8 yıl önce tinerciden kaçarken araba ezince bitkisel hayata girdi. Fatih, konuşmayı ve yürümeyi yeniden öğrenerek üniversite bitirdi.
GÜL KREKLO'nun haberi
Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Fatih Özen 8 yıl önce, 20 yaşındayken bir akşam arkadaşlarıyla sinemaya gitti. Çıkışta tinerciler yolunu kesti. Fatih Özen, tinercilerden kaçarken Aksaray'da otomobilin altında kaldı.
Bu kaza onu hayattan tam 8 yıl kopardı. İlk 5 yılında bitkisel hayattaydı. Gözlerini açtığında annesi Sultan Özen yanındaydı. Fatih onun 4 çocuğundan en büyüğüydü. Trabzonlu anne 5 yıl sonra gözlerini açan oğluna, yeniden konuşmayı, yürümeyi öğretti. Trafik kazasıyla yarım kalan okulunu bitirdi önce Fatih Özen. Parmakları tutmuyordu, yazı bile yazamıyordu ama annesi Sultan Özen oğlu için okulda yazılarını yazsın diye birini parayla tuttu.
Fatih, parayla tutulan arkadaşıyla okula gitti, bir yıl boyunca. Onun yazması gereken yazıları, para karşılığında arkadaşı yazdı. Ve okulunu yarım kalan üniversitesini bitirdi. Şimdi, Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu oldu.
"NÂZIM HİKMET'İN İZİNDEYİM"
Fatih Özen şimdi 28 yaşında. Sevgiyle gelen bir mucizenin adı olan Fatih, şimdi Özel Bağcılar Başak Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nde bir yandan engelli çocuklara ağabeylik yapıyor. Bir yandan da annesiyle boncuk işleri yaparak parmaklarını yeniden kullanmaya çalışıyor. Yarım kalan hayata inat kaldığı yerden inadına yaşama tutunuyor.
Nâzım Hikmet'in 'Yaşama Dair' şiirini kendi yaşamı için örnek aldığını söylüyor Fatih ve en sevdiği dizeleri okuyor bize: "Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var/Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fikrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini/ Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının/ Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgârıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla/Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak..."
Anne Sultan Özen de duygularını ve mücadelelerini "Fatih'le birlikte hayatımıza da o otomobil çarptı. Yavrum yeniden çocukluğuna döndü. Oysa iktisat fakültesinin en parlak zekâlı çocuğuydu. Bankacı olacaktı. Kariyer hedefleri vardı. Hepsi hayal oldu. Ancak yılmadık, hayata 8 yıl ara verip, yeniden tutunduk. Üniversiteyi bitirdi. Şimdi evimize kapanmak yerine toplumun içindeyiz. Bu merkezde, önce parmakları hayata tutundu. Sonra da kendisi. Ben de burada gönüllü anne oldum. Sadece kendi oğlumun değil şimdi bütün engelli çocukların annesiyim. Hayat, ne zaman kimin başına ne geleceği belli değil" diye anlattı.
SABAH