Eşref Bitlis'in uçak kazasında yaşamını yitirdiği dönemde İçişleri Bakanı olan İsmet Sezgin: 'Uçakta ben de bulunacaktım. Grup toplantısı yüzünden gitmekten vazgeçtim' dedi, suikast iddialarını da yalanladı...
Uğur Becerikli'nin haberi
Jandarma eski Komutanı Eşref Bitlis'in 1993'te düşen askeri uçakta ölümü ile ilgili dosya yeniden açılırken, dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in açıklamaları tarihi bir olayı daha ortaya çıkardı. Sezgin'in ifadelerine göre, DYP'nin Meclis grup toplantısı olmasaydı, Diyarbakır'a giden o uçakta kendisi de olacaktı. SABAH'ın sorularını yanıtlayan Sezgin'in, açıklamaları şöyle:
BİRLİKTE GİDECEKTİK: Diyarbakır'a rahmetli Eşref Bitlis'le beraber gidecektik. OHAL vali toplantılarına çoğunlukla beraber gidiyorduk. Kendisine, parti grubum olduğunu, söyledim. 'Bir gün bekle birlikte gidelim' dedim. O da 'Söz verdim sayın bakanım. Tarihi arkadaşlarla tespit ettik gitmem lazım' diye konuştu. Kalması için ısrar ettim ama kabul etmedi. Grup toplantımız olmasa ben de uçakta olacaktım.
HABERLERDEN DUYDUM: Kazayı haberleri izlerken öğrendim. Çok soğuk bir gündü. 'Eyvah' dedim. Küçük uçaklardı bunlar. Hemen kaza mahalline gittik. Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş Paşa da, diğer devlet görevlileri de oradaydı. Hem Genelkurmay hem de Hükümet olarak 'detayına kadar incelensin' dedik. Uçak mühendisleri, uzmanlar, bütün teknik ilgililer inceledi. Hepsinin vardığı sonuç 'buzlanmadan meydana gelen kaza' oldu.
DÜŞMANI YOKTU: Eşref Paşa çok iyi bir komutandı. Terörle mücadelede çok başarılı bir askerdi. Jandarma'yı da çağın jandarması haline getirdi. Dürüst, çalışkan, herkes tarafından sevilen, sayılan, iyi bir askerdi. Onun suikasta uğraması için hiçbir neden yok. Hiç düşmanı olmayan bir insandı. 17 sene geçmiş. Sakız gibi çiğnenip duruyor.
PAŞA'NIN PLANI: Eşref Bitlis Paşa terörü bir an önce bitirmek için, insan haklarına saygıya, hukukun üstünlüğüne dayanan bir görüşle, yöre halkına sevgi ve saygı içeren bir duyguyla, yörenin ekonomik ve sosyal kalkınmasını sağlamak ve işsizliği önlemeyi de içeren çalışmalar yapılmasını istiyordu. Çalışmalarını ve planlarını da bu şekilde yürüttü.
ÇEKİÇ GÜÇ KONUSU: Çekiç Güç'le ilgili olarak maalesef; bölücü teröristlerle yaptığımız mücadelede, PKK'lılardan ele geçen malzemelerin Amerikan malı olduğunu gördük. Çekiç Güç, yardım etmiyorduysa da sıcak durduğunu belli ediyordu. Bu anlaşılıyordu.
AHMET TÜRK'LE PROGRAM: Bitlis Paşa'nın Ahmet Türk'le program yapması olağanüstü bir konu değil. Çünkü Ahmet Türk o zaman bugünkü Ahmet Türk değildi. Bugün Türk ve arkadaşları bir yerden emir ve talimat alıyor gibi görünüyorlar. O gün böyle değildi.
FAİLİ MEÇHULLER DEVLETE YIKILDI: Faili meçhuller konusu bitmez. Çünkü o dönemde Diyarbakır merkezli olarak dinci bir grupla bölücü grup arasında çatışmalar yapılıyordu. Biri alnına sıkılan tek kurşunla öldürüldüyse Hizbullah yaptı diyorduk. Hizbullah ile PKK mücadelesinde yaşanan bir takım konular devlete mal ediliyordu. Uyuşturucu ve kaçakçılıktan gelen para için de infazlar yapıldı. Bunlar da bonuçta devlete yıkıldı.
Rus bakandan ihbar notu aldım, bana yönelik suikast planı vardı'
Eşref Bitlis'in yaşamını yitirdiği dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin bir ziyaret sırasında gittiği Rusya'da kendisine yönelik suikat planına ilişkin ihbar aldını söyledi. Sezgin olayı şöyle anlattı: "Organize suçlarla mücadele için imzalanan bir anlaşma için Rusya'ya gittim. Orada PKK ile mücadele konusunda destek vermedikleri gerekçesiyle sitem ettim. Rus Bakan bunun üzerine cebinden yazılı bir suikast ihbarı çıkarıp bana verdi. Bölücü örgütün bana suikast yapacağına dair bilgi vardı bu yazıda. Suikast ihbarı bana geldi, Eşref Paya'ya gelmedi."
Sabah