Sempatik hareketleri, hazır cevaplığı, esprileri ve doğal halleriyle Türk halkı bu yeni komik adamı çok sevdi. Ufuk Özkan.. Yani 'Geniş Aile' dizisinin Cevahir'i.. İşte Ulvi'nin can dostu Koyu Bilal'in ezeli rakibi Cevo:
O gurbetçi bir fabrika işçisinin oyunculuğa heveslenmiş oğlu. 15 yıllık oyuncu Ufuk Özkan'a şans, 'Geniş Aile' dizisindeki 'Cevahir' rolüyle geçen yıl güldü. Sempatik hareketleri, hazır cevaplığı, esprileri ve doğal halleriyle Türk halkı bu yeni komik adamı çok sevdi.
15 yılda, çok sayıda tiyatro oyununda, 10 dizide, 3 sinema filminde rol aldı. Bir gizli ajanı canlandırdığı, başrolleri Doğa Rutkay, Sümer Tilmaç, Mehmet Ali Erbil ve Erdal Tosun'la paylaştığı 4'üncü sinema filmi 'Pak Panter' ise çok yakında vizyona giriyor.
Bugün gazetesinden Şebnem Özcan, Ufuk Özkan'la hayatı, oyunculuğu ve yeni sinema filmini konuştu.
Sizin hayat maceranız Almanya'da başlıyor. Almanya'nın hangi şehrinde oturuyordunuz?
Almanya'ın güneyinde Mannheim'da doğdum. 13 yaşına yaşıma kadar Almanya'daydım. Teyzelerle, yengelerle çok kalabalık bir ailede yaşadım. Her hafta sonu pikniklerimiz vardı, yedi sekiz araba hep beraber giderdik. Yeni oyunlar icat eden, oyunları yöneten, çok yerinde duramayan bir çocuktum. Düşünsenize 8 yeğen aynı apartmanda bir arada büyüdük.
Anne ve babanız orada ne iş yapıyordu?
Biz Samsunluyuz, daha da eskisi Çerkez'iz! Babam Almanya'da bir lastik fabrikasında çalışıyordu. Annem de oradaki gurbetçilerimiz ne işler yapıyorsa, o da onu yapıyordu. sağladı.
Türkiye'ye döndüğünüzde kaç yaşındaydınız?
13, intibak güçlüğü yaşadım. Hem dil, hem de sosyal olarak. Bunu aşmak için de torpille Samsun Belediye Konservatuarı'na girdim. Torpilimiz de genel sanat yönetmeniydi, akrabamızdı o soktu beni. İşin içersinde okul tiyatrosu da vardı. Ortaokulda tiyatro sahnesine ilk çıktığımda karar verdim; oyuncu olacaktım. Hiç unutmam, 'Ramazan Eğlenceleri' adı altında tekerlemeler söylemiştim. Seyircinin karşısına çıkmaya karar verdim. Müşfik Keter 'Kuvayi Milliye' adlı oyunla Samsun'a gelince, oyun bitiminde gidip onun elini öptüm ve 'Bende sizin gibi oyuncu olacağım' dedim. Yıllar sonra onun öğrencisi olmadım ama onun ablası Yıldız Kenter'in oyuncusu oldum. Lise bitti İstanbul'a geldim. İlk sene konservatuarı kazandım ama memlekete geri dönmedim.
O boş geçen koca bir senede neler yaptınız?
Bir takım işler yaptım. Çırağan Sarayı'na girip orada 'Bellboy' ve havuz görevlisi olarak çalıştım. 17-18 yaşındaydım. O yaştaki bir çocuk için çok güzel paralar kazanıyordum. Ailem yanıma geldi. Ama ben babamdan tiyatro için izin almıştım. O hep benim içimdeydi. Sonra sınavı kazanıp konservatuara girdiğim gün Çırağan'dan istifa ettim. Ve babamın bana verdiği o izni helalinden kazandım. 3 sene sonra babamın istediğini yaptım. Çırağan Sarayı'ndan sonra kendime 'Mavi Kart' aldım, 'Akbil' yani. Onunla otobüse ve vapura binmeye başladım. Artık bir şeyler değişmişti, okul başlamıştı.
Hiçbir şey yapmadığınız dönemlerde ünlü olacağınızı hayal ediyor muydunuz?
Ediyordum. Hissediyordum, hatta eşime de söylüyordum. Evlendiğimiz ilk zamanlarda çok zorluk yaşadım. İşsiz bir yıl bekledim. Sadece tiyatroyla geçimimi sağladım ama hiçbir zaman güvenimi kaybetmedim. Her zaman duamı dürüst etmeye devam ettim. Şunu söylüyordum, 'Bir şey var, bir şey gelecek' diyordum. Size yemin edebiliyorum gece yattığım zaman bunun hayalini kurabiliyordum. 'Geniş Aile' tarzı bir işi ve 'Cevahir' gibi bir kahramanın hayalini kuruyordum. Ve gerçek hayatta başıma geldi.
OKULA GİDERKEN PALYOÇOLUK YAPTIM
Okurken başka ne gibi işlerle uğraştınız?
Animatörlük yapıyordum. Palyaçoluk yapıyordum. Palyaço kıyafetleri giyip arabalara el ilanları dağıtıyordum. Doğum günlerine gidiyordum, bayii toplantılarına gidip orada çizgi kahramanlarının kostümlerini giyip insanları güldürüyordum. Hiç unutmam, Çırağan Sarayı'nda birlikte çalıştığım bellboy bir arkadaşım kız arkadaşıyla birlikte benim çalıştığım yere gelmişti. Bende, palyaço kostümü, kocaman burun ve ayakkabılarla yanlarına gittim. 'Tanıdın mı beni?' dedim. Tanıyamadı.
Neden buradasın dedi mi?
Dedi, 'çalışıyorum' dedim.
Sizi o halde, palyaço olarak görmesinden dolayı utanmadınız mı?
Utansaydım, gitmezdim yanına. Çünkü ben öğrenciydim ve öğrenciyken her şeyi yapmak mübahtır. Sonra kendi kabaremizi kurduk. Şehir Tiyatrotrosu"na girdim, 3 yıl kadar çalıştım. Oradaki memuriyet kafasını sevmediğim için işi bıraktım. Ardından BKM'nin projesi geldi, 'Ölümüz Aşk' dizisinde oynadım. Bu işe başrol alarak başladım. Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan bana çok ağabeylik yaptı. Sonra 'Emret Komutanım', birkaç başka iş ve 'Geniş Aile'ye geldik sonunda.
Hiçbir şey yapmadığınız dönemlerde ünlü olacağınızı hayal ediyor muydunuz?
Ediyordum. Hissediyordum, hatta eşime de söylüyordum. Evlendiğimiz ilk zamanlarda çok zorluk yaşadım. İşsiz bir yıl bekledim. Sadece tiyatroyla geçimimi sağladım ama hiçbir zaman güvenimi kaybetmedim. Her zaman duamı dürüst etmeye devam ettim. Şunu söylüyordum, 'Bir şey var, bir şey gelecek' diyordum. Size yemin edebiliyorum gece yattığım zaman bunun hayalini kurabiliyordum. 'Geniş Aile' tarzı bir işi ve 'Cevahir' gibi bir kahramanın hayalini kuruyordum. Ve gerçek hayatta başıma geldi.
'Geniş Aile'den sonra hayatınızda neler değişti?
Eskisi gibi otobüse binemiyorum tabii ki. Vapura da binemiyorum. Neden otobüse binemiyorum sebebi şu; Bundan gocunmuyorum, utanmıyorum ama oradaki insanları varlığımla rahatsız etmek istemiyorum. Orada gereksiz bir kakafoni oluşturulmasını istemiyorum.
Eşiniz Nazan Hanım'la ne kadar bir süre sonra evlenmeye karar verdiniz?
Tanıştık 6'ıncı ayda evlenmeye karar verdik. Üniversite bitmişti. Hali hazırda 'Emret Komutanım' adlı bir dizi çeviriyordum. 5'inci yılımız, Eren isimli bir oğlumuz var.
Evliliğinizin mesleğini zedeleyeceğini düşürdünüz mü?
Yok, benim hiçbir zaman engel olacağını düşünmedim. Şimdi mesela 'Geniş Aile' var. Herkes benim evli olduğumu biliyor. Evli olup olmamak bir oyuncunun başarısını etkilemez. Sonuçta bu yüzük bir tasma kelepçe değil, insanlar isterse bununla da bir sürü katakulli yapabilir. Sizin vicdanınızla ilgili bir şey.
Acaba diyorum, siz üniversite çağlarında çok mu çapkındınız, evlenince de uysallaştınız?
Muhakkak. O yaşlarda hormonlarınız fazla çalışıyor. Benim de kayıp gençlik dönemim oldu yani. Üniversitede oldu, sonra oldu. Beyoğlu'nda çok sabahladığımı biliyorum.
PAK PANTER'DE TIRIN ALTINDAN GEÇTİ
Sinema filmlerinde de rol alıyorsunuz, yakında vizyona girecek son filminiz 'Pak Panter'deki rolünüz nedir?
Çok eğlenceli bir film oldu. Orada 'Ajan'ı canlandırıyorum, büyük tehlikeler atlattım. Örneğin arabayla TIR'ın altından geçiyorum, ölümle burun buruna geldim ama hiç dublör kullanmadım. Bir kaçış sahnesinde trenden atlamam gerekiyordu atladım, kaşım yarıldı, olsun. Aksiyonu bol film, izleyici sevecektir.