Ergenekon sanığı Haberal'ı sağlık gerekçesiyle tahliye etmedikleri için tazminata mahkûm edilen 9 hâkim hakkında Yargıtay, yarın kritik bir karar verecek. Hukukçulara göre ceza onanırsa, bütün yargıçlar tazminat kıskacına alınmış olacak.
Ancak, hâkimlerin tutuklama kararının hukukî olduğunu ispatlayan önemli bir belgenin göz ardı edildiği ortaya çıktı. Hastanenin heyet raporuna göre Haberal'ın ciddi bir rahatsızlığı yok.
Ergenekon davasında görev yapan hâkim ve savcılara yönelik girişimler bitmiyor. Yarın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu konuda kritik bir karar alacak. 4. Hukuk Dairesi'nin daha önce 9 hâkim hakkında verdiği tazminat cezasını sonuçlandıracak. Hukukçular, kararın onanması halinde bütün ceza yargıçlarının tazminat kıskacına alınacağından endişe ediyor. Cezanın temelinde ise ilginç bir sağlık tartışması yatıyor.
Tutukluluk sürecini hastanede geçiren Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın sağlık sorunları sebebiyle tahliyesi istenmiş, ancak hâkimler tutukluluğun devamına karar verdiği için bin 500'er lira tazminata mahkûm edilmişti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, cezaya gerekçe olarak, Haberal'ın hayati risk altında bulunduğunu, benzer isnatlarla suçlanan başka sanıkların tutuksuz yargılandığını göstermişti. Ancak belgeler hakimlere yapılan haksızlığı ortaya koyuyor.
Haberal'ın yattığı İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nün 16 Ekim 2009'da verdiği 'taburcu olabilir' raporu tutukluluğun sürmesi kararını teyit ediyor. 4'ü profesör 5 uzmanın imzasını taşıyan raporda, Haberal'ın tedavisinin ayakta sürebileceği vurgulanıyor. Ancak bir yıldır işleme alınmadığı anlaşılan rapordan 26 gün sonra tek profesörün imzasıyla başka bir rapor düzenleniyor. Burada 'Haberal'ın hastanede kalması gerektiği' belirtiliyor. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de, 5 imzalı heyet raporunu göz ardı edip, tek imzalı bu rapora dayanarak karar veriyor. Edinilen bilgilere göre, işleme konulmayan ve hâkimlerin haklılığını gösteren heyet raporu şu anda Silivri'deki mahkemenin önünde.
Yargıtay'ın verdiği tazminat kararı Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu'na aykırı bulunuyor. Mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen Anayasa'nın 138. maddesine göre, "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasına mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz." 'Hiçbir organ' ifadesinin Yargıtay'ı da kapsadığı, devam etmekte olan bir davada hakimlere tazminat kararının hakimlere talimat olarak değerlendirileceği ifade ediliyor. Tazminat cezasının uygun görülmesi halinde, aleyhine dava açılan 9 hakimin Haberal hakkındaki davalara bir daha bakamaması durumu da ortaya çıkacak. CMK'ya göre, sanık ile hakim arasında husumet oluşması ve tarafsızlığından şüpheye düşülmesi halinde hakimin reddi isteniyor.
GENEL KURUL, KARARI BOZMALI
Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Adnan Küçük, hakimlere Haberal'a ilişkin verilen tutuklama kararından dolayı ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğunu aktarıyor. Küçük, "Hakimler verdikleri kararlarından ötürü tutuklanırsa bundan yargı bağımsızlığı zedelenir. Artık hakimler tutuklama kararı vermeleri gereken bir zanlı için gerekli uygulamayı yerine getiremez hale gelecek. Yargıtay Genel Hukuk Kurulu'nun verdiği karar emsal teşkil edecek. Genel kurulun verilen kararı bozması gerek." diyor. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde görevli hakimleri 'Haberal'ı sağlık gerekçesiyle tahliye etmedikleri için' bin 500'er lira tazminat ödemeye mahkum etmişti.
Sağlık raporu, Haberal'ı tahliye etmeyen hâkimleri doğruluyor
Zaman'ın ulaştığı belgeler, Haberal'ın avukatlarının sunduğu 'Sağlık gerekçesiyle diğer tutuklular çıkarken, müvekkilimiz kasten tahliye edilmedi' iddiasını çürütüyor. 4'ü profesör 5 kişilik heyetin Ekim 2009'da onayladığı raporda, Haberal'ın tedavisinin ayakta yapılabileceği belirtiliyor. İşleme konulmadığı anlaşılan rapor, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 10 gün önce Silivri'deki mahkemeye de gönderildi.
Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Mehmet Haberal'ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin tazminata mahkum ettiği 9 hakimin haklılığı ortaya çıktı. Haberal'ın yattığı Kardiyoloji Enstitüsü'nün 2009'un Ekim ayında verdiği 'taburcu olabilir' şeklindeki somut kararın göz ardı edildiği belirlendi. Bir yıldır işleme alınmadığı ileri sürülen ilgili raporun Silivri'deki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na gönderildiği öğrenildi. İşleme alınmayan 4'ü profesör beş uzmanın imzasını taşıyan ve 16 Ekim 2009 tarihli ilk raporda Haberal'ın bundan sonraki tıbbi tedavisinin ayakta devam edebileceği belirtilerek, 'taburcu' kararı verilmişti. Fakat 26 gün sonra tek bir profesörün altında imzası bulunan başka bir rapor ortaya çıktı.
Haberal 19 aydır 'kalp ritmi bozulur' gerekçesiyle Kardiyoloji Enstitüsü'nde yatıyor. Haberal, sağlığı ile ilgili olarak 1 Ağustos 2009'da Adli Tıp Kurumu'nda kontrolden geçirilmişti. Kurum kalp ritim bozukluğu olduğu ifade edilen Haberal'ın 24 saat Kardiyoloji Enstitüsü'nden bağımsız bir hastanede izlenmesini istedi. Ayrıca iddia edilen hastalığının tedavisi için birtakım işlemler yapılmasına karar verdi. Fakat Haberal hem teşhis hem de tedavi için istenilenleri kabul etmedi. Bunu da imzalı bir kağıtla belgeledi. Bu durumdan iki ay sonra ise 16 Kasım 2009'da altında Kardiyoloji Enstitüsü Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zerrin Yiğit'in imzasının da bulunduğu beş kişilik kurul, Haberal'ın bundan sonraki tıbbi tedavisinin ayakta devam edebileceğini belirterek taburcu kararı verdi.
Mehmet Haberal taburcu edilmek için hazırlanırken, 26 gün sonra altında Prof. Dr. Cengiz Çeliker'in imzasının bulunduğu yeni bir rapor hazırlandı. Raporla Haberal'ın hastalığından dolayı kullandığı ilaçların yan etkisinin oluştuğu ve durumunun taburcu olmaya uygun olmadığı dile getirildi. Bunun üzerine 26 gün önce verilen raporu hiçbir şekilde işleme alınmadı. Bu da çeşitli dönemlerde gerçekleştirilen yazışmalarda da gündeme getirildi.
Başbakan, karara sert tepki göstermişti
Başbakan Tayyip Erdoğan, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin tazminat kararını sert bir üslupla eleştirmişti. Erdoğan, "9 hakime, üst mahkemenin kalkıp da ceza vermesini bu ülkede hukuk adına ciddi sıkıntı süreci olarak görüyorum. Yargı o kararla güvenirliğini adeta bitirmiştir. Böyle ceza verdiğiniz andan itibaren bu ülkede yargının güvenirliği kalmaz. Bugüne kadar olmamış ve yeni kapıların açılmasına mesnet teşkil edecek bir adımdır. Bundan sonra mahkum olanına, tutuklusuna kadar hepsi için bir kapı açılacak mı? Açılacak. Bunun altından neyle kalkacaksınız?" ifadelerini kullanmıştı.
ZAMAN