İstanbul'da sekiz ayda 15 faili meçhul cinayet çözüldü. Peki nasıl? Asayiş Şube Müdürü Ülgütol ve Cinayet Büro Amiri Gönbe anlattı: Cinayet polisi su ve bisküviyle beslenir
Enis Tayman'ın haberi
Yer İstanbul Emniyet Müdürlüğü"nün Gayrettepe"deki Cinayet Büro Amirliği toplantı salonu... Genişçe oval masanın üzerinde 20"den fazla dosya var. Masanın etrafında asayişten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Tekin Akdoğan, Asayiş Müdürü Yener Ülgütol, Müdür Yardımcısı Ali Coşkun, Cinayet Bürosu"nun "avcı" lakaplı amiri Fahrettin Gönbe, dosyaların sahibi ekiplerle toplantı halinde. Polisler, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın"ın talimatıyla uzun süredir çözülmemiş cinayet dosyaları üzerine beyin fırtınası yapıyorlar.
Eski tarih öğretmeni yeni cinayet dedektifi Serdar, 160 kişilik cinayet büronun tek kadın polisi Özlem, ayaklı arşiv Şükrü, masanın diğer elemanları. Eski Yunus ekibinden Çağrı ile Mehmet ve Diyarbakır"a suçlu avına gittiği için nikâh tarihini değiştirmek zorunda kalmasıyla ünlü Hüseyin de gelince toplantı başlıyor... Polis memuru Özlem, "Amirim, Eskişehir"den parmak izimiz var" diye söze giriyor; "Eskişehir"de bir büfeci gaspı var. Parmak izi alınmış. 4556"nın dosyasındakiyle tutuyor. Şahsı alacaklar."
Başarı oranı yüzde 95
Asayiş Şube Müdürü Yener Ülgütol"un verdiği bilgilere göre İstanbul"da cinayet suçunda azalma var. Kentte 2006"da 600 civarındaki cinayet sayısı 2009"da 315"e, 2010"un ilk on ayında 195"e inmiş: "Öncelikle asayiş ekiplerinin sayısı 350"den 640"a, güven timi sayısı 120"den 1240"a yükseltildi. Yani diğer bir deyişle polis sokağa çıktı. Ekiplerinin araçlarına takılan GPS sayesinde olay yerine intikal 3-5 dakikaya indi."
Hal böyle olunca eski dosyalara bir kez daha el atıldı. Sekiz aydır emniyette tozlanmış dosyalar tek tek raftan indiriliyor. Sekiz ayda 15 faili meçhul veya firari cinayet aydınlatıldı. İstanbul"da 102 sokak 60 karargâh polisi toplam 160 kişilik ekiple çalışan Asayiş Şube Müdürü Ülgütol, cinayetlerin yüzde 95 başarı ortalamasıyla çözüldüğünü söylüyor. Radikal, kimi 10 yıllık eski dosyaları tek tek çözen Cinayet Büro"nun içine girdi.
Çocuk ölünce aklım başımdan gidiyor
Medyanın yakından takip ettiği Münevver Karabulut cinayetini çözen ekibin başında o vardı. Lakabı "Avcı"ya çıktı. Son yıllarda İstanbul"da yakalanan katil zanlılarının pek çoğunda Fahrettin Gönbe"nin imzası bulunuyor.
Gönbe, dokuz yıldır cinayet polisliği yapıyor. İki yıldır da Cinayet Büro Amiri. Gönbe, geçen bunca yılın ardından alışamadığı tek şeyin, ölü çocuklar olduğunu söylüyor. Gönbe, "Çocuk ölmüşse hâlâ aklım başımdan gidiyor" diyor.
İyi cinayetçinin tarifi
Meslekte cinayet polisi olmanın bir ayrıcalık olduğunu savunan Gönbe, iyi bir "cinayetçi"nin özelliklerini şöyle sıralıyor:
"Bisküvi ve suyla beslenir, evinin yolunu unutur, hasta çocuğunu hastaneye o gün istirahatteki meslektaşlardan biri götürür. Evlilik yıldönümünde bir cinayetin peşinde Diyarbakır"a kadar gidebilir; hatta çözülmesi gereken cinayet yüzünden resmi nikâh gününü ileri bir tarihe atmak zorunda kalabilir. İyi bir cinayetçi bulmaca çözmez. Bulmacayı yeniden yapar. Herkesten farklı düşünür. Polisliğe heves eden genç esasen cinayetçiliğe heves eder. Çünkü edebiyat, film, gazete haberlerinin çoğunda polisiye faaliyetler ağırlıklı olarak cinayetle irtibatlıdır."
İnsan niye cinayet işler? Gönbe cinayetin insanın en eski davranışlarından biri olduğuna Habil ve Kabil"i örnek göstererek açıklama getiriyor. Ancak günümüzde cinayeti tetikleyen nedenlerin temelinde kişinin çocukluğundan itibaren sevgi görmemesi yatıyor: "Ailede sevgi görmüyor, çevresinde şefkat görmüyor. Okulda ilgi görmüyor. Bence en önemli neden bu."
Diziler etkili mi?
Film ve TV dizilerinde de cinayetin adeta özendirildiğini düşünüyor: "Bir dizide kahraman gırtlak kesiyordu ve sloganımsı laflar söylüyordu. Ardı ardına üç gırtlak kesme vakasıyla karşılaştık. Bu tesadüf olamaz."
Poşete dokundu yandı
Cinayet aleti: Bıçak. Cinayet nedeni: Gasp. Yakalama süresi: 3 yıl. Dosyaya bakan
ekip: 4556
İstanbul 2006"nın 27 Kasım sabahına sisle uyandı. Sivaslı M. sabah namazının ardından Kartal"daki marketini açtı. 61 yaşındaydı. 30 yıldır market işletiyordu ve bugüne dek kimseyle kavga etmemişti. Sessiz sakin, sevilen biriydi.
Sabah 06.45 sularında marketin kapısı açıldı. Gelen kişi, bir ekmek istedi. M., siftah keyfiyle ekmeği torbaya koydu. Katil, torbayı aldı, parayı uzattı. M., para üstü için arkasını döndü. Katil, montuna sakladığı bıçağı çıkardı, savurdu, kurbanının can çekişen bedeni üzerinden kasaya uzandı ve paraların tümünü alıp çıktı. Cinayete 4556 telsiz kodlu birim baktı. İşi kolay gibi görünüyordu. Poşette parmak izi bulundu. Yakınlarda güvenlik kamerası vardı. Ancak polisin elinde torbadakiyle eşleşen parmak izi yoktu. Güvenlik kamerası kayıtları bulanıktı. M."nin düşmanı yoktu. 4556, parmak izini aranan şahıslar listesine koyup beklemeye başladı. Üç yıl geçti. İhbar, Eskişehir"den geldi. Bir büfeci gasp edilmiş, gaspçı parmak izi bırakmıştı. Üstelik elde eşkal de vardı. Araştırmayı yoğunlaştıran polis zanlıyı kısa sürede yakaladı.
Dokuz yıl bekletilen bir damla kan
Cinayet aleti: Tabanca Cinayet nedeni: Çete içi anlaşmazlık Yakalama süresi: 9 yıl. Dosyaya bakan ekip: 4530
Gayri meşru alemde 29 yaşında isim edinen uyuşturucu bağımlısı ve satıcısı E., 24 Mayıs 1999"da ölü bulundu. Cinayet dosyasını 4530 kodlu ekip araştırmaya başladı. Boğuşma izi yoktu. Otomobilde poliste karşılığı olmayan ufak bir kan izi ve dikiz aynasında tek bir parmak izi çıktı. Parmak izi hırsızlıktan kaydı olan F."ye aitti. F."nin yasadışı yollardan Fransa"ya gittiği tespit edildi. Olay düğümlendi. Yıl 1999"du ve kan örneklerinden DNA testleri Türkiye"de yoktu. Buna rağmen kan örneği arşivlendi. 4530 ekibi, dosyayı hafızasına aldı.
Dokuz yıl geçti. 4530 ekibin üyeleri üç kez yenilenirken kriminal laboratuvarları DNA örneği toplamaya başlamıştı. Kan izinin DNA profili çıkarıldı. 2008"de, 4530 ekibi tüm sınır kapılarını yeniden araştırdı. Kısa süre sonra bilgi geldi. F., memleketi Türkiye"ye girmiş, Mardin"e gitmiş, bir de suça karışmıştı. Alınan kan örneğindeki DNA, 1999"daki cinayet zanlısının örneğiyle uyuşuyordu. F"nin, yeni suçla ilgili sorgusu sürerken karşısına 1999"daki cinayetle çıkıldı. Zanlı cinayeti itiraf etti.
Tarih öğretmeniydi "cinayetçi" oldu
Polis memuru Serdar Akmısır, aslında tarih öğretmeni. İçindeki hevesi yenemeyerek polis olmuş. Bir süre önleyici hizmetlerde çalışan Akmısır, başarısıyla istediği birime atama hakkını kazanınca Cinayet Büro"yu seçmiş. Mesleğinden yana tek şikâyeti var: "Çocuğumu ve eşimi göremiyorum. Bir de güvenlik hastalığına tutuldum. Tüm tanıdıklarıma önlemler almalarını söylüyorum. Bu kadar cinayet, insanı bu hale sokuyor."
Bürodaki tek kadın
Özlem Altuğ sekiz yıllık polis memuru. Daha önce "Yunus" timlerinde görev yapan Altuğ, cinayet büroya kendi isteğiyle gelmiş. 160 kişilik ekipteki tek kadın olmasını "İstek ve talep meselesi. İnsan severse cinayetçi de olur" diye açıklıyor. Cinayet büroda çalışmayı "zevkli" diye tarif ediyor. Fazlaca dış göreve çıkmıyor, ancak görev verilirse seve seve sokağa çıkabileceğini belirtiyor.
Ayaklı arşiv Şükrü
1992"den bu yana Cinayet Büro"da görevli Şükrü Öztürk, birimin canlı arşivi gibi. Binin üzerinde cinayet gördüğünü belirten Öztürk"ün unutamadığı dosya, beş yıl önce işlenen "kuyu cinayeti." Yaptıkları çalışma sonucu, ilişkiler ağını, gazete kupürlerini ve tüm ipuçlarını bir duvara işlediklerini anlatan Öztürk, zanlının sorgu odasına girdiğinde manzara karşısında sorguya mahal bırakmadan itirafa başladığını söylüyor.
Çağrı Erdoğan ve Mehmet Birlik Yunus ekibinde başarılarının ardından Cinayet Büro"yu seçmiş iki genç polis. Sebep heyecan ve hareket.
İstanbul Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü"ne bağlı Cinayet Büro Amirliği"nde 50"si karargâhta, 160 polis, 34 tim halinde görev yapıyor. 24 saat nöbet esasına göre çalışan timler, telsiz kodlarıyla -4525, 4555 gibi- anılıyor. 4525"teki polisler değişse bile o birime zimmetli dosyalar değişmiyor. 1999"da işlenmiş bir cinayete eğer 4525 kodlu ekip baktıysa, 10 yıl geçse bile o dosyadan yine 4525 ekibi sorumlu. Ekipteki polisler değiştikçe vaka halef selef arasında sözlü olarak da aktarılıyor. Gerektiğinde vakayla ilk karşılaşan polis memurundan da yardım isteniyor.
Radikal