Mustafa Balbay, ''Darbe günlükleriyle'' ilgili yürütülen soruşturmanın Ankara'ya gönderilmesini anımsatarak, ''Kuvvet komutanlarının, birinci şahısların yazılan notlarını bu davanın dışında tutuyorsanız, bizleri neyle yargılayacaksınız?'' dedi.
İkinci ''Ergenekon'' davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün bir televizyon kanalına ayaküstü verdiği röportajda, telefon görüşmelerinin yayınlanmasıyla ilgili ''Bunlar basit şeyler, varsa rüşvet, bunları bayrak yapsınlar'' dediğini ifade etti.
Uğur, kendisinin telefon görüşmelerinde cebir ve şiddet olmadığını, Köksal Şengün ile aynı durumda olduğunu iddia etti.
Tutuklu sanık Mustafa Balbay'ın koğuş arkadaşı olduğunu dile getiren Uğur, Balbay'ın son kitabını yazarken yaşadığı zorlukları anlatarak, ''Sağ eliyle yazdı. Eli tutuldu, sol eliyle yazdı. 2 sayfayı yazmak için 10 saat iddianame okudu. 18-19 saat çalıştı. Gözlerine kan oturdu. Kitabı okuyanlar, Ergenekon uydurmasının, zulümun ne olduğunu anlayacaktır'' dedi.
-TAKSİM'DEKİ SALDIRI-
Mustafa Balbay da Taksim'deki canlı bomba saldırısına değinerek, saldırıda yaralanan polislere ve vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Saldırıyı duyduğunda ilk tepkinin ''Ergenekon'' bağlantısını bulmaya yönelik olduğunu, bombacının beğenilmeyerek, arkasında ne olduğunun sorulduğunu anlattı.
Balbay, ''Kamuoyunda ortam hazırlanmaya çalışılıyor. Bizi gerçekten böylesi bir zulüm altında bırakmaya, hukuku bir yana bıraktım, vicdanınız el veriyor mu? Saldıran ortaya çıkmış, hala bir şey var mı diye araştırılıyor'' diye konuştu.
Diyarbakır'daki KCK davasına da değinen Balbay, ''Aynı düşünceyi paylaşmıyor ama aynı kaderi paylaşıyoruz'' diyerek, bu davayla ilgili basında çıkan haberlerden bazı bölümler okudu.
Balbay, o davada, herkesin KCK üyesi olduğunu söylediğini, bu davada ise kimsenin ''Ergenekon'' üyeliğini kabul etmediğini belirterek, ''Hepsi birden 'Kürtçe konuşacağız' dedi. İddianame, örgütün ne olduğu ve kimler tarafından kurulduğu yazılı. Örgüt budur. Bütün ayrıntılar ortada. Siz burada örgüt arayın, arayın ama aileden başka bir şey bulamayacaksınız. 3 tane örgüt şeması var. Bu örgüt çoktan seçmeli mi? Sabah bunu, öğlen bunu kullanayım. 3 yıl geçti hala örgüt aramaktasınız. Örgüt davasının nasıl olduğu da Diyarbakır'da ortaya çıktı. Bunun karşılaştırmasını yapın'' şeklinde konuştu.
Balbay, cezaevinde yapılan diş muayenesini de anımsatarak, ''Doktor, 'ağzınızı kapatın çene ölçünüzü alacağım' dedi. Diş hekimi bile Tuncay Özkan'ın ağzını kapatamadı'' dedi.
Eski Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in tahliyesine çok sevindiğini ifade eden Balbay, ''İddianamede, 'Özbek, Balbay'ın dediklerini yapar' diye iddia ediliyor. Allah aşkına bir belge göstersinler. Ben tutuklandığımda 49 yaşında bir gazeteci, Özbek 70 yaşında babamdan 5 yaş küçük bir sendikacıydı. Böylesine içeriksiz, soyut bir suçlama olabilir mi?'' diye konuştu.
-DARBE PLANLARI-
Savunmasını tamamlamasının ardından 1 yıl geçtiğini ifade eden Mustafa Balbay, Savcının bu davanın özünün darbe olduğunu söylediğini hatırlattı.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül'ün eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek tarafından yazıldığı iddia edilen ''Darbe Günlükleri''ne ilişkin soruşturmayı yetkisizlik kararıyla Ankara'ya göndermesine değinen Balbay, Savcı Ergül'ün 3 kuvvet komutanı ile ''Ergenekon'' soruşturması arasında bağ kuramadığını söyledi.
Bu kararın mahkemeye getirtilmesini isteyen Balbay, ''Bu davanın özü olan 4 darbe. Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven diye sıralanıyor. İddianamede bu planların Şener Eruygur, Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Aytaç Yalman tarafından yazıldığı anlatılıyor'' dedi.
Gazeteci Balbay, şöyle devam etti:
''Biz buradaki insanlar aynı örgütün içindeyiz de Eruygur'un Özden Örnek'ten haberi yok mu yani. Bu nasıl bağ kurmadır. İddianame, 'Balbay'ın notları Özden Örnek'in günlüklerini doğrulamaktadır' diyor. Örnek, günlüklerinde '4 Mart 2003'te Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün başkanlığında toplandık' diyor, 20 komutan sayıyor. Şu konuları paylaştık. Tekil şahıs ile anlatıyor. 'Bunun darbeyle ilgisi yok' diyorsunuz, 'Balbay'ın notları darbenin özüdür' diyorsunuz. Bu hukuk darbesidir, insan hakları darbesidir, gazeteciye sansürdür. Benim burada, haber kaynaklarım, gazeteciliğim sorgulanıyor. Kuvvet komutanlarının, birinci şahısların yazılan notlarını bu davanın dışında tutuyorsanız, bizleri neyle yargılayacaksınız? Bu davada polisleri serbest bıraktınız, örgütün iddia edilen kuvvet kanadı çöktü. Örgütün kasası denilen Mustafa Özbek'i serbest bıraktınız, kasası çöktü. Darbe iddialarını yazanlar, konuşanlar, planı yapanlar serbest. Böyle bir şey var mı yok mu diye bakan gazeteci tutuklu. İddiaların omurgasını oluşturan kişileri serbest bırakıp, bizi tutuklu yargılamanızı kabul edemiyorum.''
Cumhuriyet gazetesinin terör örgütünün merkezi olmadığını ifade eden Balbay, gazetenin direndiğini, ayakta kalma mücadelesi verdiğini anlattı.
Balbay, gazeteye katılan yeni yazarlara da değinerek, ''Bekir Çoşkun, 'Onuncu Köy' diye diye, sonuncu köye geldi'' dedi.
Duruşma taleplerin alınmasıyla devam ediyor.