AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, dün Tunceli'nin Ovacık ilçesinde 2 askerin şehit olmasıyla ilgili olarak PKK'nın eylemsizlik kararında samimiyetsiz olduğunun açığa çıktığını belirtti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, dün Tunceli'nin Ovacık ilçesinde 2 askerin şehit olmasıyla ilgili olarak, ''Bunların samimiyetini, bu konudaki dürüstlüklerini kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Geçmişte de bu şekilde eylemsizlik kararı, ateşkes kararları alınmışken bir takım acı olaylar yaşanmıştı'' dedi.
Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Aksu, konuşmasına dün Tunceli'nin Ovacık ilçesinde teröristlerle girdikleri çatışmada şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı.
Dünyanın türbülanslar, krizler ve belirsizlikler içinden geçtiği bir dönemde Türkiye'nin kıskandıran bir performansla kalkınma yolunda hızla ilerlediğini vurgulayan Abdülkadir Aksu, şöyle konuştu:
''Eskiden bazı tersliklere neredeyse alışmıştık, başka ülkeler kalkınırken yerinde saymaya... Diğer ülkeler yüksek büyüme rakamları yakalarken bizler krizler içerisinde tıkanmaya... Başka ülkeler istikrarlı hükümetler tarafından yönetilirken, koalisyon kavgalarıyla kıymetli yılların heba olmasına... Diğer ülkeler demokrasiyi doya doya yaşarken, bize darbelerin reva görülmesi neredeyse normal bir hal almıştı. Artık bu zıtlıklar tersine döndü. Dünya ekonomik krizlerle boğuşurken, Türkiye büyüyor. Belirsizlik kol gezerken, Türkiye istikrarıyla öne çıkıyor. Türkiye artık dünyanın sağlıklı adamı olarak gösteriliyor. Artık sadece bölgesel değil, küresel düzeyde ağırlığı olan bir ülke haline geldik.
Ekonomik kalkınmanın kalıcı olmasının yolu demokrasinin kalitesinin yükselmesinden geçmektedir. Bireysel özgürlüklerin olmadığı yerde, vicdan hürriyetinin tam tesis edilmediği bir yerde girişim özgürlüğünün de çok fazla bir anlamı olmaz. Özgürlükler bir bütündür, cetvelle bölünemezler. Son sekiz yılda sadece ekonomide değil, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları konusunda çok büyük adımlar atıldı.
Türkiye'yi içine kapatan, potansiyelinden uzaklaştıran, çağın değerleriyle bağdaşmayan statükoyla ve onun bekçileriyle mücadeleyi cesaretle ve kararlılıkla sürdürdük. Gözümüzü budaktan esirgemedik, tehditlere aldırış etmedik. En az 50 yıl önce verilmesi, edilmesi gereken hakları milletimize kazandırdık. Düşünün ki sivillerin askeri yargıda yargılanmaması, seyahat özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları gibi temel konularda henüz birkaç hafta önce anayasal adımları atabildik.
Düşünebiliyor musunuz, bizzat yargıçlar, kendilerinin meslekten ihracına karşı yargıya gitme hakkına birkaç hafta önce sahip olabildiler. Bu adımları atabilmiş olmamız ne kadar değerli ise, bu kadar gecikilmiş olması ve bunun karşısında ezbere bir tutum takınılması o kadar utanç vericidir. Bunun üzerinde biraz düşünmeliyiz. Şayet bir ülke yargıca dahi yargıya gitme hakkını ancak şimdi verebiliyorsa o ülkede hukuku temin etmekle sorumlu herkesin, her kurumun kendini sorgulaması gerekir.''
-''SİYASETÇİLİKLE MODACILIK ARASINDA GİDİP GELEN BİR ÇİZGİYLE TUTARLI OLUNMAZ''-
Halk oylaması sonrasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''mahcup bir edayla da olsa'' özgürlükler ve insan hakları konusuna değindiğini belirten Aksu, CHP Liderinin partisi içerisinde yeterince özgür olmadığının anlaşıldığını söyledi.
Abdülkadir Aksu, şunları kaydetti:
''Partisindeki statükonun varlığı onu özgürlükler ve insan hakları konusunda neredeyse fısıltıyla konuşur hale getirdi. Özgürlük temenniyle değil, iradeyle olur. Kısık sesle değil, gür sesle ifade edilir. Muğlak değil, net konuşulur. Yüzde 50 özgürlük yasakçılıktır.
Özgürlük blöflerle olmaz. Taktik konusu hiç değildir. İnsan hakları üzerinde taktik olur mu? Manevra yapmak için özgürlükler kullanılmaz. Özgürlük sadece söylem değil, eylem işidir. Siyasetçilikle modacılık arasında gidip gelen bir çizgiyle tutarlı olunmaz. Kendi partisi içindeki statükoyu, zorlukları aşamayan bir yönetim, Türkiye'deki statükoyu, zorlukları nasıl aşacak? Hala milleti tanımamakta ve anlamamakta direnen yapılarla nereye varılacak.
Gazetelerde yazdığı hali ile söylüyorum, Sayın Kılıçdaroğlu bir konuşmasında aynen şöyle diyor: 'Üniversitelerin ülkelerin sesi olduğunu, çağdaşlığı ve özgürlüğü getirdiğini herkesin kabul etmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, gençlerden ülkelerine bir katkıda bulunmak istiyorlarsa okul sıralarından itibaren soru sormalarını ve yaşananları sorgulamalarını söyledi'... Özgürlüklerin beşiği olması gereken üniversiteleri, yasakların merkezi haline getirmenin kime ne yararı vardır? İnsan hakları, özgürlükler sorunu sosyal demokrasiyi ilgilendirmiyorsa kimi ilgilendiriyor? Nasıl olur da bir sosyal demokrat parti insan haklarını çok temel bir mesele olarak önüne koymaz ve bu konuda çalışmaz. Bunu anlamak mümkün değildir. İnançlarından ve kıyafet tercihlerinden dolayı ayrımcılığa uğrayan kızlarımızın hakkını korumak niçin sosyal demokrasinin kapsama alanına bir türlü giremiyor.
İnsanlarını tercihlerine veya inançlarına göre tasnif etmek; hangi batılı ülkenin sosyal demokratlarında var. İşine geldiği zaman özgürlükçü işine geldiği zaman yasakçı olunmaz. Demokratlık parttime yapılacak iş değildir. CHP den ilkelerine ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerine uygun hareket etmesini beklemek herkes gibi bizim de hakkımızdır.''
-BEDELLİ ASKERLİK-
Türkiye'nin artık sadece bölgesel değil, küresel bir vizyonla hareket ettiğini belirten Aksu, bir tarafta ABD ile model ortaklığın güçlenerek devam ettiğini, diğer yanda Avrupa Birliği yolundaki kararlılığın da sürdürüldüğünü ifade etti. Başta Türkiye'nin komşuları olmak üzere ilişkilerin olabilecek en yüksek noktaya taşındığını vurgulayan Abdülkadir Aksu, diğer yandan yeni yüzyılın önemli potansiyellerini içinde barındıran Rusya, Çin ve Brezilya ile yakın işbirliğine önem verdiklerini dile getirdi.
''Türkiye eksen olarak dünyayı ölçü almaktadır'' diyen Aksu, son 5 yılda artan ticaret hacmi ve yoğunlaşan diplomatik girişimler sonucu Türkiye'nin Afrika kıtasında ağırlığı günden güne artan bir ülke haline geldiğini anlattı ve Türkiye'nin potansiyelinin çok daha fazlalarını yapmaya müsait olduğunu da söyledi.
Yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Abdülkadir Aksu, ''Terörizme karşı mücadele sürecinde hala askerlerimizin şehit olduğu göz önüne alındığında parası olanın askere gitmemesi, parası olmayanın da askere gidip belki de şehit olması anlamına gelecek bedelli askerliği nasıl değerlendirirsiniz? Bunu, partinizin adında da var adaletli bulur musunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Sayın Başbakanımız da açıkladı. Henüz bu konuda önümüze gelmiş hiçbir şey yok. Sadece spekülasyonlar var ve basın, sizler tartışıyorsunuz. Benim düşüncem önemli değil. Önemli olan bu konuda atılacak adımla ilgili bir hazırlık, bir taslak, bir karar... Sayın Başbakan da ifade ettiler. Askerliğin kısa dönem, uzun dönem nasıl olacağı konularında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüşleri de tabii ki burada önemlidir. Bunlar bir hazırlık yapacaklar. Bedelli varsa, yoksa onu da bilmiyoruz, bütün bunları değerlendirecekler ve önce hükümete, Sayın Başbakan'a bir sunumda bulunacaklar, bir brifing verecekler. Ondan sonra mesele partimizin yetkili organlarına, Bakanlar Kuruluna gelecek. Orada da görüşülecek. Ondan sonra kamuoyu önüne, TBMM'ye gelmek suretiyle tartışmaya da açılmış olacak. Şu anda ortada hiçbir şey yok ama hep konuşuluyor.''
-TUNCELİ'DEKİ SALDIRI-
Aksu, ''Terör örgütünün eylemsizlik kararına rağmen Tunceli'de iki şehit haberini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Ben bütün kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Hem bir eylemsizlik kararı... Bunların samimiyetini, bu konudaki dürüstlüklerini kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Geçmişte de bu şekilde eylemsizlik kararı, ateşkes kararları alınmışken bir takım acı olaylar yaşanmıştı. Ama biz terörle mücadele konusunda yapılması gereken dış ilişkiler, yoğun dış temaslar, içeride bütün hazırlıklarımız eksiksiz olarak her türlü tedbirin alınması için ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz. Sadece tek yönlü düşünmüyoruz, meseleyi sadece güvenlik açısından düşünmüyoruz. Meseleyi bütün boyutlarıyla düşünüyoruz. Ekonomik boyutu, sosyal boyutu, diplomatik boyutuyla ele alıyoruz'' yanıtını verdi.
''Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad teröristlere bir af konusunu gündeme getirdi. Siz AK Parti olarak Suriye'deki af konusuna nasıl bakıyorsunuz?'' sorusu üzerine Aksu, ''O konuşma basına bu şekilde intikal etti ama ne dedi o? Geçmişte biliyorsunuz, AK Parti hükümetinden önce pişmanlık yasaları çıkarıldı. Bizim dönemimizde yine birtakım kurumların da arzusu, istikameti üzerine Eve Dönüş Yasası, Topluma Kazandırma Yasası dediğimiz yasa çıkarıldı. Bu tür bir şey mi konuşuldu yoksa bizim hukukta tarif edilen bir aftan mı bahsedildi bunu tam olarak bilemediğim için şimdi nasıl bir değerlendirme yapayım? Bizim affa karşı olan tutumumuzu da biliyorsunuz. Sayın Başbakan bu konudaki görüşleri açıklamıştı, şu anda bir affın olmayacağını'' dedi.