Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu'nun (YESİDEF) yemek fabrikaları için ithal et sağlanması konusunda Et ve Balık Kurumu ile mutabakata vardığı öğrenildi.
YESİDEF Genel Başkan Yardımcısı ve Ege Yemek Sanayicileri Derneği (EYSAD) Başkanı Ahmet Hakan Ay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kırmızı et fiyatlarının sürekli ve öngörülemeyecek miktarda spekülatif artış gösterdiğini ve yemek sanayicilerinin zor durumda kaldığını belirtti.
Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü ile YESİDEF olarak toplantı yaptıklarını, et fiyatları yükseldiği zaman vatandaşın et alımını kıstığını, yemek firmalarının sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükleri nedeniyle piyasada ete talebin canlı kaldığını ve et fiyatının da düşmediğini aktardıklarını dile getirdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının bir tebliğ yayımlayarak et işleyen tesislere, taze kesilmiş et ithalatı izni verdiğini, ancak yemek sanayicilerinin ithalatçıyla anlaşarak yurt dışından et getirmesinin bugünkü şartlarla mümkün olmadığını da anlatan Ahmet Hakan Ay, sektörün kırmızı et ihtiyacının Et ve Balık Kurumu'nun yapacağı ithalat ile karşılanmasını talep ettiklerini vurguladı.
Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğünün talebi olumlu karşıladığını anlatan Ahmet Hakan Ay, şunları kaydetti:
''Et ve Balık Kurumu depolarına giren donuk karkas etlerden sektörümüze Kasım ayı başından itibaren aylık 1000 tonu geçmemek üzere YESİDEF'e satım yapabileceklerini belirttiler. Yani Kasım ayından itibaren yemek fabrikaları ithal edilen kemikli eti uygun fiyata alabilecek.
Bugün itibariyle kurum karkas eti kilosu 12 lira artı KDV ile satıyor. Bu da müşterilerimiz için sevindirici bir haber.
Yemek fiyatlarında çok büyük alçalma olmaz, ama süreklilik olur, bugünkü fiyatlar 1-2 yıl devam eder. Et fiyatları yükselseydi 3 ayda bir zam yapmak zorunda kalırdık.''
''İTHAL ET GÜVENİLİR''
Et fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle ahilik kültüründen gelen yemek sanayicilerinin, müşteri portföyünü kaybetmemek adına büyük fiyat artışlarına gitmediğine değinen Ay, birçok esnaf ve sanayicinin bu nedenle kepenk indirdiğini, iflasların da sosyal dengesizliğe neden olduğunu savundu.
Marka haline gelmiş kurumların hammadde fiyatındaki artış nedeniyle zarara girdiğini, ancak kalitesinden ödün vermediğini, buna karşın ''fırsatçı, kötü niyetli, merdiven altı işletmelerin'' at eti, eşek eti, domuz eti gibi Türk toplumunun yemediği etleri kullandığını dile getiren Ay, ''Uygun olmayan ürünler araştırılmadan bir süre kullanıldı, basının da konuyu gündeme getirmesiyle denetimler sıklaştırıldı ve bu konuda gerekli önlemler alındı'' diye konuştu.
Son haftalarda virüslü et tartışmasının da yaşandığını hatırlatan Ahmet Hakan Ay, yaşanan tartışmaların ardından vatandaşların, özellikle de 20-35 yaş arası genç kadınların et alımında daha özenli davrandığını dile getirdi.
Vatandaşın ete bakışının değiştiğini vurgulayan Ahmet Hakan Ay, şöyle devam etti:
''Okullarda eğitim alan çocukların anneleri, babaları, lokantaya giden kesim artık daha seçici. Eskiden müşteri geldiğinde bir yemeğin parasını ödediğinde 'çok pahalı' derdi.
Biz de neden ucuz etli yemek satmadığımızı anlatırdık, istemeyen bir süre sonra güzergahını değiştirir, başka lokantaları tercih ederdi. Son zamanlarda insanlar doğru ürünü, doğru fiyatlara almaya başladılar. Çünkü bilinçlendiler.
Özellikle hazır kıymadan kaçmaya başladılar. İnsanlar daha bilinçli alışveriş yapıyorlar. Eskiden özellikle de genç kadınlar et alırken satın aldığı etin dana eti mi kuzu eti mi olduğunu bilmezdi.
Şimdi soruyorlar. Bu yerli üreticinin de değerini veriyor. Tüketen kişi bilinçliyse yerli üreticimiz de para kazanıyor.''
İthal et konusunda da ithalatçı ülkenin güvence verdiğini, Türk Hükümetinin güvenceyi aldıktan sonra hareket ettiğini anlatan Ahmet Hakan Ay, belli standartlardaki etlerin ithal edileceğini, bu nedenle ithal etin de güvenilir olduğunu sözlerine ekledi.