Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, 'Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi (hükümetin ömrünü uzatalım) diye ülkemizdeki yerli yabancı girişimcilerin yollarını asla daraltmayacağız' dedi.
Bakan Ergün, Atlanta'da Güneydoğu Türk-Amerikan İşadamları Derneği ve İstanbul Center tarafından düzenlenen toplantıya katıldı.
Buradaki konuşmasında Türkiye ve Amerika'nın, aralarındaki çok uzak mesafelere rağmen uzun yıllara dayanan iyi ilişkilere sahip iki ülke olduğunu belirten Ergün, Türkiye'nin, son yıllarda, ekonomi, demokrasi ve dış politika gibi alanlarda çok önemli atılımlar yaptığını ve bunun sonucunda küresel etkinliğini de artırdığını dile getirdi.
Türkiye'nin özellikle bölgesinde sahip olduğu güç ve karizmanın artmasına paralel olarak, ABD ile ilişkilerin de her geçen gün daha fazla derinlik kazandığını ifade eden Ergün, ''İki ülkenin ilişkileri, daha çok dış politika, terör ve güvenlik gibi alanlar ekseninde yürümektedir.
Bu işbirliğinin daha somut ve geniş bir içerik kazanmasında, Türk-Amerikan toplumunun ve işadamlarımızın katkıları da bizim için ayrı bir anlam ve önem taşıyor'' dedi.
Ergün, iki ülke arasındaki dış ticaret hacmine bakıldığında 2002'de 6,4 milyar dolar olan dış ticaret hacminin 2008'de 16,2 milyar dolara çıktığını, 2009'da ise küresel kriz nedeniyle 11,7 milyar dolara gerilediğini kaydetti.
Bu yılın 8 aylık döneminde dış ticaret hacminin yüzde 30 oranında arttığını belirten Ergün, son yıllarda dış ticarette yaşanan bu artışa rağmen, G-20 üyesi iki ülkenin arasındaki ticaretin çok daha fazla olması gerektiğini, karşılıklı ticaretin artırılması noktasında herkese, özellikle de iş adamlarına büyük sorumluluk düştüğünü söyledi.
İSTANBUL GELECEĞİN MERKEZİ
Konuşmasında, yatırım için Londra yerine İstanbul'u tercih eden uluslararası bir firmanın üst düzey yöneticisiyle bir bürokrat arasında geçen diyaloğu aktaran Sanayi Bakanı, bürokratın, yatırım için Londra yerine neden İstanbul'u tercih ettiklerini sorması üzerine yöneticinin; ''Londra geçmişin merkeziydi, İstanbul ise geleceğin merkezi olacak'' dediğini anlattı.
Bu tespitin gerçekten de geleceği doğru olarak okuyan, vizyon sahibi bir yöneticinin tespiti olduğunu ifade eden Sanayi Bakanı, ''Zira Türkiye ekonomisi, son yıllarda büyük bir ivme yakalamıştır ve yoluna aynı hızla devam etmektedir.
2002'de dünyanın en büyük 26. ekonomisi olan Türkiye, sadece 6 yılda 17. sıraya kadar yükselmeyi başarmıştır. Türkiye'de bu büyümenin gerçekleştiği dönemin şartlarını incelersek, yakalanan başarı çok daha iyi anlaşılacaktır'' diye konuştu.
Hükümet olarak, ekonomide önceliği, güven ve istikrar ortamının yakalanmasına verdiklerini belirten Ergün, sürdürülebilir ekonomik büyümenin özel sektör eliyle, yatırım, üretim, ticaret ve ihracat yoluyla gerçekleşmesi gerektiğini düşündüklerini, bu nedenle bugüne kadar kamu yönetimindeki yanlışlardan kaynaklanan maliyetleri, özel sektörün yüklenmesine izin vermediklerini, bundan sonra da vermeyeceklerini söyledi.
Ergün, ''Bugün birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi (hükümetin ömrünü uzatalım) diye, ülkemizdeki yerli ve yabancı girişimcilerin yollarını asla daraltmayacağız'' dedi.
''BUNU WASHİNGTON'DA DA SÖYLEYİN''
Bakan Ergün, konuşmasının ardından toplantıya katılan işadamlarının sorularını cevapladı. Ergün, ''Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, (hükümetin ömrünü uzatalım) diye, ülkemizdeki yerli ve yabancı girişimcilerin yollarını asla daraltmayacağız'' şeklindeki sözlerini Washington'da da söylemesini isteyen işadamına, ''Bu söylediğimizi Washington'da da katıldığımız önemli toplantılarda söylüyoruz'' dedi.
''ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YATIRIMCININ MOTİVASYONUNU ARTTIRDI''
Sanayi Bakanı Anayasa değişikliğine ilişkin bir soruya yanıt verirken de Türkiye'nin, Anayasa reformuyla bireysel hak ve özgürlüklerin alanını genişlettiğini, hukuk zeminini ve demokrasiyi güçlendirdiğini söyledi.
Bunların Türkiye'deki yatırımcının motivasyonunun artmasına yol açtığını, yerli ve yabancı yatırımcının bu gelişmelerden sonra Türkiye'ye olan ilgisinin arttığını dile getiren Ergün, komşularla ''sıfır problem'' politikasını hayata geçirildiğini ve bu ülkelerle ticaretin en az 5 kat arttığını ifade etti.
RUM KÖKENLİ İŞADAMINA ''KIBRIS'' CEVABI
Bakan Ergün, Rum kökenli olduğunu söyleyen bir işadamının ''Kıbrıs problemini çözmeden AB'ye girecek misiniz?'' şeklindeki sorusunu da cevaplandırdı.
Türkiye'nin bu konuda üzerine düşeni yaptığına işaret eden Ergün, şöyle konuştu:
''Ülkeler, kurumlar ve uluslar arası organizasyonlar imzalarına sadık olmalılar ve güveni sarsmadan yola devam etmeliler. Biz AB ile müzakere sürecini yürütüyoruz ama AB ile daha önce de Gümrük Birliği anlaşması imzaladık.
Bu anlaşma malların serbest dolaşımını içeriyor. Eğer malları satacak kişiler serbest dolaşamazsa, mallarını nasıl tanıtma imkanı bulacak? Katı vize uygulaması ticaret adamlarının önündeki en büyük engeldir. Bazı Avrupa ülkeleri malları taşıyan kamyonlara bile sınır getiriyor.
Mesela Yunanistan 20 bin kamyon geçecekken sadece 10 bin kamyona izin veriyor. Biz diyoruz ki siyasi problemler ticaretin önünde engel olmamalıdır.
Siyasi problemler de çözülecek ama çözülmesini samimiyetle istemek gerekiyor. Biz bu konuda üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz da. AB'nin bu konuda Yunanlıları ve Rumları teşvik etmesi gerekiyor. Tabi ABD'nin de...''
Türkiye'nin ekonomik kriterler açısından AB üyeliğini en çok hak eden ülkelerin başında geldiğini belirten Nihat Ergün, Türkiye'nin bu alanda birçok AB ülkesinden ileride olduğunu kaydetti.
AB'nin tam üyelik için ileri sürdüğü üç konu olduğunu ifade eden Bakan Ergün, şöyle dedi:
''Bu üç konuyu resmi düzeyde ileri sürmüyorlar ama gayri resmi düzeyde bunu ortaya koyuyorlar. Bunlardan biri Türkiye'nin nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olması. İkincisi büyük bir nüfusa sahip olması.
Üçüncüsü de Türkiye'nin demokratikleşme, hukuk ve ekonomik gelişmişlik düzeyinin henüz AB seviyesine çıkmamış olması. Ancak bu gerekçelerin hiçbiri bugün ileri sürülecek nedenler değil. Çünkü Türkiye, AB'ye 40 yıl önce başvurdu.
40 yıl önce başvurduğu zaman da Müslüman'dı. Yani bugün Müslüman olmadı. Dolayısıyla bu konular bugün ileri sürülecek konular değil. O zaman ileri sürülseydi AB bir Hıristiyan Kulübüdür; dini bir birliktir diye değerlendirirdik ama bize böyle söylenmedi.
40 yıl önce de Türkiye'nin nüfusu AB ile kıyaslandığında yine büyüktü. Türkiye'nin nüfusunu yarı yarıya indirerek AB ile müzakereleri sürdürmesi mümkün değil.
Üçüncü konu ise bizim AB içinde yer almak istememizin nedenlerinden biri. Türkiye'nin demokrasi, hukuk ve ekonomi alanında AB standartlarına yükselmesi.
Bu amaçla AB'de yer almak istiyor ama bakıyoruz ki AB içinde Türkiye'nin üyeliğini risk olarak görenler var, ancak fırsat olarak görenler de var. Öncelikle AB'nin kendi içindeki çatışmayı çözmesi gerekir.''
3M FİRMASI İLE İLGİLİ İDDİALAR
Ergün, ABD'li 3M firmasının Türkiye'deki bazı kamu kuruluşlarına rüşvet verdikleri yönünde iddialar bulunduğunun ifade edilmesi üzerine de uluslararası ticarette ve yatırımlarda hukuki zemin dışında bir talep ve teklifte bulunulmasının doğru olmadığını, ancak zaman zaman dünyada bu tür olaylara rastlandığını, bazen firmaların bazen kişilerin bu tür talepte bulunabildiklerini söyledi. Kim olursa olsun bunlara karşı uluslar arası anlamda önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Ergün, ''Türkiye'de bunu yapan firmalar soruşturma geçirmektedir, ancak bu firma bazında ABD'deki ve Türkiye'deki soruşturmanın hangi aşamada olduğunu bilmiyorum'' dedi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı değerli Türk Lirası tartışmalarıyla ilgili bir soruyu da ''Türk Lirası son dönemde son derece değerli bir para oldu. Bu, Türkiye;deki hem ekonomik hem siyasi istikrar ve güven ortamı nedeniyle önemli oranda gerçekleşti. Aynı zamanda önemli oranda yabancı sermaye girişi oldu Türkiye;ye ve Türk lirası dolar karşısında değerlendi. Ancak bu durum dış ticarette bizim aleyhimize olan bir durum. Mesela ABD;ye mal satmakta zorlanıyoruz o zaman. Mallarımızın fiyatı otomatikman yükselmiş oluyor'' karşılığını verdi.
Ergün, işadamlarıyla gerçekleştirdiği toplantının ardından Georgia Tech Üniversitesi teknoparkını da ziyaret etti ve yetkililerden bilgi aldı.