Başbakanlık Başdanışmanı Doç.Dr. İbrahim Kalın, ''Türkiye ile Yunanistan'ın birbirleriyle daha fazla görüşmeye devam etmesiyle sorunların da aşılabileceğini'' söyledi.
Yunanistan Avrupa ve Dış Politika Vakfı'nın (ELİAMEP) düzenlediği, ''Türk-Yunan ilişkileri: Bugünkü durum - Gelecek perspektifi'' konulu panelin basına açılan 2. ve son gününde konuşma yapan Doç.Dr. Kalın, Türk-Yunan ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.Kalın, ''Birbirimizle daha fazla konuşup, sohbet ettikçe, sorunlarımızın aşılabileceğini daha net bir şekilde görüyoruz. Özellikle ortak bir bölge vizyonu geliştirip, ortak irade gösterdikçe aramızdaki sorunlar daha çözülebilir hale geliyor. Türk dış politikasında son dönemde yaşanan dinamizm, çok yönlü politika, aslında bu bakış açısının bir sonucudur'' diye konuştu.
Başdanışman Kalın,''Biz meselelere kriz odaklı değil, vizyon odaklı yaklaşmaya çalışıyoruz. Şüphesiz ki etrafımızda çok çeşitli sorunlar var. İkili ilişkilerimizde, bölgemizde sorunlar var ama bu sorunları kriz olarak tanımlayıp, bunların detaylarında kaybolmaktansa bir vizyon geliştirip, 'nasıl bir bölge istiyoruz, nasıl bir bölgesel düzen içinde yaşamalıyız' sorularını soraraktan bir bölge vizyonu geliştirdiğinizde sorunları daha rahat biçimde aşabileceğimiz ortadadır'' dedi.
''Türkiye ile ilgili birtakım sorular ile karşı karşıya kalındığını'' belirten Kalın, ''Bu dinamizm nereden geliyor? Öncelikleri değiştiriyor mu? Türkiye doğuya doğru mu kayıyor? Eksen kayması mı var? Türkiye AB hedefinden vaz mı geçti?Transatlantik ilişkilerini artık ikinci öncelik haline mi getirdi? çerçevesinde bir tartışma yaşandığını'' söyledi.
Doç.Dr. Kalın, ''Türkiye'nin ulusal düzeyde yaşadığı dönüşüm dış politikaya da farklı bir dinamizm olarak yansıdı. Bölgesel düzeyde yaşadığımız dönüşüm ise, özellikle yakın coğrafyada, yani Güney Avrupa'dan Mezapotamya'ya, Orta Doğu'ya uzanan bir coğrafyada yaşanan dönüşüm, son olarak da küresel düzeyde yaşanan dönüşümün ulusal ve bölgesel politikalara olan etkisi, Türk dış politikasını da şekillendiren ana dinamikler arasındadır'' diye konuştu.
Kalın, sözlerini söyle sürdürdü:
''Ulusal düzeydeki dönüşümden başlayacak olursak, Türkiye, dünyanın 17., Avrupa'nın 6. en büyük ekonomisine sahip ülkesi. Son derece genç, dinamik bir nüfusu var.Nüfusumuzun Yüzde 40'a yakını 30 yaşın altında. Bu genç nüfus ile ilgili ekonomik boyutların yanısıra, bu genç nüfus, daha fazla demokrasi, insan hakları, şeffaflık istiyor. Türkiye'nin içindeki demokratik olgunlaşma da kendini gösteriyor. Kürt meselesinden, dini azınlıklar ve Alevi meselesine kadar geçmişte tabu kabul edilen bir çok sorunu artık bugün çok daha rahat biçimde tartışıyor, tartışmakla da kalmıyor bunları somut adımlar atarak çözmeye başlıyor.''
''Ekonominin de dış politikanın en önemli unsurlarından bir tanesi olduğunu'' vurgulayan Kalın, ''Türkiye'nin 800 milyar dolara ulaşan bir ekonomisi var ve bu, dış ticaretimizde, yabancı sermayede, bankacılık sisteminde, mali disiplinde ayakta tutulan güçlü bir ekonomidir. Özellikle bizim iş dünyamızın yurtdışında yaptığı açılımlar dış politikamızın en önemli unsurları haline geldi. Şu anda Türk işadamları, iş dünyası, Türk dış politikasının en önemli aktörleri arasında yer almaktadırlar'' ifadesini kullandı.
''Dünyanın bütün büyük bölgelerinde, ülkelerinde, önemli ihaleler alınıp, önemli projelere imzalar atıldığını'' söyleyen Kalın, ''Libya'da yol yapmaktan, İran'da havaalanı yapmaya, Brezilya'da üretim yapıp, bunu Endonezya'da pazarlamaya, Almanya'dan teknoloji alıp bunu Kore'ye götürmeye kadar, akla gelebilecek her alanda Türk işadamlarına rastlamak mümkün'' diye konuştu.
Türk-Yunan ilişkilerinde de ekonomik boyutun son derece önemli olduğunun altını çizen Başdanışman, Türkiye'de şu anda iş yapan 400'e yakın Yunan şirketi olduğunu, bu sayının daha da artmasının arzu edildiğini, ekonomik ilişkilerin ülkelerarası ilişkileri destekleyen en önemli unsurlar arasında bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Bölgesel düzeydeki gelişmeler konusuna da değinen Kalın, bu düzeyde çok önemli gelişmeler yaşandığını vurguladı.
Kalın,''Özellikle soğuk savaş döneminin sona ermesinden beri, bir bölgesel, küresel düzen kurma çabası şu ana kadar sonuç vermedi. 1989 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılması, soğuk savaş döneminin sona ermesinin ardından ilk büyük küresel düzen kurma adımı Körfez Savaşı ile sonuçlandı. Düzensizlik hali devam etti'' dedi.
''Bölgemizde, Güney Avrupa'dan, Orta Doğu'ya, Kafkasya'ya uzanan coğrafyaya baktığımızda, bugün dünya siyasetini belirleyen 10 konuyu alt alta yazarsak, bunun 5-6 tanesinin ya doğrudan bu bölgeyle, ya da bu bölge ile bağlantılı konu ve ülkelerden geçtiğini görürüz'' diyen Kalın, ''Bu, enerji meselesidir, enerji güvenliğidir, İran nükleer programı, Irak'ın siyasi geleceği, Kafkaslar'daki istikrar düzenidir. Dolayısıyla, bu coğrafya dünya siyasetinin de merkezinde olmaya devam ediyor. O yüzden Türkiye'nin, hem kendi ulusal çıkarları, hem de bölge düzeni açısından bölgesindeki gelişmeleri gözardı etmesi, ilgisiz kalması mümkün değildir'' şeklinde konuştu.
Kalın, ''Türkiye'nin yaklaşımının, sorunlu, ekonomik anlamda fakir, siyasi olarak istikrarsız bir coğrafyada başarılı olunmasının mümkün olmadığı şeklinde olduğunu'' kaydetti.
''Küresel düzeyde önemli aşamalardan geçtik'' ifadesini de kullanan Başdanışman Kalın, ''Soğuk savaş döneminin kalıplarının artık daha hızlı biçimde aşılmaya başlandığı, sadece Türkiye değil, dünyadaki birçok ulusun soğuk savaş döneminin siyah-beyaz, kategorik, doğu-batı ayrımlarını geride bırakmaya başladıklarını'' belirtti.
''Çok kültürlülüğün, çok katmanlı kimlik algılarının artık ulusal siyaseti belirlediği bir dönemden geçiyoruz'' diyen Kalın, ''Bunun uluslararası politikalara yansıması, şüphesiz güç, iktidar kavramlarının sogulanması ve tanımlanması olarak karşımıza çıkıyor'' diye konuştu.
''Tüm bu ulusal, küresel ve bölgesel gelişmeler bağlamında, Türk dış politikasının çok yönlü, çok boyutlu bir perspektif ile hareket ettiğinin'' altını çizen Başdanışman, ''Komşulararası sıfır problem politikası, Türk dış politikasının stratejik öncelikli konularından birisi haline gelmiş bulunmaktadır. Kriz ve sorun odaklı yaklaşım yerine vizyon odaklı yaklaşımla sorunlarımızı çözebiliriz özgüvenini biz gösteriyoruz. Suriye, Irak, hatta Ermenistan, Bulgaristan ve Yunanistan ile ilişkilerimizde yaşanan değişimler bu politikanın sonuç veren bir politika olduğunu gösteriyor'' dedi.
''Ermenistan ile bir protokol süreci başlatıldığını ancak arkasının gelmediğini, Irak'ın siyasi geleceğinin ise hala sıkıntılı olduğunu söyleyebilirsiniz. Bunlar tabi ki problem. Sıfır sorun hiçbir problemin olmadığı demek değil. Bu bir vizyon. Buraya doğru beraber yürümeliyiz iradesini gösteren bir yaklaşım'' diyen Kalın, ''Bu manada, Türk-Yunan ilişkilerinde de bu vizyonun sonucu olarak yeni bir sayfa açmanın mümkün olduğuna inanıyoruz'' ifadesini kullandı.
Kalın, ''Şüphesiz önümüzde, Ege, Azınlıklar, Kıbrıs gibi 2-3 başlık altında toparlayabileceğimiz ana sorunlar var. Burada kendimize şu soruyu soralım. Bu soranları çözebilecek siyasi iradeyi göstermeye hazırmıyız değilmiyiz? Bizim yaklaşımımız bu sorunların çözülebileceği yönünde. Nitekim en üst düzeyde, bu konuda bir siyasi irade sergilenmiş bulunuyor. Sayın (Yorgo) Papandreu ile Başbakan Tayyip Erdoğan bu konuda hakikaten vizyonel bir liderlik sergiliyorlar. İki taraf da bu sorunların çözümü için konuşmayı, müzakere etmeyi birinci öncelik kabul ediyorlar'' dedi.
''Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması için zeminin artık hazır olduğunun ve bu çerçevede görüşmeler ile toplantıların devam edeceğinin ümit edildiğini'' belirten Kalın, ''Siyası iradeyi, bölge misyonunu güçlendirecek, destekleyecek adımları hepimizin birlikte atması gerekiyor. Kamuoyunun hazırlanması büyük önem arz ediyor'' diye konuştu.
Kalın, ayrıca, ''Türkiye'nin Yunanistan'ı bir tehdit olarak algılamadığını, iş yapılacak bir partner ve komşu olarak gördüğünü'' belirttiği konuşmasında, ''Bunu ekonomiden, bölge siyasetine kadar her alanda uygulamaya hazır bir tutumla, tavırla söylüyoruz. Böyle bir tehdit algısı olmadığı için bu görüşmeler sonrasında bir sonuç alındığında, büyük mesele gibi görünen Ege, Kıbrıs konularının çok hızlı bir şekilde çözülebileceğini hepimiz göreceğiz'' ifadesini kullandı.