İstanbul şu günlerde farklı bir göç hadisesiyle karşı karşıya. Anadolu'da geleneksel yöntemlerle üretilen kışlık erzak artık otobüslerle değil kamyonlarla büyük şehirlere taşınıyor.

TUĞBA MEZARARKALI, NEŞE POLAT'ın haberi
Kamyon kiralayarak turşusundan reçeline, kuru gıdadan peynirine kadar her şeyi memleketinden getiren köylüler, kış boyunca organik gıdalarla besleniyor. Aileler hem doğal hem ucuz hem de kaliteli ürün yemenin mutluluğunu yaşıyor.

Bugünlerde İstanbul yollarında Anadolu'nun dört bir yanından gelen kamyonlar var. Memleketten gelen bu araçlar, büyük şehirde yaşayan vatandaşa ekonomik anlamda rahat bir nefes aldırıyor. Yedikleri gıdaların doğallığından emin olamadıkları için bu yolu tercih edenler de az değil. Kendi topraklarında yetişen ürünleri tuttukları kamyonlarla şehre getiren İstanbullular, bugünlerde hem doğal hem ucuz hem de kaliteli ürün yemenin mutluluğunu yaşıyor. İstanbul'da yaşayan Bayburtlu 60'a yakın aile de kışlık erzakını kamyon kiralayıp getirtenler arasında. Kamyon sahibi Nazir Polat, "Artık insanlar doğal ve güvenilir yiyecekleri tercih ediyor. Doğallığından emin oldukları için kışlık yiyeceklerini memleketinden getiriyorlar." diyor.

Her kış öncesi olduğu gibi bu yıl da pahalılıktan yakınan büyükşehir insanının imdadına Anadolu'dan gelen erzak yetişti. Yıllarca otobüslerle yapılan bu yöntem şimdi kamyon kiralama yoluyla gerçekleştiriliyor. 15 yıldır kamyon şoförlüğü yapan Nazir Polat, Bayburt ve çevre illerden İstanbul'a getirdiği emanetleri kapı kapı dolaşarak sahiplerine ulaştırıyor. Taşıdıkları arasında neler yok ki... Polat, peynirinden yoğurduna, turşusundan konservesine kadar 17 tonluk kışlık erzakı, uzun yolları kat ederek sahiplerine teslim ediyor. Yeni evli Muhammet Eskici'nin de kışlık yiyeceği Bayburt'tan. Ailesinin ürettiği mahsullerden kendisine de pay ayırdıklarını söyleyen Eskici, "Annemler baharda Bayburt'a gidiyor ekip biçiyor, kışlık yağımızı, peynirimizi yapıyor. Sonbaharda da kamyonla gönderiyor." diye konuşuyor. 15 senedir lokantacılık yapan Ahmet Genç ise kuru fasulyeyi memleketten getirtiyor. Lezzetinden dolayı yemeklerinin yok sattığını belirten Genç, kuru fasulyenin doğallığı sebebiyle tercih edildiğini dile getiriyor. Kışı, köyden gelen gıdalarla geçiren inşaat işçisi Hanefi Genç de 5 yıl önce aldığı yevmiyenin değişmediğini ifade ediyor. Genç, "Bayburt'ta yaşayan ailem fasulyeden patatese, peynirden balına kadar gönderiyor. Burada her şey çok pahalı. Kazandığım ancak kiraya yetiyor." diyor.

'İçimiz rahat, ne yediğimizi biliyoruz'

İstanbul Otogarı şu günlerde çok kalabalık ve yoğun. Otobüsler, yolcu yerine büyükşehre neredeyse kışlık erzak taşıyor. Memleketine sırf erzak getirmek için gidenler bile var. Anadolu'dan taşınanlar arasında neler yok ki... Rahime Görgülü de iki çocuğuyla Ordu'nun Korgan ilçesinden gelmiş. Görgülü, "Konservelerimizi yaptık, turşularımızı kurduk, fındığımızı topladık, hepsi kendi bağ ve bahçemizden. Sebzeler doğal olduğu için içimiz rahat, hiç değilse ne yediğimizi biliyoruz. Ucuz olması da aile bütçemize büyük katkı sağlıyor." diyor.

'50 yıllık manavım, bu seneki gibi fırsatçılık görmedim'

Abdurrahman Erman (70), 50 senedir manavlık yapıyor. Komisyonculardan ve aracılardan şikâyetçi. Fırsatçıların iş başında olduğuna dikkat çeken Erman, "Böyle şey görmedim, domatesin, fasulyenin fiyatı almış başını gidiyor. 50 senedir bu işi yapıyorum, böyle pahalılık görmedim. Ömrüm hallerde geçti, biz değil aracılar kazanıyor." ifadelerini kullanıyor. Pazar alışverişi yapan Mustafa ve Nezahet Cellek çifti de emeklinin filesinin ancak ay başında dolabildiğini söylüyor. Ayda ancak bir defa pazar alışverişine çıkabildiklerini belirten Cellek çifti, güçlerinin buna yettiğini söyleyerek serzenişte bulunuyor.

ZAMAN