Son değişikliklerden önce HSYK, yedi asil, beş yedek 12 üyeden oluşuyordu. Asil üyelerden biri ve yedek üyelerden üçü olmak üzere, kadın üye sayısı dörttü. Yeni HSYK'da 34 üyeden kaçı kadın?
FERHAT BORATAV/ANALİZ
HSYK'da reformun kamu bütçesine ve dolayısıyla bana ne kadara patladığını bilmek hakkım. Peki, 34 üyeden kaçının kadın olduğunu merak ediyor musunuz? Bunu araştırmak da görevimiz.
Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu"yla ilgili çok şey konuşuldu.
"Bir kliğin elinde miydi, şimdi "vesayet kalktı" durum düzeldi mi, yoksa Adalet Bakanlığı bürokratlarının kurul üyesi olmasıyla daha da kötüye mi gitti, Cumhurbaşkanı kurula Kayseri"den iki ismi atamakla "klientilizm" mi yaptı" vs vs vs...
Bu tartışmalar arasında önemli bir konuyu atlamışız. Bakın nasıl:
Son değişikliklerden önce HSYK, yedi asil, beş yedek 12 üyeden oluşuyordu. Asil üyelerden biri ve yedek üyelerden üçü olmak üzere, kadın üye sayısı dörttü. Yani 12/4, yani %33.
Şimdi, HSKY 22"si asil 12"si yedek, 34 üyeden oluşan bir yapı oldu. Bu 34 üyenin yine ve sadece dördü kadın. Yani 34/4, yani %11.
Aferin bize!
Yani ne yapmışız, HSKY"yı vesayetten kurtarmışız, hem tabanın hem de daha geniş bir kurumlar yelpazesinin temsiline açmışız, üstelik seçim mekanizması kurmuşuz... Ama sonuçta Yüksek Kurul"da kadın temsilini üçte birden onda bire indirmeyi başarmışız.
Aferin bize! Türkiye kadın-erkek eşitliği konusunda 134 ülke arasında 126. durumda; temsilde kadın-erkek eşitliği, zaten çok uzak bir hedef, ama hiç olmazsa varolan durumu koruyabilsek.
Ve de, kota uygulaması koymadan bu konuda ileri adım atmanın çok zor olduğunu bir görebilsek... ("Kota"nın, "liyakat" yani mesleki yeterlilik ilkesiyle çeliştiğini savunacaksanız, aman dikkat: Yeni HSYK"nın "liyakat"ı, kadın temsilindeki durumundan da tartışmalı!)
Peki adalet mekanizmasının en üst düzeydeki organında %11 oranıyla temsil edilen kadınların durumu, mesleğin bütününde nasıl?
Elimizdeki en son veriler 2008 yılından. Bu verilere göre, Türkiye"de 10.447 hakim-savcı var, ve bunların 1.997"si kadın. Yani %19. Bu rakam, en üst düzeyde, HSYK"da, kadınların, hâkim-savcı mesleğindeki genel oranları kadar bile temsil edilmediklerini gösteriyor.
Adalet Bakanlığı istatistiklerine bir başka açıdan bakmak da mümkün. Rakamlar gösteriyor ki, kadın oranının hâkim-savcılar meslek grubunda %20"nin altında kalmasında asıl sorumlu, mesleğin savcılık dalı. Hâkimlerin yaklaşık üçte biri (%28) kadın, ama iş savcılara geldi mi, müthiş bir uçurum ortaya çıkıyor: Türkiye"de 3796 erkek savcıya karşı, sadece 207 kadın savcı var. (%5)
Demek ki, kaymakamlar için gibi savcılar için de, "Bu işi kadın yapamaz" diye bir görüş oluşmuş, zamanla bu görüş bir geleneğe, kemikleşmiş yapısal bir soruna dönüşmüş. Dahası büyük ihtimalle, "öğretilmiş bir davranış" olarak X hukuk mezunu genç kızlar da, "savcılık yapamayacaklarını" düşünüyorlardır. Oysa aynı yaşlarda genç kızlar, pekâlâ polis olmayı hayal edebiliyorlar.
Mesleki konuları düzeltmek İsterseniz en başa dönerek noktalayalım: "HSYK ile ilgili çok şeyi konuştuk, kadın temsili meselesi hariç" demiştim. Ancak konuşulmayan tek sorun hâkimler-savcılar meslek grubunda kadının durumu değil. Örneğin, savcıların ve hâkimlerin performansı.. (Yani, savcıların açtıkları soruşturmaların kaçı davaya dönüşüyor, o davaların kaçı mahkûmiyetle sonuçlanıyor, hâkimlerin verdikleri kararların kaçı üst mahkemede bozuluyor gibi) Örneğin hâkimlerin ve savcıların zihniyet dünyası, Avrupa hukuk normları konusundaki bilgi ve bilinç düzeyi... Örneğin adliyelerde çalışma koşulları...
HSYK benzeri üst kurullar, aslında böyle mesleki konuları konuşmak ve gerekirse düzeltmek için var.
Tabii, atamalardan siyasete "büyük meselelerimiz"den vakit ve takat kalırsa...
RADİKAL