''Ergenekon'' soruşturması kapsamında, İşçi Partisi'nde (İP) arama yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli 10 polis memurunun yargılandığı davada savcı beraat istedi.
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında, İşçi Partisi'nde (İP) arama yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli 10 polis memurunun yargılandığı davada, esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Özlem Şimşek, ''Aramada mevzuata aykırı davranılmasına karşın, atılı suçun manevi unsurunun oluşmadığı'' gerekçesiyle sanıkların beraatlarına karar verilmesini talep etti.
Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasına, sanık polis memurlarından 5'i ile avukatları ve müşteki avukatları katıldı.
Sanık avukatları Hasan Hüseyin Taşpınar ve Mehmet Sürer, arama tutanağında el konulan eşyalarla ilgili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde ne tür işlemler yapıldığının sorulması talebini yinelediler.
İP'in avukatları Ayhan Sarıhan ve Ali Cafer Baş ise sanık avukatlarının talebinin davanın esasına etkili olmadığını ve dava sürecini uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürdü.
Cumhuriyet Savcısı Özlem Şimşek, sanık avukatlarının taleplerinin, bu aşamada yargılamaya herhangi bir etkisi olmayacağı kanaatine varıldığından reddine karar verilmesini talep etti.
Yargıç İsmail Tiryaki, ara kararında, sanık avukatlarının talebinin reddini kararlaştırdı.
Avukat Ali Cafer Baş, ''sanıkların eyleminin 'görevi kötüye kullanma' suçunu oluşturduğunu ve yapılan aramanın usulsüz olduğunu'' ileri sürerek, ''Aramada, Ankara'daki özel yetkili savcının katılımı yoktur, yapılan işlemlerin tamamı usulsüzdür. Sanıkların cezalandırılmasını talep ederiz'' dedi.
-USULE AYKIRILIK VAR, KASIT YOK-
Cumhuriyet Savcısı Özlem Şimşek, mahkemeye sunduğu esas hakkındaki görüşünde, sanıkların, 21 Mart 2008 tarihinde, İşçi Partisi Genel Merkezi'nde ve aynı binada bulunan Ulusal Kanal bürosunda, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin arama ve el koyma kararı ile bilişim sistemleri ve bilgisayar üzerinde inceleme yapılmasına izin veren arama kararları uyarınca arama yaptıklarını anımsattı.
Aramanın çok sayıda kolluk görevlisi tarafından yapılmasına karşın, aramanın yapıldığı her yerde, her odada aranacak yerlerin sahibinin ya da yasal temsilcisinin avukatı ile hazır bulunmalarına imkan sağlanmadığını belirten savcı Şimşek, arama yapılan yerde İşçi Partisi Genel Başkanı, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi sahibi olan Doğu Perinçek'in arama başladıktan kısa bir süre sonra Emniyet Müdürlüğüne götürülerek aramada hazır bulundurulmasına imkan sağlanmamakla CMK'nın 120. maddesine aykırı davranıldığını kaydetti.
Şimşek, arama sırasında ancak ispat olarak yararlı görülen eşyaya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturabilecek mal varlığı değerlerine el konulabileceği yasa hükmü olmasına rağmen somut olayda böyle bir ayrım yapılmadan tüm belge, CD ve disketlere el konulduğu gibi el konulan eşyaların zilyedi veya temsilcisi tarafından mühürlenip imzalanmasına müsaade edilmediğinden CMK'nın 122/2. ve 123. maddelerine aykırı davranıldığını belirtti.
Savcı Şimşek, olay günü arama yapılan binadaki tüm bilgisayarlara el konulduğu halde el konulan bilgisayarların veya bilgisayarların içindeki programların şifrelenmiş olduklarına dair bir bilgiye arama tutanağında yer verilmemiş olmasına karşın CMK'nın 134. maddesinin ''Şifreli olmayan ve şifreli belge ve program içermeyen bilgisayarlara el konulamaz, ancak bu bilgisayarların hafızalarının kopyaları usulünce alınabilir'' şeklindeki hükmüne açıkça aykırı davranıldığını ifade etti.
Şimşek, bu şekilde yapılan aramaların CMK ile Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğine aykırı olduğu sabit ise de mevcut arama kararlarına göre arama yapan sanıkların, TCK'nın 257. maddesinde düzenlenen ve kasti suç niteliğinde olan ''görevi kötüye kullanma'' suçunun aradığı kasıt ile hareket ettiklerine dair savunmalarının aksine cezalandırılmalarına yeter kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, manevi unsur yönüyle oluşmayan suçtan beraatlarına karar verilmesini istedi.
Sanıklar ile avukatları esas hakkındaki savunmalarını yapmak üzere süre talebinde bulundu.
Yargıç Tiryaki, sanıklar ve avukatlarına esas hakkındaki savunmalarını yapmak için süre vererek, duruşmayı erteledi.
İddianamede, 21 Mart 2008'de, İP Genel Merkezi'nde ve aynı binadaki Ulusal Kanal Ankara Bürosu'nda arama yapan 10 polis memurunun, ''mevzuata aykırı arama yaptıkları'' ileri sürülerek, ''görevi kötüye kullandıkları'' gerekçesiyle, 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.