MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Ruhban Okulu'nu hukuk içerisinde çözmek isteyen bir zihniyet, hukuk içerisinde çözülmesi gereken başörtüsü konusunda bir suçlama ve mazeret arayışına giriyor'' dedi.
Vural, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, 2011 bütçesinin Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürdü.
2011 bütçesinin işsizliğe, cari açığa, yoksulluğa ve refaha cevap verebilecek bir bütçe olmadığını anlatan Vural, ''2011 bütçesi usulen hazırlanmıştır. Büyüme hedefi son derece ürkektir. İşsizlik kendi haline bırakılmıştır. Cari açığı azaltma niyeti kesinlikle gözükmemektedir. Bu bütçe hiç bir umut vermiyor'' diye konuştu.
Ekonomik hedeflerin hepsinde sapma olduğunu söyleyen Vural, ''Bu hükümetin, ekonomi politikası, hedefleri yoktur'' iddiasında bulundu.
Vural, 2011 bütçesinde ''vergilerde yüzde 18'lik bir artış olduğunu'' söyledi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın, şeker hastası olan bir vatandaşa ''daha az ye '' dediğini öne süren Vural, ''Vatandaşa 'daha az ye' Başbakan'a da şekere iyi gelen kilosu 50-75 lira olan altın çilek...'' dedi.
Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranının son derece geride olduğunu belirten Vural, ''Kadınlarımızın istihdama daha fazla ulaşmasını temin etmemiz gerekiyor'' diye konuştu. Vural, şöyle devam etti:
''Başörtüsü sorunundan dolayı okuyamayanların, eğitimli insan gücü olarak istihdama katılması önemli. Başörtüsü konusunun çözümlenmesi son derece önemli. Siyasi partiler, bu konuda siyasi rekabet oluşturacaklarına, birbirlerini suçlama aracı olarak kullanacaklarına, bu meselenin çözümü için adım atmalılar. Türkiye, bu meseleyi çözmelidir. Biz, bu sorunu çözümüyle ilgili olarak 2008'deki mutabakatımızın arkasındayız.
AK Parti grup başkanvekilleri, bizim grubumuza geldiğinde, CHP'nin böyle bir konunun çözümü konusunda komisyona üye vermeyeceğini ifade etti. 'MHP ile birlikte yapmak istiyoruz' dediler. Biz 2008 yılında vardığımız mutabakatın arkasında olduğumuzu ve bunun hayata geçirilmesi gerektiği yönünde önerimizi yaptık. Bu süreç, bu partilerin kendi aralarında çekişme ve suçlamalarıyla akamete uğratılmak istenmektir, ipe un serilmektedir. CHP ve AKP'yi uyarıyoruz; bu eksende toplumu birbirine düşman kılmayın. Gelin, MHP iradesi doğrultusunda adım atalım.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Ruhban Okulu'nu hukuk içerisinde en kısa zamanda çözeceğiz'' dediğini aktaran Vural, ''Bu ülkenin insanlarının milli kimliğiyle yaşaması, kendisini ifade edebilmesi için illa Ruhban Okulu üzerinden mi açılım yapılması gerekiyor. Ne günlere kaldık? Lozan Anlaşmasına aykırı bir şekilde Ruhban Okulu'nu hukuk içerisinde çözmek isteyen bir zihniyet, hukuk içerisinde çözülmesi gereken başörtüsü konusunda bir suçlama ve mazeret arayışına giriyor'' dedi.
Vural, ''Bu konuda CHP gibi ikna odalarına değil, hukuka ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz'' diye konuştu.
-''RTÜK, YÜRÜTMENİN MEDYA ÜZERİNDEKİ KILICI''-
HSYK'nın, adeta ''Demokles'in kılıcı'' gibi, yürütmenin, hakimler ve savcılar üzerindeki aracı olduğunu ileri süren Vural, ''HSYK'dan seçilen bir üye 'ben yemeklere katıldım' diyor. Hani propaganda yasaktı?'' diye sordu.
Hakim ve savcılar arasında ''onlar-biz'' ayrımının oluşmaya başladığını söyleyen Vural, ''Kayserili olmak HSYK üyesi olmak için tercih edilen bir sebep midir? Bu ne biçim anlayıştır? Türkiye, demokrasiden giderek uzaklaşmaktadır'' dedi.
Şehit askerlerin aileleriyle yapılan röportajların ''RTÜK tarafından sakıncalı bulunarak ceza kesildiğini'' ileri süren Vural, ''RTÜK de yürütmenin medya üzerindeki kılıcı haline dönüşmüştür. İmralı'nın istek ve taleplerini masum göstermek sakıncalı değil, şehit ailelerinin haberini yapmak sakıncalı'' diye konuştu.
-TÜRK VE TUĞLUK İÇİN BAŞVURU-
Vural, bir soru üzerine, ''başörtüsü ''sorunuyla ilgili ''2008'deki mutabakatın tekrar hayata geçirilmesi'' yönünde yaptıkları çağrıya AK Parti'den bir yanıt ve görüşme talebinin gelmediğini söyledi.
Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un yeniden bağımsız milletvekili olmasıyla ilgili başvurunun sorulması üzerine de Vural, şöyle konuştu:
''Acaba bu referandum da AKP ve BDP ortaklığı içinde verilen sözlerden biri miydi? Takip edeceğiz. Siyasi partilerin kapatılması CMUK'a göre infaz edilmiştir. Dolayısıyla buradan geriye dönüş olacağı kanaatinde değiliz. Bu ülkede silah sıkılmasını tasvip eden, asker öldürülmesini, ülkenin bölünmesini tasvip, teşvik eden milletvekillerinin, partileri kapatılmış olsa bile milletvekili sıfatı devam edecektir. İçinize siniyor mu?''