CHP'li İnal Batu, başörtüsü konusunda tutulmayan sözler nedeniyle üzüntülü. Batu, çözüm için ek şartlar ileri sürmenin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığını savunurken, "En azından komisyona üye verilmeliydi." dedi.
EMİNE DOLMACI, HÜSEYİN KELEŞ'in haberi
CHP'nin başörtüsü konusundaki çelişkili tavırları, sosyal demokratları da rahatsız etti. Partinin eski genel başkan yardımcılarından İnal Batu, onlardan biri. 'Yeni CHP' söylemiyle bazı şeylerin değişebileceğinden ümitlendiğini belirten Batu, hayal kırıklığına uğradığını söylüyor. Başörtüsü konusunda gelinen noktayı üzüntüyle karşıladığını ifade eden Batu, "Referandum döneminde gayet memnunduk, Sayın Genel Başkan 'Bunu biz çözeriz' diye ortaya çıktı. Şimdi 'Biz çözülmesine mani oluruz' noktasına gelindi." diyor.
CHP'nin, türbanın üniversite dışındaki kurumlarda kullanılmasına karşı çıkmasına hak veren Batu, anamuhalefet partisinin çözüm paketine dokunulmazlıklar ve seçim barajını koyma çabasını ise iyi niyetle bağdaştırmıyor: "CHP'nin en azından komisyona üye vermesi gerekirdi."
CHP'nin, türbanın ilk ve ortaöğretime girmemesi ile kamuda hizmet verenlerin kullanmamaları gerektiği görüşünü haklı gören Batu, şöyle devam etti: "Ama 'Ben bunu çözerim' deyip sonra türban sorununun yanına dokunulmazlıklar ve seçim barajı paketini koymayı da iyi niyetle bağdaştırmıyorum. En azından komisyona üye vermeli ve CHP'li üye, 'Üniversitelerde türban sorununun çözümünü istiyoruz' demeliydi."
Emekli Büyükelçi ve eski CHP İstanbul Milletvekili İnal Batu, partinin daha önceki başörtüsü hamlelerini hatırlattı. 2008'de Meclis'te yapılan düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne götürüp iptal ettirmesini buna örnek gösterdi. "Fakat o zaman 'biz çözeriz' dememişti. Bu defa 'çözeriz' deyip mani olma noktasına gelindi." diyen Batu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun klasik CHP çizgisinden ayrılarak daha özgürlükçü davranışlar sergilemeye çalıştığını ama gelgitler yaşandığını ifade etti.
İnal Batu'nun da işaret ettiği bu gerçek, CHP'nin 20 yıllık 'başörtüsü mücadelesini' hatırlara getirdi. 1990'dan başlayarak zaman zaman sözler veren CHP, en küçük bir düzenleme olduğunda tavır değiştirdi. O dönem henüz CHP yeniden kurulmadığı için SHP ismiyle Meclis'te olan parti, 1990 yılında ANAP hükümetinin yaptığı düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. 'Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir' hükmü getiren YÖK Kanunu ek 17. maddesini Anayasa Mahkemesi'ne götüren SHP, iptal davası açtı. Mahkeme, maddeyi iptal etmedi ancak uygulama bunun tam tersi yönde oldu. CHP, 28 Şubat sonrasında üniversitelerde çok katı bir şekilde uygulanan başörtüsü yasağına diğer siyasi partilerle birlikte destek verdi. 2002 yılına gelindiğinde 'Anadolu solu' açılımı yapan ve Şeyh Edebali'nin öğütlerini odasının duvarına asan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başörtüsü sorununu çözeceği vaadinde bulundu. Ancak seçim sonrasında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşini kastederek, "Başörtüsü, eşlerin ayıbını örtmeye yetmez." ifadesini kullandı. CHP, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde başlayan 'kamusal alan' kavramının da savunucusu oldu.
2008 yılında AK Parti ve MHP'den 411 vekilin oylarıyla Meclis'ten geçen 'eğitim özgürlüğü' düzenlemesini de Anayasa Mahkemesi'ne götüren CHP, maddenin iptaline neden oldu. 2009 yerel seçimleri öncesinde çarşaflılara rozet takarak açılım yapan CHP, bundan da geri adım attı. 2010 yılında genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk sözlerinden biri, 'Başörtüsü sorununu biz çözeriz' oldu. Ancak partiler arası müzakereler başladığında yeni şartlar getirerek yine masadan kaçtı.
ZAMAN