AB Komisyonu'nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle, Türkiye'deki yaklaşık 12 bin hakim ve savcının HSYK'ya doğrudan 10 üye seçmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
Avrupa Parlamentosunun ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-AB Karma Parmalento Komisyonu'nun (KPK) 65'inci toplantısında konuşan Füle, 9 Kasımda açıklayacakları ilerleme raporunda 12 Eylüldeki halk oylamasında kabul edilen anayasa değişikliği başta omak üzere Türkiye'nin son yılda gerçekleştirdiği reformları överken, AB üyelik sürecinde atılması gereken bazı adımları hatırlatacaklarını kaydetti.
Füle, Türk halkının yüzde 58'ince onaylanan anayasa paketinin yargı, temel haklar ve kamu yönetimi başta olmak üzere birçok alanda Türkiye'nin önünü açtığını vurguladı.
Stefan Füle, HSYK'ya ve Anayasa Mahkemesine üye seçimlerine ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine şöyle konuştu:
''Biz, sürekli yargının bağımsızlığının önemini vurguladık. HSYK'nın 22 üyesinden 10'unun doğrudan 12 bin hakim ve savcı tarafından seçilmesini hakikaten memnuniyetle karşıladık. 17 Ekimde yapılan bu seçimler, YSK tarafından düzenlendi. Anladığım kadarıyla neredeyse 12 bin hakim ve savcı oy kullandı. Yakışıksız nüfuz kullanma dahil herhangi bir usulsüzlük varsa YSK ve ilgili kurumların bunu çözeceğine güvenim tam.''
AB genişleme Komiseri Füle, Türkiye'nin 2011'deki genel seçimlerin ardından yepyeni bir sivil anayasayla demokrasisini daha da güçlendirmesini istedi.
Füle, Türkiye ile geri kabul anlaşmasının imzalanmasının ardından vizelerin kaldırılmasının ''adım adım ilerlemeyle'' mümkün olabileceğini kaydetti.
Türkiye'nin fasıllarını engelleyen Fransa ve Kıbrıs Rum kesimi gibi AB üyelerini uyaran Füle, ''her iki tarafın da güvenilirlik testine tabi olduğunu, Türkiye'nin reform sürecine bağlı kalması gerekirken AB üyelerinin de 5-6 yıl önce verdikleri sözlere sahip çıkmak zorunda olduklarını'' dile getirdi.
Avrupa Parlamentosunun aleyhte yaklaşımına rağmen KKTC'ye Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nü desteklemeye devam ettiklerini belirten Füle, KKTC örneğine benzer şekilde AB'nin kendi sınırları içinde gördüğü birçok bölgeyle doğrudan ticaret yapabildiğini, aynı durumun KKTC için de geçerli olmasında hukuki bir sakınca bulunmadığını ifade etti.
-''BREZİLYA DİZİSİ GİBİ''-
KPK üyesi AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara'nın, Rum ve Yunan milletvekillerinin sık sık Kıbrıs çıkışları ve Türkiye karşıtı üyelerin şovları nedeniyle ''Brezilya dizilerine'' benzettiği toplantının aldığı halden diğer birçok Türk üye de rahatsızlığını dile getirdi. KPK Eşbaşkanı Helene Flautre de İncekara'ya büyük ölçüde hak verdiğini belirtme ihtiyacı hissetti.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt'in eşi ve Hristiyan Demokrat AP Üyesi Anna Maria Corazza Bildt de bazı Avrupalı mevkidaşlarının Türk kanadına demokrasi dersi verme girişiminden duyduğu rahatsızlığı belirterek ''Demokrasi öncelikle kurallar rejimidir. Hem hepimizin mutabık kaldığı gündemde olmayan konulara giriyorsunuz, hem demokrasi dersi vermeye kalkıyorsunuz. Buna hakkınız yok'' dedi.
-AŞIRI SAĞIN ''İSLAM'' SORUNU-
Hollandalı aşırı sağcı ve İslam düşmanı Geert Wilders'in liderliğini yaptığı Özgürlükler Partisi'nden AP üyesi Barry Madlener ise ''toplantıyı diyalog ortamından çıkarmak için her fırsatı kullanırken ifade özgürlüğü kılıfıyla İslam'a hakaret etmeye'' kalkıştı.
Madlener, ''AK Parti benim ülkemdeki insan haklarını nasıl eleştirebilir? Benim ülkemde kanunlar Türkiye'den çok daha iyi. Mesela Hollanda'da İslam'ı eleştirebilirsiniz, bunu anlayabiliyor musunuz? Bir din hakkında yorum yapabilmek ya da İslam'ı eleştirebilme hakkı temel değerlerimizden biri'' ifadesini kullandı.
Hollanda'daki insan hakları yerine Türkiye'deki ''modası geçmiş İslami değerlerin tartışılmasını'' isteyen Madlener'e müdahale eden KPK Türk kanadı Eşbaşkanı Lütfi Elvan, ''Biz burada İslam dinini tartışmıyoruz'' uyarısında bulundu.
Buna rağmen ''İslam'ı tartışmakta kararlı olduğunu'' belirten Madlener, ''Benim ülkemde İslam''dan kaynaklanan sorunlar var. Bu sorunların hepsi sizin ülkenizden geliyor'' iddiasında bulundu.
KPK toplantısında yarın terörle mücadelede Türkiye-AB işbirliğinin ilerletilmesi, ırkçılıkla ve yabancı düşmanlığıyla mücadele, vize sorunu ve göçmen politikası ile Kıbrıs tartışılacak.
