CHP lideri Kılıçdaroğlu, gazetecilerin Başbakan ile kendisi arasında sürekli mikrofon uzatarak karşılıklı sözleri ekrana taşımasına tepki göstererek medyayı olayları 'horoz dövüşü' noktasına getirmekle suçladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Başbakan bir şey söylüyor, gazeteciler mikrofonu uzatıyor. Siz ne derseniz deyin, ona verdiğiniz yanıt, o akşam televizyonda haberlerdedir. Ama bunun bir horoz dövüşü gibi 'O söyledi, sen söyledin' noktasına getirilmesini de yanlış buluyorum. Toplumda gerginliğe değil, uzlaşma kültürünü yerleştirmeye ihtiyacımız var'' dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Ekim ayı meclis toplantısında üyelerin soru ve yorumlarının ardından söz alan Kılıçdaroğlu, her politikacının ''sokaktaki insan''ın kendisi hakkında ne düşündüğünü bilmesi gerektiğini, bununla ilgili zaman zaman çalışmalar yaptıklarını ancak daha fazla çalışmak zorunda olduklarını belirtti.
Kılıçdaroğlu, bu konuda çalışmayı uzun yıllar ihmal ettiklerini, biraz sırça köşklerinde oturduklarını, şimdi daha çok insanlara gideceklerini, çözüm önerilerini anlatacaklarını, onları dinleyeceklerini, bunun temel çalışma tarzları haline gelmesi gerektiğini söyledi. Parti içinde ''CHP'nin oyunun belli bir oranı aşamayacağı'' görüşünün mevcut olduğu eleştirileri ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu, ''Halkınızın sağduyusuna güvendiğiniz sürece, halkla sağlıklı ve tutarlı iletişim kurduğunuz sürece iktidar olmamanız için bir neden yok. Yurttaşı değil, kusuru kendinizde arayacaksınız. İktidar olamadıysak, 'Niye iktidar olamadık?' diye sorgulayacaksınız'' dedi.
Türk siyasetinin son 20-30 yılda din ve etnik kimlik eksenli bir siyasete dönüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, ''İnançları siyasetin odağına koyarsanız, ağzınızla kuş tutsanız bir sonuç elde edemezsiniz. Siz de onlar gibi, hatta onlardan fazla dini siyasete alet etmek zorunda kalırsınız'' diye konuştu.
İnsanların etnik ve dini kimliklerine saygı göstereceklerini ancak ''senin yoksulluğunu, açlığını, eğitimsizliğini gidermek için ben buradayım'' diyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, bunun için en az dört kez insanlara gitmeleri gerektiğini söyledi.
Hidroelektrik santraller konusundaki somut tavırlarına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, ''Doğal güzellikleri, sit alanlarını insanlık tahrip edemez, tahrip etmemelidir. Eğer biz onları tahrip edeceksek, kendi doğamıza da çocuklarımızın geleceğine de ihanet etmiş oluruz. Bütün HES'lere karşı çıkıyoruz anlamında söylemiyorum'' dedi. Kılıçdaroğlu, insanların doğal güzellikleri tahrip etmemesi için o alanda mücadele eden sivil toplum kuruluşlarına destek verdiklerini söyledi.
-SICAK PARAYA DAYALI BÜYÜME-
Kılıçdaroğlu, sıcak paraya dayalı büyüme modeline nasıl bir alternatif oluşturacakları yönündeki soruyu yanıtlarken Brezilya örneğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, ''Tobin (ABD'li iktisatçı) vergi koymamış. 'Sıcak para gelebilir ama ülkede kaldığı uzunluğa göre karşılık alacağım. Karşılığı Merkez Bankasına koyacağım, faiz de ödeyeceğim' demiş. 5 yıl mı kalacaksın, karşılık çok az, kısa süre mi kalacaksın, karşılık fazla. Sıcak para, belli bir dilim içinde Brezilya'da çok daha uzun süre kalmaya başlamış. Brezilya'nın aklı akıl da Allah aşkına bizim aklımız yok mu? Biz de bunu yapabiliriz'' şeklinde konuştu.
Kayıt dışı ekonomi dahil olmak üzere ekonomide keskin, net kararlar almanın her zaman mümkün ve doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, İtalyan bir iktisatçının ''Kayıt dışı ekonomi, İtalya'nın bulduğu bir mucizedir'' sözünü anımsattı.
Kılıçdardoğlu, ''Kayıt dışının da toplumsal yararları olduğunu unutmayın. Bugün İstanbul'un merdiven altı atölyelerinde toplumsal patlama olmamasının gerekçesi olarak binlerce kişi çalışıyorsa orada biraz daha dikkatli olmamız, politikaları ürkütmeden yapmamız lazım'' diye konuştu.
-''BUNUN HOROZ DÖVÜŞÜ HALİNE GETİRİLMESİNİ YANLIŞ BULUYORUM''-
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Sürekli Başbakan Erdoğan'ın sözlerine karşılık veren bir imaj'' oluştuğuna ilişkin yorumlar konusunda, bu durumdan kendisinin de şikayetçi olduğunu belirterek, ''Başbakan birşey söylüyor, gazeteciler mikrofonu uzatıyor. Siz ne derseniz deyin, ona verdiğiniz yanıt, o akşam televizyonda haberlerdedir. Bizim de sorunumuz bu. Kendi projelerimizi yeteri kadar anlatamıyoruz. Belki reyting kaygısıyla bu yapılıyordur, belki gerçekten habercilik budur, onu da biz bilmiyoruz'' diye konuştu.
Referandum sürecinde Anayasayı da ekonomiyi de işsizliği de anlattığını, yeri ve zamanı gelince Başbakan Erdoğan'ın sözlerine de yanıt verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Ama bunun bir horoz dövüşü gibi 'O söyledi, sen söyledin' noktasına getirilmesini de yanlış buluyorum. Toplumda gerginliğe değil, uzlaşma kültürünü yerleştirmeye ihtiyacımız var. Biz uzlaşmak zorundayız, kavga etmek değil. Türkiye'nin zamanı kayboluyor. Ama uzlaştınız mı, 'Gitti, ertesi gün uzlaştı' diye suçlamayla da karşı karşıya kalıyoruz'' ifadelerini kullandı.
Demokrasinin yolunun siyaseti çağdaş zemine oturtmaktan, kısır tartışmaların, çekişmelerin dışına taşımaktan geçtiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Ben bunu yapmaya çalışıyorum, yapmaya da kararlıyım, yapacağım da. Siyaseti bir yerden alıp bir yere getireceğiz. Artık siyaset sadece iktidar için, ne olursa olsun iktidar için olursa yanlış olur. Siyaset toplumun geleceğini düşünüp, sağduyulu karar almak ve bunları yaparken iktidar olma hedefini unutmamak demektir'' değerlendirmesinde bulundu.
-CARİ AÇIK-
Cari açığı ''başkası üretecek, siz tüketeceksiniz'' şeklinde tanımlayan Kılıçdaroğlu, ülkenin sanayiciye teslim edilmesi gerektiğini söyledi.
Bir iş adamının, ''CHP, cari açığın azaltılmasıyla ilgili çalışmalara katılabilir mi?'' sorusuna Kılıçdaroğlu, ''Bizim katkımız Plan Bütçe Komisyonunda olur. Pek çok yasanın, bu komisyonda bizim önerimizle değiştirildiğini biliyorum. Çoğu bakan teşekkür de etmiştir, 'bu hataları bize gösterdiniz' diye. Biz önyargılı değiliz. 'Biraz şöyle hatalı çıksın da görsünler' demiyoruz'' yanıtını verdi.
-''DESPOT OLMAYAN LİDER PORTRESİ''-
Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin despot olmayan bir lider portresi çizdiğine ilişkin yorum üzerine ''Bazı arkadaşlar, 'Ah Kemal Bey, niye eline bir sopa almıyorsun, niye konuşmuyorsun? Niye konuşanın kafasına vurmuyorsun? Niye susturmuyorsun onları? Sadece sen konuş. Bak görmüyor musun, Tayyip Bey öyle yapıyor' diyorlar. Yanlışımız buradan başlıyor. Aklımız varsa mantığımız varsa konuşacağız. Konuşmaktan korkmayacağız. Bir kişinin konuştuğu, diğerlerinin de tamamen suskun olduğu bir rejim, hangi demokraside var? Bu demokrasiyi şiddetle reddediyoruz. Biz bu ülkeye demokrasiyi, çok partili yaşamı getiren partiyiz. Kendi parti içimizde de demokrasiyi getireceğiz. Bunun sözünü verdim. Diğer partilere de örnek olacağız'' diye konuştu.
CHP'nin İş Bankasından ciddi kaynak elde ettiğine ilişkin bir yorum üzerine de Kılıçdaroğlu, İş Bankasında sadece Atatürk'ün hisselerini temsil ettiklerini belirterek, Atatürk'ün vasiyetine göre kendisine düşen payın Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna gittiğini ve Atatürk'ün manevi kızına bir aylık ödendiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, bankanın iç işlerine karışmadıklarını da vurguladı.
Teşvikler konusunda ise Kılıçdaroğlu, ''Eğer 49 ili birden teşvik kapsamına alırsanız, bu 49 ilin içinde Afyon, Uşak ve Düzce olursa kimse gidip Şırnak'ta yatırım yapmaz. Teşvikler önce amaca hizmet etmeli. Amaca hizmet etmiyorsa teşviğin hiçbir anlamı yoktur'' diye konuştu.