldırıda ağır yaralanan Abdullah Hızarcı Bartın Devlet Hastanesine kaldırılmış, zanlı tutuklanmıştı.