'Hiç saman dolu kuş ile gerçek kuş bir olabilir mi? Saman dolu kuşlarla bunları kandırıyorlar' diyen Necmettin Erbakan, partiden ayrılan Kurtulmuş ve ekibine de göndermede bulundu. Ya kongre 1 ay önce olsaydı...
Saadet Partisi"nde Sayın Numan Kurtulmuş"un istifası ile boşalan genel başkanlık koltuğuna Milli Görüş hareketinin lideri Sayın Necmettin Erbakan seçildi.
Sayın Erbakan sağlık koşulları nedeniyle konuşma kürsüsüne özel tasarlanmış asansörle çıkmak zorunda kalsa da, bu görüntü bir başka açıdan da anlamlıydı.
Saadet"i şu anki görüntüsünden bir adım ileri götürmek için, gerçekten de ektsra özel sistemlere ihtiyaç var. Yoksa partiyi mevcut imajıyla ayağa kaldırmak pek mümkün görünmüyor.
Sayın Erbakan siyasi geçmişinde 4 ayrı partide 5. kez genel başkanlığa seçilmiş oldu. Bu durum sadece ülkemiz siyasi tarihi açısından değil, dünyada da bir ilk olmalı.
Sayın Kurtulmuş partiden istifa etmeden önce çeşitli çevrelerle istişareler yapmıştı. Bu görüşmelerden birinde gazeteci Ahmet Taşgetiren"in kendisine, "Erbakan Hoca kendisi aday olsa bile onun karşısında risk almaya değer" tavsiyesinde bulunduğu basında yer almıştı.
Sayın Taşgetiren"in sezgileri güçlü çıktı. Görünen o ki, Sayın Kurtulmuş partide kalmayı sürdürerek içeride mücadeleyi göze alsa, demek ki karşısında doğrudan Sayın Erbakan"ı bulacakmış. Görünen o ki, öyle bir durum gerçekleşmiş olsa, partinin Pazar günü yapılan kongresi derbi maç kadar heyacanlı geçecekmiş. Artık kim kazanırdı bilemem.
Necmettin Erbakan kongrede yaptığı konuşmada partiden ayrılan Numan Kurtulmuş ve ekibinden söz ederken şunları söyledi: "Son günlerde yaşadığımız olaylar Allah'ın bir lütfudur, birilerini kolundan tutup çıkartmak veballi bir olaydır. Biz kimseye karışmadan herkes kendi yerini almıştır'' dedi.
Sayın Kurtulmuş ve ekibini partiden ayrılma konusunda kırılma noktasına getiren olayın iftar sofrasının basılması ve partiye kayyum atanması hadisesi olduğu düşünülürse, Sayın Erbakan"ın bu olayları bir lütuf olarak gördüğü anlaşılıyor.
Sayın Numan Kurtulmuş"un 1 Ekim"de Saadet Partisi genel başkanlığından istifa etmesini, "Cenab-ı Hak hidayet ve şuur versin" sözleri ile değerlendiren ve ''sırat-ı müstakimden şaşmamak esastır'' diyenSayın Erbakan"ın,"Son günlerde yaşadığımız olaylar Allah'ın bir lütfudur. Biz kimseye karışmadan herkes kendi yerini almıştır'' sözlerinden yola çıkarak, Sayın Kurtulmuş ve arkadaşlarını hangi yere uygun gördüğünü merak etmemek de elde değil.
Hatırlanacağı gibi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 54. Hükümet'in Başbakan'ı Necmettin Erbakan'ın 'kayıp trilyon' davasından aldığı ev hapsi cezasını 19 Ağustos 2008"de tamamen kaldırmıştı. Erbakan'ın, 26 Mayıs 2008'de Altınoluk'taki yazlığında infaz edilmeye başlanan hapis cezası, 23 Eylül 2010'da sona erecekti. Yani bugünün tarihinden sadece 24 gün önce.
Hangi kuş gerçek?
"Mücahit Erbakan, efsane Başbakan'' sloganları arasında konuşmasını yapan Erbakan, AK Parti'yi içi saman dolu bir kuşa benzeterek şunları da söyledi:
''AKP nedir, Saadet Partisi nedir onu anlatacağız. Bu zihniyet daha önce Demirel'i getirdi, onu kullandı. Daha sonra bizim evladımız Özal'ı getirdi. Ardından Tayyip'i getirdi, aslı varken diğerlerini getiriyor. Hiç saman dolu kuş ile gerçek kuş bir olabilir mi? Saman dolu kuşlarla bunları kandırıyorlar" dedi.
Ben bu tür yakıştırmaların değil AK Parti mensupları, hiçbir parti için yakışık kalmadığını düşünüyorum. Hele hele Sayın Erbakan gibi gün görmüş, devran görmüş bir insanın ciddiyetine yakışık bulmuyorum.
Konuşmasında rahmetli Özal için "bizim evladımız Özal" ifadesini kullanan Sayın Erbakan"ın, sağlığında rahmetli Özal için neler dediğini zikretmek abes kaçar.
Yazımızı, bir yıl önce (9 Eylül 2009"da) bu köşede yayınlanan, "Erbakan hiç secdeden kalkmasa bile..." başlıklı yazımızdan alıntı satırlarla sonlandıralım. Hemen hatırlatalım, o yazı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan"ın hemen ardından bir zamanlar Refah Partisi İstanbul İl Başkanı seçilen Sayın Mehmet Ali Şahin"in, yazının kaleme alındığı günlerde TBMM Başkanı seçilmesi vesilesi ile kaleme alınmıştı. Çünkü Sayın Erbakan o günlerde, Saadet Partisi"nin Konya İl Başkanlığınca düzenlenen iftarda bir zamanlar evladı durumunda olan AK Parti yetkililerini çok ağır bir şekilde eleştirmişti. Şunları yazmışız:
"Bir siyasi hareket düşünün ki, kurduğu partiler birbiri ardına kapatılmasına, sistem tarafından sürekli örselenmesine rağmen, çok da uzun olmayan bir gelecekte o siyasi hareketin önemli isimlerinden 3"ü gün geliyor, hem de aynı anda devletin en önemli makamlarına geliyor. Bu isimlerden biri Çankaya Köşkü"nde cumhurbaşkanlığı koltuğunda, diğeri Meclis Başkanlığında, bir diğeri de Başbakanlık koltuğunda oturuyor.
Eğer siz bir siyasi hareketin öncüsü olsanız ve kendi ellerinizle yetiştirdiğiniz evladınız nispetindeki kişiler aynı anda cumhurbaşkanlığı, meclis başkanlığı ve başbakanlık koltuğunda oturuyor hale gelseler, bu üçlü sacayağının tamamlandığı günün gecesinde idrak edilen Beraat Kandili"nde ellerinizi Yüce Yaradan"a kaldırdığınızda ne derdiniz? Bu isimleri Türk siyasi hayatına kazandırdığınızdan dolayı yaptığınız yanlışlık nedeni ile Allah"tan bağışlanma mı dilerdiniz, yoksa o günleri gösterdiği için şükreder miydiniz?"
Bana yar olmayan başkasına da yar olmasın gibi algılıyorum ben bu yaklaşımı...
13 ay evvel kaleme aldığımız yazıda kritik bir soruda sormuş ve şunları yazmışız:
"...Eleştiriye konu ettiğiniz bu isimlerin Milli Görüş çizgisinden çıkmış eski müntesipler olduğu düşünülüyorsa, bundan sonraki isimlerin çizgi içinde kalacağının güvencesi, garantisi ve teminatı nedir? Kime ne kadar güvenilecektir?"
Yerinde bir soruymuş demek ki... O zamanlar Saadet"in başında bulunan Sayın Numan Kurtulmuş"a eğer Sayın Erbakan bugünlerde partiden ayrıldığı için "Cenab-ı Hak hidayet ve şuur versin, sırat-ı müstakimden şaşırmasın'' deme noktasına geldi ise, vay partinin haline... Dava adamı değil, ne zaman şaşıracağı belli olmayan siyasetçiler üretiyor sanki... Sayın Erbakan"ın yerine başkası gelseydi, acaba ne zaman "sırat-ı müstakimden şaşıverecek" diye endişe ile bekleyip duracaktır.
Sayın Erbakan dümene geçerek, başkalarının şaşırmasının ve şeytana uyarak yoldan çıkmasının önünü de kesti. İyi de yaptı. Ülkemize hayırlısı olsun. Demirel de heveslenirse, şaşırmamalı... Büyükanıt Paşa"nın dediği gibi, onun neyi eksik ki...
Prof. Dr. Osman ÖZSOY -; HABER 7
www.osmanozsoy.com.tr - http://twitter.com/ozsoyosman