Prof. Dr. Muhsin Hesapçıoğlu, iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin, okulun yanında alternatif eğitim ve öğretim kurumu olarak medyayı ortaya çıkardığını, söylece, çocukların, okul, aile ve medya ile birlikte büyüdüğünü belirtti.
Marmara Üniversitesi (MÜ) Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Hesapçıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, içinde bulunulan dönemin medya toplumu olarak nitelendirildiğini, 1980'den sonra bilgi ve teknolojideki gelişmelerin böyle bir tanım yapmayı gerekli kıldığını kaydetti.
Medya, televizyon, internet ve diğer medya araçlarının kullanımında özel bir eğitime ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Hesapçıoğlu, 1980'den sonra Avrupa ve Amerika'da medya pedagojisinin eğitim bilimlerinin bir dalı olarak geliştiğini, bu alanda birçok araştırmalar yapıldığını ve kitaplar yazıldığını belirtti.
Türkiye'de şu anda bilim dalı olarak medya pedagojisi kavramının olmadığını, bu alanda çalışmalar yapıldığını, ancak yetersiz kalındığını aktaran Hesapçıoğlu, 2006-2007'den itibaren Milli Eğitim Bakanlığının ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak medya okur yazarlığı dersini getirdiğini, bu projenin zamanla genişletilmesi, özellikle öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde medya pedagojisi dersinin verilmesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Hesapçıoğlu, sınıf öğretmeni Nermin Yılmaz ile ''Bilgi Toplumunda Okul ve Medya: Medya Pedagojisine Giriş'' adlı bir kitap yazdıklarını, kitabın, Türkiye'de bu alanda yazılmış ilk kitap olduğunu, bu projeye Türkiye Gazeteciler Derneği ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünün çok destek verdiğini dile getirdi.
-''ALTERNATİF EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMU MEDYA''-
Okulun yanında medyanın her geçen gün daha önemli ve etkili bir araç haline geldiğini dile getiren Prof. Dr. Hesapçıoğlu, şunları söyledi:
''İletişim teknolojilerindeki muazzam gelişme, medya olgusunu gündeme getirdi. Dolayısıyla okulun yanında bir alternatif eğitim ve öğretim kurumu olarak medya ortaya çıktı. Çocuk, okul, aile ve medya ile birlikte büyüyor. Bununla beraber ortaya çıkan medya pedagojisi, çocukların medya araçlarını, cep telefonunu ve diğer iletişim araçlarını nasıl kullanması gerektiğini, bunun içeriklerinin nasıl belli olacağını, okul ile toplum arasındaki ilişkilerin nasıl olacağını tartışan bir bilim dalı.
Günümüzde çocuklarımız zamanlarının büyük bir kısmını televizyon izleyerek ve internette geçiriyor. Medya araçlarının çocuklarda yıkıcı, kötü sonuçlar vermemesi için medya pedagojisiyle ilgili daha kapsamlı çalışmalar ve araştırmalar yapılması gerekiyor. Bu çalışmalara ağırlık verilmeli. Çocuklarımızın, medyanın sunduğu kötü örneklerden korunmasını, daha özgürce karar verebilmesini, medyanın etkilerine karşı eleştirel bir tavır sergilemesini sağlamalıyız. Eğitimdeki bu tür yenilikler birden bire olmuyor. Eğitim sektörü, genelde içine kapalıdır ve yenilikleri çok süratli kendine adapte edemez. İnternet, telefon gibi araçlar çok çabuk gelişiyor. Ama kesinlikle medya pedagojisi de hayatımıza, eğitim sistemimize çok çabuk girecek, alandaki çalışmalar çoğalacak.''
-''İLETİŞİMİMİZİ ŞİDDET ARACI ÜZERİNDEN KURMAMALIYIZ''-
Sağlıklı gençlerin yetiştirilmesinde eğitim sistemi dışında medyaya büyük görevler düştüğünü de ifade eden Hesapçıoğlu, şöyle konuştu:
''Başta medya etiği unutulmamalı. Etik çerçevesinde, medyanın yayın yapması ve yaptıkları yayınlarda, hitap ettikleri çocukları gözetmeleri gerekiyor. Medyadaki dizilerde, haberlerde şiddet ağırlıklı haberlerin olması, toplumu şiddet toplumu haline getiriyor. Bunlara dikkat edilmeli. İletişimimizi şiddet aracı üzerinden kurmamalıyız. Medya, çocuklara gerçekten çok etkili bir örnek model oluyor. Burada sorumlu davranılması gerektiğini düşünüyorum. Medyadaki programlar aşırı şiddet ağırlıklı, mümkün oldukça bundan kaçınılmalı. İletişimimizi şiddetle değil, daha insani boyutta yapmalıyız. Şiddetle bir yere varılamaz. Yaşanan kötü bir olayın, en kötü karesi defalarca yayınlanıyor. Bunların çocuklar üzerinde etkileri olumsuz oluyor.''