Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Kızolcahamam kampında konuşma yapıyor.. 'Yüzde 42 neden biz hayır dedi' sorusunun yanıtını aradıklarını belirten Erdoğan, hedeflerini açıkladı..
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''(Halk oylaması algı araştırmasıyla) niçin, hangi sebeplerle bize halkımız 'hayır' dedi, neden 'evet' dedi? Bunu göreceğiz ve böylece 2011 seçimlerine bu çerçevede hazırlanacağız'' dedi.
Erdoğan, konuşmasında, partisinin Kızılcahamam'da gerçekleştirilen 16. İstişare ve Değerlendirme toplantısını değerlendirdi.
Başbakan Erdoğan, ''Kendi içinde demokrat olamayanlar, parti bünyesinde demokrasiyi hakim kılamayanlar ülke siyasetinde demokrat olamazlar, demokrasiyi güçlendirecek adımlar atamazlar'' diye konuştu.
Diğer partilerde bu konudaki tutumu eleştiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Atılan adımların, genel başkanın sözlerinin milletvekillerince nasıl tekzip edildiğini örnekleriyle görüyorsunuz. İstişareyle, parti kurullarınca belirlenmeyen söylemlerden nasıl çark edildiğini, nasıl zikzaklar çizildiğini takip ediyorsunuz. Bir kısım partilerin ise eleştiriye, istişareye ne kadar kapalı olduklarına, otoriter anlayışların nasıl katılımcığı bastırdığına şahit oluyorsunuz. Hatta bazılarında nasıl verilecek kararlarda veya atılacak adımlarda bir yerlerden izin almaları gerektiğini görüyorsunuz. Biz biliyoruz ki kendisini değiştiremeyenler Türkiye'yi de değiştiremezler. Kendi içinde demokrasiyi hakim kılmak için gayret göstermeyenler Türkiye'de demokrasiyi hakim kılmak için de gayret gösteremezler. Ortak akla inanmayanlar, eleştiriye açık olmayanlar, kendi muhasebelerini yapamayanlar milletin verdiği mesajı doğru anlamak için özeleştiri yapmayanlar, hiç bir gelişim gösteremezler. Bir arpa boyu yol alamazlar. Parti içinde gözünü kulağını kapayanlar milletin hissiyatına, efkarına da gözlerini, kulaklarını, kalplerini kapatırlar.''
İstişare toplantılarıyla başlattıkları geleneğin, Türk demokrasisi açısından büyük önem taşıdığını belirten Erdoğan, ''Bizim yıllardır yapmakta olduğumuz bu istişare toplantılarının diğer partiler tarafından da yapıldığını, taklit demiyorum, yapıldığını görüyor ve bundan da büyük memnuniyet duyuyorum. Zira biz sadece ekonomi, sadece dış politikada Türkiye'nin bilinen parametrelerinde değil, siyasetin dilinde, üslubunda, yöntem ve ideallerinde de ilkleri başarmış bir partiyiz'' dedi.
Erdoğan, dün ve bugün yaptıkları toplantılarda partinin tüm kurullarının katılımıyla Türkiye'nin meselelerini, gündemlerindeki konuları, gelecek vizyonlarını son derece demokratik ve özgür bir ortamda ele alma fırsatı bulduklarını söyledi. Dün terörün kaynakları, mücadele yöntemleri ve mevcut durum konusunda, terörün hukuki ve adli boyutları konusunda ve terörle mücadelede ana politikalar, işbirliği, koordinasyon konusunda ilgili Bakanların sunumlarını yaptıklarını anlatan Erdoğan, katılımcıların da bu meseleler üzerine fikirlerini beyan ettiklerini, sorular sorduklarını, cevaplarını aldıklarını, politikaların şekillenmesine yardımcı olacak katkılar sunduklarını dile getirdi.
Bugün bütün Bakanların katılımıyla genel oturumları gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, bugünkü müzakerelerinin odağında 12 Eylülde yapılan Anayasa değişikliği halk oylamasının sonuçlarının yer aldığını anlattı.
-HALKOYLAMASI ALGI ARAŞTIRMASI-
Sabahki ilk oturumda kamuoyu araştırma şirketlerinin ortak yaptıkları halk oyalaması algı araştırmasının sunumunun gerçekleştirildiğini ifade eden Erdoğan, 45 ilde 69 bin 300 kişi ile bir yapılan araştırmanın, seçmen davranışlarını oylama sonrasında inceleme noktasında Türkiye ve dünyada yapılmış en büyük, en kapsamlı araştırma özelliği taşıdığını bildirdi.
Çalışmanın telefonla değil yüz yüze yapıldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz, 12 Eylül akşamı milletimize bir söz vermiş, 'hayır' diyen yüzde 42'nin neden, niçin, hangi gerekçelerle, hangi hissiyatla 'hayır' dediğini anlamak için çaba sarf edeceğimizi ifade etmiştik. Nitekim hemen o andan itibaren çalışmalara başladık ve ilk planda, böyle kapsamlı, büyük boyutlu, bilimsel ve titiz bir araştırma yaptık. 'Hayır' diyenlerin gerekçeleri kadar 'evet' diyenlerin gerekçelerini de anlamaya, milletimizin ortaya koyduğu iradeyi, tüm boyutlarıyla analiz etmeye büyük önem verdik. 45 ilde bitirdik ama henüz biz bunu noktalamadık. Zira 36 vilayette de aynı araştırmayı yapacağız ve 81 vilayette bunu tamamlayarak 2011 seçimlerine bir zemin oluşturacağız. Yani illerde durumumuz nedir. Niçin, hangi sebeplerle bize halkımız 'hayır' dedi, neden 'evet' dedi? Bunu göreceğiz ve böylece 2011 seçimlerine bu çerçevede hazırlanacağız. Biz bu adımı partiyi kurarken de atmıştık. O zaman 42 bin denekte, 81 vilayette kamuoyu araştırmasını yaptırmıştık. Bunun üzerine bütün çalışmalarımızı bina etmiştik ve faydalarını açık ve net gördük, milletimiz parti kurulduktan 16 ay sonra bizi iktidara taşıdı. Şimdi hedefleri daha büyük koyuyoruz. Hem kaygıları gidereceğimize hem beklentileri karşılaşacağımıza inandık.
Burada araştırmanın ayrıntılarına girecek değilim ancak şu kadarını belirtmek durumundayım. 12 Eylül halk oylamasında 'hayır' diyenlerin muhalefetin ve medyanın bu noktadaki mülahazalarının çok ötesinde gerekçelerle 'hayır' dedikleri bu araştırmayla net olarak ortaya çıkmıştır. Yaşam tarzlarının ya da laikliğin tehdit altında olduğu, seçmenin bu gerekçeyle bu korku ve tedirginlikle 'hayır' dediği yönündeki değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığını, bu hususların 'hayır' tercihinde ciddi derecede belirleyici olmadığını bu araştırmayla bir kez daha gördük. 'Hayır' tercihinin önemli oranda halk oylamasının özünden, yani paketin içeriğinden bağımsız şekillendiği de yine bu araştırma vesilesiyle görülmüş oldu. Bunu zaten sizlerde meydanlarda gördünüz, çünkü paketin içeriği konuşulmadı. 'Hayır' diyenler paketin içeriğini anlatmadı, başka şeyler anlattılar.
Şunu çok büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum: 69 bin 300 kişiye birebir ulaşılarak yapılan bu araştırma 12 Eylül halk oylaması sonucunda haritanın farklı renklere boyandığı, toplumun karpuz gibi ikiye bölündüğü, toplumsal bir ayrışmanın ortaya çıktığı tezlerini geçersiz kılmıştır. Marmara'daki vatandaşın 'hayır' tercihiyle, Akdeniz'deki vatandaşın 'hayır' tercihi, Ege'deki 'hayır' ile ülkenin diğer bölgelerindeki 'hayır' tercihi birbirinden farklı gerekçelere dayanıyor. Bu gerekçelerin büyük oranda yanlış bilgilendirmeden, gerçek dışı propagandadan, topluma pompalanan sanal korku ve tehditlerden kaynaklandığını da müşahade ettik. Bunu asla ve asla bir mazeret, bir bahane olarak, kendimizi rahatlatan bir gerekçe olarak görmüyoruz.''
-''YÜZDE 42'NİN HİSSİYATI''-
Araştırmanın, halk oylamasında 'hayır' diyen yüzde 42'nin analizini ve hissiyatını yapan bir araştırma olduğunu yineleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak, altını çizerek ifade ediyorum, bu araştırma aynı zamanda bize yeni sorumluluklar yükleyen sonuçları da ortaya koymuştur. Çünkü biz iktidarız, çünkü biz sorumluluk makamındayız. 12 Eylül akşamından itibaren vurguladığımız bir hususu bu araştırma bilimsel olarak ortaya koymuştur. Nedir o? Daha fazla empati yapmak, yüzde 42'nin hissiyatını daha fazla anlamaya çalışmak. O korkuları, o tedirginlikleri, o soru işaretlerini, daha bir samimiyetle ele almak zorundayız. Eğer sonuçları ön yargıyla, peşin kabullerle değerlendirirsek, gereken dersleri çıkaramaz, verilen mesajı doğru anlayamayız. Bu yüzden farklı bölgelerdeki farklı gerekçelerle ortaya konulan iradeyi doğru anlamak, iyi analiz etmek durumundayız. Arkadaşlar şu anda il il değerlendirmeler yapıyor. Bölge raporlarından başka ve il bazında raporlar hazırlıyorlar. Bu raporların ortaya koyduğu tespit neticesinde fotoğrafı daha iyi göreceğiz. Parti ve hükümet olarak atmamız gereken adımları daha somut şekilde projelere dönüştüreceğiz. İnanıyorum ki o vatandaşlarımıza ulaştığımızda, kendimizi onlara daha fazla anlattığımızda ekonomide, dış politikada, milli birlik ve kardeşlik sürecinde yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı daha bir samimiyetle paylaştığımızda, tablo bir değişik olacaktır.''