Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi olan eski bakanlardan Kemal Derviş, Türkiye'nin yüzde 8 büyüme potansiyeli bulunduğunu söyledi. Ancak uyarısı da var.
Derviş, bununla birlikte cari açık ve istihdam konusunda uyarmayı da ihmal etmedi: "Bu iki noktaya dikkat etmek lazım."
Sabancı Üniversitesi Mezunları Derneği'nin düzenlediği 'Makroekonomik Politikalar, Gelir Dağılımı ve Dünyanın Ekonomisindeki Gelişmeler' konulu konferansta konuşan Kemal Derviş, küresel kirizin geldiği nokta ve Türkiye'nin durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin 2001 krizini yaşadığı 57. Hükümet döneminde bakanlık yapan Derviş, üniversite danışma kurulunun yanısıra ABD'de Brookings Institute'de başkan yardımcısı olarak da görev yapıyor.
Derviş, Sakıp Sabancı Müzesi The Seed Etkinlik Merkezi'nde verdiği konferansta, Türkiye'nin büyüme potansiyeline dikkat çekti. Krize rağmen prodüktivite (verimlilik) artışı yaşanmaya devam ettiğini vurgulayan Derviş, "Türkiye'nin yüzde 8 büyüme potansiyeli var. Bununla birlikte cari açığa ve istihdama dikkat edilmesi gerekiyor. Hanehalkının verimlilik artışından pay alabilmesi sağlıklı makroekonomik büyümenin koşulu. Dış dengenin arkasında tasarruf eksiği var. Ulusal tasarruf oranımızı artırmamız lazım. Şu anda ABD, Avrupa ve Japonya'nın uyguladığı sıfır faiz bir getiri cenneti oluşturuyor." diye konuştu.
Küresel kriz tartışılırken, bazen nasıl unutulduğunu belirten Derviş, "2008'deki panik, çok ciddi bir panikti. Bunu unutmamakta yarar var. Olağünüstü kriz, bir ölçüde önlenebildi. Para piyasaları aşırı kötümserlikten kurtuldu ve ciddi iyimserlik havası esmeye başladı. Krizi atlatıyoruz havası bütün dünyaya hakim oldu 2009 yaz aylarından itibaren." dedi.
Ancak Yunanistan'ta başgösteren krizin ardından bu iyimser havanın kesintiye uğradığına dikkat çeken Derviş, özellikle gelişmiş ülkelerin kamu borç seviyelerinin çok hızlı artış olduğuna işaret etti: "Şu anda bunu yaşıyoruz. Çok önemli ikilem içinde bugün dünyada karar vericiler. Bir tarafta yükselen kamu borcu. Diğer taraftan maliye politikasındaki genişmeye rağmen büyüme hızındaki azalma. Maliye politikasını bu ortam içinde kısarlarsa daralmaya giderlerse büyümenin daha da azalacağını hatta sıfıra yaklaşacağını hissedenler var. Bu korku var. İşsizlik özellikle Amerika'da çok yüksek. Yüzde 10'a doğru gidiyor. Makroekonomik politikalarda büyük bir ikilem var. Ya daralma yada büyüme sürdürülecek ve borç artacak."
Para politikasının bir ölçüde başarılı olduğunu ancak faizlerin sıfırlandığını ve artık daha fazla genişlemeci para politikasına devam etmenin mümkün olmadığını anlatan Kemal Derviş, "Para politikası bir anlamda etkinliğini kaybetmiş durumda. Maliye politikasında da müthiş bir genişleme gerçekleşti. Bir ölçüde sınırına varmış gözüküyor. Şu anda temkinli olmakta yarar var. Dünya ekonomisi açısından söylüyorum, hem para politikası hem maliye politikası bir bakıma araç olmaktan çıktı gibi." değerlendirmesinde bulundu.
Pek çok ülkenin ciddi büyüme rakamlarını yakalayacağını ancak her şeye rağmen Avrupa, Amerika ve Japon ekonomilerinin hala dünya ekonomisinin yüzde 65'ini oluşturduğunu aktaran Derviş, "Dünya ekonomsinin yüzde 65'i çok yavaş büyüyorsa, geri kalan yüzde 35'in çok hızlı büyümesi biraz zor." dedi.