ATO Başkanı Bayazıt İlhan, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 16 Ekim Cumartesi günü meydana gelen su baskını sırasında iki hastanın yaşamını yitirdiğini, kaybedilen bir hastanın ise yoğun çabalarla geri döndürüldüğünü ileri sürdü.
Ankara Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplantısında, 16 Ekim Cumartesi günü yoğun yağış nedeniyle elektrik santralini su basan Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki gelişmeler değerlendirildi.
ATO Başkanı İlhan, hastanenin yoğun bakımında yatan 38 hastanın bir kısmının diğer hastanelere taşındığını, bir kısmının ise diğer servislere alındığını ifade ederek, ''Su baskını sırasında iki hasta yaşamını yitirdi, kaybedilen bir hasta da yoğun çabalarla geri döndürüldü. Onkoloji Hastanesine sevk edilen bir lösemi hastası ise daha sonra hayatını kaybetti'' diye konuştu.
Konuyla ilgili Ankara İl Sağlık Müdürlüğüne başvuruda bulunduklarını, ancak henüz yanıt alamadıklarını kaydeden İlhan, ''Bu hastanede 2008'de ve geçen Mayısta da su baskınları olmasına rağmen bir önlem alınmamış. Bunun sorumluları açıklanmalı ve haklarında gereken işlem yapılmalıdır'' dedi.
ATO Genel Sekreteri Selçuk Atalay da, enerji santralinin bulunduğu bölümde suların 57 santimetreye ulaşması nedeniyle jeneratörün bile kısa devre olması tehlikesinin yaşandığını savundu.
''Ölümlerin başka nedenlerden kaynaklandığı'' açıklamalarını hatırlatan Atalay, bunun kanıtlanması gerektiğini söyledi.
Bu gelişmelerin taşeronlaşmanın sonucu olduğunu savunarak, bu kadar gelişmiş bir hastanede bile bu tür olayların yaşanmasının herkesi tedirgin ettiğini ifade eden Atalay, ''Hastanede ameliyathaneler ve yoğun bakım cumartesi gününden beri kapalı. Sağlık Bakanlığı inceleme başlatmalı ve sorumlular hakkında işlemler yapılmalıdır'' görüşünü dile getirdi.
-LÖSEMİ HASTASININ VEFATI-
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi hematoloji servisinde tedavi gören ve su baskınının yaşandığı gün sevk edildiği Onkoloji Hastanesinde yaşamını yitiren 26 yaşındaki lösemi hastası Yunus Emre Yücel'in babası Ömer Yücel, yoğun bakıma alınması gereken oğlunun zamanında müdahale edilmediği için hayatını kaybettiğini öne sürdü.
Oğlunun, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi hematoloji servisindeki diğer hastalardan birinden enfeksiyon kapmış olabileceğini ileri süren baba Yücel, şu iddialarda bulundu:
''Oğlumun kemoterapi sonrası ateşi yükselmişti. 72 saat bu durumun devam edebileceği söylendi. Ancak 16 Ekim günü hala bir düzelme olmadı. Bunun üzerine evden doktor çağrıldı. Yoğun bakıma alınması gerekiyordu, ama su baskını nedeniyle bu yapılamadı. Bu yüzden Onkoloji Hastanesine sevk edildi. Orada sabaha karşı vefat etti. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki tüm sağlık personeli çok iyi baktı oğluma, ama tedavinin sonu kötü bitti.''
Yücel, ''Tazminat davası açacak mısınız?'' sorusu üzerine, ''Oğlum sporcuydu. Gençlerbirliği kulübünde masörlük yapıyordu. 10 trilyon verseler benim oğlum geri gelir mi? Onu ben nereden bulacağım bir daha? Paraları onların olsun'' diye konuştu.
Atalay da bir soru üzerine, 16 Ekimde söz konusu hastanede yoğun bakım hastalarından Şefika Fidan ve Bayram Bulut'un da hayatını kaybettiğini belirterek, ''Sağlık Bakanlığı, 'iki hasta da zaten yoğun bakımdaydı, durumları ağırdı' diye bir açıklama yapsa dahi, bu kabul edilemez'' ifadesini kullandı.
