'Avrupa sıkı dur, Türkiye seni kurtaracak'   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 10-23-2010 (01:37)   Son Mesaj: 10-23-2010 (01:37)    Cevap: 0    Gösterim: 518  

    10-23-2010

    'Avrupa sıkı dur, Türkiye seni kurtaracak'

    'Avrupa sıkı dur, Türkiye seni kurtaracak'


    İstanbul'da başlayacak olan Boğaziçi Konferasları'nın gala yemeğinde konuşan Başmüzakereci Egemen Bağış, ''AB'nin içinden geçtiği bu güçlüklerle dolu döneme bakarak, Türkiye'nin yeni sloganını açıkladı.

    British Council, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfınca (TESEV) ortaklaşa düzenlenen ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin ele alınacağı ''7. Boğaziçi Konferansı'', İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğunda düzenlenen gala yemeğiyle başladı.
    Egemen Bağış, gala yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kendisini, hem ekonomik hem de siyasi olarak AB katılım sürecinde daha önce hiç olmadığı kadar kararlı, güçlü ve cesaretli hissettiğini söyledi.

    Türkiye'nin bu yılın ilk yarısında yüzde 11'lik ekonomik büyüme yaşadığını belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''AB'nin içinden geçtiği bu güçlüklerle dolu döneme bakarak, yeni bir slogan benimsedik: 'Avrupa sıkı dur, Türkiye gelip seni kurtaracak'. David Lidington konuşmasında endişelerini paylaştı. Dedi ki 'Bazı iddialar var. Türkiye AB üyeliğinden vazgeçse, Türkiye için daha iyi olur diyen kişiler var.' Ama açık konuşalım, tam üyelik müzakerelerine başlamak bile 45 yılımızı aldı, o zaman vazgeçmediysek şimdi hiç vazgeçmeyiz ve müzakerelere başlamış ülkelerin hepsi netice itibariyle bu müzakereleri tamamladılar. Türkiye de eninde sonunda tamamlayacaktır. Her geçen gün Avrupa'nın Türkiye'ye olan ihtiyacı giderek artmaktadır, bunu da gayet iyi biliyoruz. Bizler sabırlı olarak bilinen bir halkız. Bizler, Birleşik Krallık'ın, Polonya'nın yaptığı gibi bu süreci devam ettireceğiz ve AB'nin üyesi olacağız.''

    İstanbul'un ve İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu binasının çok savaşa şahitlik ettiğini, hatta binadaki avizelerin bile başka yere taşınması planlanan avizeler olduğunu ifade eden Bağış, ''Ancak savaş nedeniyle İstanbul'da kaldılar ve bu güzel salonu dekore etmekte kullanıldılar. Bu binaya pek çok saldırıda bulunuldu, ama netice itibariyle bu bina ayakta kalmayı başardı'' diye konuştu.

    -''ADİL, HAKKANİYETLİ MUAMELE İSTİYORUZ''-

    ''Türkiye ve Avrupa'nın kaderi bizi birleşmeye zorluyor, dolayısıyla eğer tarihin bu makinesini durdurmaya çalışırsanız, bu makinenin dişlileri parmaklarınızı ezer'' diyen Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, şöyle devam etti:

    ''Çünkü bu ortaklık, her iki tarafın da kazanacağı bir ortaklık olacaktır. Türkiye, müzakerelerin tam da bu döneminde neler bekliyor? Biz adil, hakkaniyetli bir muamele istiyoruz, imtiyazlı davranılmasını istemiyoruz. Diğer ülkeler adayken onlara nasıl muamele edildiyse bize de öyle muamele edilsin istiyoruz.

    Türk milletinin bir diğer beklentisi şudur; biz terörle mücadelede gerçek anlamda işbirliği istiyoruz. Bizler şunu aklımızdan hiçbir zaman çıkarmamalıyız; herkes güvende olmadıkça, hiç kimse güvende değildir, hiçbir ülke terör sorunuyla tek başına mücadele edemez. Bizler gerçek somut işbirliği bekliyoruz.''

    -''TÜRK VATANDAŞLARININ VİZE ALMAK ZORUNDA KALMASI AYIP''-

    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, bir AB üyesi ülkeye gitmek için vize kuyruğunda beklediği zaman kendilerini AB'li hissetmediklerini ifade eden Egemen Bağış, ''AB müzakerelerine başlamamış ülkelerin vatandaşları bile AB ülkelerine bu kadar kolay seyahat edebilirken, Türk vatandaşlarının vize almak zorunda kalmasının ayıp olduğunu'' söyledi.

    AB üyesi 27 ülkenin tamamının, bütün Türk vatandaşlarına bir gecede vize uygulamasını kaldırmasını beklemediğini, ancak bu konu üzerinde çalışmaya bir yerden başlanması gerektiğini belirten Bağış, ''Gümrük Birliği'ne üyeyiz ve Türk ürünleri serbestçe Avrupa'da gezinebiliyor. Ancak bu ürünleri üretenler, bu işletmelerin sahipleri Avrupa'da gezinemiyor'' dedi.

    -''KIBRIS KONUSUNDA DÜRÜST DAVRANALIM''-

    Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, ''Kıbrıs meselesi artık şaka olmaktan çıktı. AB'nin en büyük ülkelerinin bir bölümü bu güzel adanın arkasına saklanıyorlar'' dedi.

    Konuşmasını yapmadan önce okuduğu en son haberi anlatan Bağış, ''Hristofyas, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un New York davetini geri çevirmiş. Bu, bir diğer başarısızlığa uğramış girişimdir. Uluslararası camianın bu bölünmeye son vermek için ortaya koyduğu girişimin bir kez daha geri püskürtülmesidir'' diye konuştu.

    British Airways Ercan Havalimanına uçmaya hazırsa, Türkiye'nin de limanlarını açmaya hazır olduğunu bildiren Bağış, ''Eğer Air France Ercan Havalimanına uçuş koymaya hazırsa, biz de hazırız' dedi.

    Bağış, 26 Nisan 2004'te AB Başkanlık Konseyi'nin, KKTC'nin tecridinin sona erdirilmesi için bir karar aldığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Yalnızca tek bir devlet bu kararın arkasında durdu. Sadece tek bir ülkenin vatandaşları şu anda Kuzey Kıbrıs'a seyahat edebiliyor. Kıbrıslı Rumlar rahatlıkla kuzeye geçebiliyorlar, ticaret yapabiliyorlar, ancak Kıbrıslı Rumlar diğer 26 AB ülkesinin, KKTC ile seyahat ve ticari ilişki kurmasını engelliyor.

    AB müzakerelerinde fasılları ilerletemiyoruz, çünkü Kıbrıs bunları veto ediyor. Enerji faslını açamıyoruz, ancak Avrupa'da bir enerji krizi var ve Türkiye şu anda Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji arzının yüzde 70'inin geçtiği ülke olmak üzere, ancak AB enerji faslını Türkiye ile müzakere edemiyor Kıbrıs sırf bunu veto ettiği için. AB'nin uyanma zamanı gelmiştir. AB kendi çıkarlarını talep etmeye başlamak zorundadır.''

    AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın, AB ve Türkiye arasında stratejik diyalogdan söz ettiğini kaydeden Bağış, şöyle dedi:

    ''Eğer biz gerçekten stratejik diyalog istiyorsak, Türkiye'nin de başkanlık zirvelerine davet edilmesi gerekir. Türkiye ve Hırvatistan, AB zirvelerine Bulgaristan ve Romanya tam üye olduğundan beri davet edilmiyor. Bazıları, 'Acaba Türkiye eksen mi değiştiriyor?' diye endişeleniyor. Bizler her zaman, batının en doğu kısmı, doğunun en batılı kısmıydık ve şu an bu rolümüz daha da pekişti. Pazarlar değişiyor, refahın kaynağı değişiyor, ticaret merkezleri değişiyor, ama geçtiğimiz bin yıl boyunca Türk ulusunun yönelimi hep batıya doğru oldu ve bu batıya doğru yönelim hep devam edecektir. Bizler hem yürüyüp hem de bir yandan sakız çiğnemeyi becerebiliriz. Yani batıya doğru ilerlememiz, doğu, güney, kuzeydeki fırsatları göz ardı edeceğimiz anlamına gelmez.''

    Bu konuların yarın daha detaylı olarak ele alınacağını belirten Bağış'ın ''Ben konuşmamı burada keseyim, çünkü AB normlarına aykırı işkence yapmak. Şu an ben de siz ve akşam yemeğiniz arasındaki kişi olarak, size işkence etmeye başladım gibi hissediyorum'' demesi, salonda bulunan davetliler tarafından tebessümle karşılandı.

    -''TÜRKİYE'NİN KARANLIK GÜNLERİ GERİDE KALDI''-

    Türkiye'nin karanlık günlerinin geride kaldığını söyleyen Bağış, ''Ben bir zihniyet değişikliğinden geçtiğimiz için çok memnunum'' dedi.

    Sümela Manastırı'nda bir ay önce, birkaç hafta önce de Van'daki tarihi Ermeni kilisesinde dini ayin düzenlendiğini anımsatan Bağış, ''Bu dini ayinlerin gerçekleşmesi güzel, ama bundan yüzlerce yıl önce son dini ayinlerin gerçekleşmiş olması da üzücü. Yüzlerce yıl beklemek zorunda kalmamalıydık. Ancak Karadeniz'deki halk ve Van Gölü kenarındaki halk, binlerce Hristiyanı ağırladı ve bu dini ayinlere katılımlarında onlara konukseverlik gösterdi. Bu, Türkiye'nin nasıl değiştiğinin güzel bir göstergesi ve AB buna şahitlik ediyor'' diye konuştu.

    İngiltere'nin AB işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Lidington, reformlara kararlılıkla devam etmenin, Türkiye'nin AB hedefini eksiksiz bir şekilde yerine getirmesini sağlayacağını ve Türkiye'nin tam üyelik dışındaki bir hedefe ''evet'' demek zorunda kalmayacağını söyledi.

    Lidington, ''7. Boğaziçi Konferansı''nın gala yemeğinde yaptığı konuşmada, İngiltere Başbakanı David Cameron'un bu yaz Türkiye'yi ziyaret ettiği zaman, Londra'da İngiltere'nin Türkiye'nin AB üyeliğini nasıl desteklediğini çok güçlü ifadelerle söylediğini belirtti.

    Cameron'un aynı zamanda Türkiye'den beklentilerini de net bir şekilde dile getirdiğini ifade eden Lidington, bunların, AB üyeliğinde reformlara devam etme, özellikle insan hakları konusunda reformları sürdürme, Kıbrıs'ta çözümü destekleme, bölgesel ve uluslararası sorunların çözümünde işbirliğine gitme gibi beklentiler olduğunu kaydetti.

    Bazı kişilerden, ''AB'nin cazip olmadığı, bu desteğin yüzde 30'lara düştüğü, hatta Türkiye'nin AB üyeliğinden vazgeçmesi halinde daha kazançlı çıkacağı'' gibi argümanlar duyduklarını bildiren Lidington, bu kişilerin ekonomik, kültürel, sosyal bazı argümanlarla da bu iddialarını desteklemeye çalıştıklarını söyledi.

    -''TÜRKİYE EKONOMİK AÇIDAN MUAZZAM BİR PERFORMANS GÖSTERİYOR''-

    ''Ben Türkiye'nin tam üyeliğinin, Türkiye vatandaşlarına ve aynı zamanda AB'nin mevcut 27 ülkesine de aynı ölçüde faydalı olacağına inanıyorum'' diyen Lidington, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Türklerin büyük bir bölümünün AB'ye eskisi kadar ihtiyaç duymadıklarını düşünmelerini anlıyorum. Şu anda dünya ekonomisi, son 10 yıllardaki en büyük yavaşlama dönemlerinden birini yaşıyor. Toparlanma dönemi AB'de çok kırılgan. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Türkiye, AB'nin aksine ekonomik açıdan muazzam bir performans gösteriyor. Avrupa'da şu anda en hızlı büyüyen pazar olmaya devam ediyor. Türkiye, büyük ihtimalle ekonomik büyüme açısından 2017 yılına gelindiğinde ikinci sırada yer alacak ve Avrupa'nın da büyümekte olan ekonomik gücü olacak. Aslında AB'nin parlayan yıldızı olacak Türkiye ekonomik büyüme açısından. Ancak, AB inanılmaz önemli ve güçlü tek pazar olmaya devam edecek. Türkiye G-20'nin bir üyesi, ama AB'ye üye olan 5 ülke de var G-20'ye üye olan. 2009 yılında Türkiye'nin ticari alışverişinin önemli bir bölümü AB ile gelişti. Türkiye'nin yabancı doğrudan yatırımlarının üçte ikisi AB'den geliyor.

    Türkiye'nin doğusu ve güneyindeki pazarlar da son derece cazip. Türkiye buralarla da ilişkilerini geliştirmeli. Açıkçası AB olarak biz bunu memnuniyetle destekliyoruz ve Türkiye'nin bu potansiyeliyle ilgili endişe duymuyoruz. Tam tersine bu potansiyelini geliştirmesini hararetle destekliyoruz. Bu pazarlar, AB'nin Türkiye ticaretinin temel destinasyonu olması konumunu sarsmayacak. Biz Türkiye'nin hem AB ile bağlantılarını sürdürmesini hem de diğer pazarlara açılmasını istiyoruz.''

    -''TÜRKİYE, AB'NİN KARAR ALMA SÜREÇLERİNDE DE YER ALIRSA...''-

    Dışişleri Bakan Yardımcısı David Lidington, Türkiye, AB'nin karar alma süreçlerinde de yer alırsa, bunun Türkiye'deki iş ortamını ancak geliştirmeye yarayabileceğini söyledi.

    Türkiye'nin, uluslararası açıdan giderek artan bir rol oynadığını, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve diğer bölgelerde Türkiye'nin nüfusunun katma değer yarattığını belirten Lidington, Türkiye'nin, halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan tek NATO üyesi olduğunu ve Afganistan'da önemli bir ortaklık gösterdiğini ifade etti.

    Lidington, Türkiye'nin enerji merkezi olarak da rolünün giderek arttığını, bunun AB'nin tamamı açısından da son derece önemli olduğunu kaydetti.

    Türkiye'nin sağlam AB temellerine bağlanmasının aynı zamanda Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki rolünü artıracağını bildiren Lidington, şöyle konuştu:

    ''Hem AB'nin hem de Türkiye'nin bir çözüme ihtiyacı var. Hem Kıbrıs Rumlarının hem de Kıbrıslı Türklerin devlet adamlığı ve cesaret meziyetlerini göstererek bir çözüm bulmasını istiyoruz. Statüko kimse için cazip değil, bu statüko herkese kaybettirecek. Eğer bir çözüm bulunursa hem ekonomik hem siyasi hem de güvenlik açısından, sadece Kıbrıslıların tamamı değil, hem Türkiye hem Yunanistan hem de AB'nin geri kalanı hatta Doğu Akdeniz ülkelerinin tamamı, bu çözümden muazzam fayda görecekler. Birleşik Krallık hükümeti de bu çözümü destekliyor.''

    İngiltere'de ''Binbir İcat Sergisi''nin açıldığını hatırlatan Lidington, bu serginin Avrupa'da Müslüman geleneğin bin yıl öncesine kadar dayandığını, Avrupa'nın yaratıcılık ve yenilikçilik kültürünü derinden etkilediğini ispatladığını belirtti.

    -''GÖZÜNÜZÜ BÜYÜK GANİMETTEN AYIRMAYINIZ''-

    ''AB, Türkiye'nin üyeliği konusundaki kararını net bir şekilde vererek, kendini bir kez daha tanımlayacak'' diyen Lidington, şöyle devam etti:

    ''Biz kapsayan, dinamik ve dışarıya kapıları açık bir AB mi olacağız, yoksa kendimizi durağanlığa mahkum eden, içine kapanık bir kuruma mı dönüşeceğiz? Rekabetin arttığı, küreselleşen bir dünyada AB, gerçekten olduğunu iddia ettiğimiz kurum ise bence bu sorunun cevabı son derece net. Bence Türk halkı açısından bu üyeliğin kültürel faydaları da gayet net. Türkiye'nin katılımı sayesinde Türk halkı da tüketici hakları, insan hakları, ifade özgürlüğü, çevre koruması gibi unsurların AB'nin bütün vatandaşlarına garanti edildiği gibi onlara da garanti edildiğini görecekler. Ben Türkiye'nin bu alanda da ilerleme kaydedeceğine inanıyorum, AB üyeliği hedefi olmasa da bu ilerleme devam edecek Türkiye'de. Ancak AB üyeliği, bu değerleri Türkiye'nin ulusal hayatının ayrılmaz bir parçası haline getirmek için en güzel yöntem. Katılım kolay bir süreç değil, Birleşik Krallık da bu sürecin çok zor olduğunu herkesten iyi bilir. Bu yolculuğun Türkiye için önemli bir yolculuk olduğunu ve bu yolculuktaki sıkıntılara değeceğini düşünüyorum. Siyaset, ekonomi, enerji güvenliği, kültürel değerlere baktığımız zaman Türkiye'nin AB'nin bir parçası haline gelmesi gerektiğini bir kez daha görüyoruz. Reformlara kararlılıkla devam etmek, Türkiye'nin AB hedefini eksiksiz bir şekilde yerine getirmesini sağlayacaktır ve Türkiye tam üyelik dışındaki bir hedefe 'evet' demek zorunda kalmayacaktır. Türk dostlarımıza diyorum ki gözünüzü büyük ganimetten ayırmayınız, kararlılığınızdan feragat etmeyiniz ve sizin tam üyelik hedefine hiç kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyiniz, Birleşik Krallık'ın desteğine her zaman güvenebilirsiniz.''

    -ESKİ POLONYA CUMHURBAŞKANI WALESA-

    Eski Polonya Cumhurbaşkanı Lech Walesa da Türkiye'de belirli değerler muhafaza edildiği için bugün Avrupa'nın Türkiye'ye muhtaç olduğunu belirtti.

    Türkiye'nin değerlerinin belki Avrupa'nın değerlerinden farklı değerler olduğunu, ancak bunların önem taşıdığını, Avrupa'nın ise değerlerini kaybettiğini ifade eden Walesa, ''Biz şu anda yeni Avrupa'yı yaşatırken aslında böyle değerlere sahip olan ülkelere ihtiyacımız var. O zaman bütün bu değerleri ele alarak, bir Avrupa değerlerine ulaşabiliriz'' dedi.

    Gala yemeğine, AB Genel Sekreteri Büyükelçi Volkan Bozkır, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Emine Bozkurt, büyükelçiler, konsoloslar, bazı üniversitelerin rektörleri, gazeteciler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile iş dünyasından davetliler katıldı.




    'Avrupa sıkı dur, Türkiye seni kurtaracak' Yorumları