BM Habitat Başkanlığı görevine seçilen İspanya'nın Türkiye Büyükelçisi Joan Clos, entegrasyonun temelde ekonomik bir mesele olmadığını söyledi, sürecin siyasi yönüne vurgu yaptı. TİSK Başkanı Kutadgobilik'ten ilginç açıklama geldi.
Avrupa Gazeteciler Birliği'nin (AEJ) 48.Genel Kurulu, Birliğin Türkiye Temsilciliği ve Ekonomi Muhabirleri Derneğinin ev sahipliğinde Ordu'da düzenlendi.Genel Kurul kapsamında öğleden sonraki oturumda ''Türkiye: Avrupa için bir yük mü, fırsat mı'' başlıklı panel düzenlendi.
BM Habitat Başkanı Joan Clos burada yaptığı konuşmada, son 2 yıldır Türkiye'de ispanya büyükelçisi olarak görev yaptığına dikkati çekerek, bu süreçte Türkiye'ye ilişkin bir çok şey öğrendiğini söyledi.
Clos, Türkiye'nin AB üyelik sürecini değerlendirirken, ''İspanya, Türkiye'nin AB'ye entegrasyonuna tam destek veriyor'' dedi.
Avrupa Birliğinin kuruluş temelleri hakkında bilgi veren Clos, Birliğin iki dünya savaşının ardından Avrupa kıtasında barışı tesis etmek amacıyla kurulduğunu kaydederek, ekonominin temel alındığını, ekonomik ilişkileri geliştirerek barışa katkı sağlamanın hedeflendiğini anlattı.
Birliğin 6 ülke ile yola çıktığını, süreç içinde genişlediğini ve çok başarılı bir proje halini aldığını ifade eden Clos, bugün Almanya ve Fransa arasında bir daha savaş olması fikrinin akıldan bile geçmediğini söyledi.
Siyasi değerlerin önemine vurgu yapan Clos, İspanya'nın AB'ye entegrasyonu sürecinde, ekonomik mi siyasi değerler mi diye bakıldığında, kendilerinin siyasi değerleri esas aldığını kaydetti. ''Avrupalılara şunu söyledik; İspanya'nın demokratikleşmesine yardım etmek istiyor musunuz'' diyen Clos, Avrupa'ya ''İspanya'nın domatesini istiyor musunuz'' veya ''İspanya'nın çeliğini istiyor musunuz'' diye sorsalar alacakları yanıtın ''hayır'' olacağını, Avrupa'nın kalbine hitap eden temel şeyin demokratikleşme olduğunu anlattı.
Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde birliğe dahil olmasının örneğin enerji koridoru açısından büyük önem taşıyacağını dile getirdiğini belirten Clos, bunun tabii ki önem taşıdığını, ancak Avrupalıların kalbine hitap edecek kadar önemli olmadığını kaydetti. Clos, entegrasyonun temelde ekonomik bir mesele olmadığına vurgu yaptı.
Clos, salondaki bir katılımcının Türkiye'nin AB değerlerine uyumuyla ilgili sorusunu yanıtlarken, Türk kültürünün ''Avrupa değerlerine mükemmel bir şekilde adapte olabileceğine'' inandığını söyledi.
Türk kültürünün çok derin olduğu, muhteşem edebiyatı ve harika şiirleri bulunduğu yönündeki görüşlerini de dile getiren Clos, Avrupa Birliğinin ekonomik ve sosyal değerlerinin de kültüre katkısı olacağını söyledi.
-TİSK BAŞKANI KUTADGOBİLİK-
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kutadgobilik, panelde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin bir ''kazan-kazan'' durumu oluşturacağına inandığını söyledi.
Türkiye'nin genç nüfusu ve ekonomik potansiyeline vurgu yapan Kutadgobilik, Avrupa'nın dünya ekonomisindeki Çin-ABD kutuplaşmasında yer alması açısından ülkenin önem taşıdığını söyledi.
AB'nin vize ve kota uygulamaları konusunda yaşadıkları sıkıntıları aktaran Kutadgobilik, Türkiye'nin ''İspanya'dan sonra AB'nin altıncı büyük ekonomisi'', ''Avrupa'nın birinci, dünyanın en büyük ikinci televizyon üreticisi'', ''Avrupa'nın birinci, dünyanın beşinci çimento üreticisi'', ''Avrupa'nın altıncı, dünyanın 13. büyük cam üreticisi'' olduğu gibi özelliklerini sıraladı ve birliğin yaklaşımını eleştirdi.
Müzakere sürecinin uzamasını da eleştiren Kutadgobilik, 5 yıldır AB ile müzakere yürütüldüğünü, 13 fasıl açıldığını, ancak birinin kapatıldığına dikkati çekti.
Kutadgobilik bir katılımcının Türkiye'nin olası üyeliğiyle ilgili sorusunu yanıtlarken, hayatı boyunca komünizme karşı mücadele ettiğini belirterek, ''Bütün gençliğimde, üniversite hayatımda, lise hayatımda, doktora hayatımda, bütün çalışma hayatımda 'komünist olmasın ülkem' diye uğraştım. Bugün pişmanım. Keşke 8-10 sene komünist olsaydık da bugün AB'ye girmiştik'' dedi
-DUBROVNİK BELEDİYE BAŞKANI-
Dubrovnik Belediye başkanı Andro Vlahusic de ''İtilaflı Toplumların Yakınlaştırılmasında Medya ve Turizmin Rolü'' başlıklı panelde yaptığı konuşmada, Dubrovnik'in 40 bin kişilik bir kent olduğunu, ancak yılda 2 milyon ziyaretçileri bulunduğunu dile getirdi.
Vlahusic, ''Dubrovnik gerçekten Akdenizin incisi. Bu, müzelerimizden, kiliselerimizden, taş binalarımızdan, islam merkezlerimizden kaynaklanmıyor, özgürlükten kaynaklanıyor. Çünkü özgürlük olmadığı zaman bunların hiçbirinin anlamı yok'' dedi.
Hoşgörünün en önemli yanları olduğunu dile getiren Vlahusic, bir ülkenin, bir şehrin ekonomik potansiyelini geliştirmek isteniyorsa, bunun hoşgörüsüz yapılamayacağını vurguladı.
Hoşgörünün herkese, insanlara, gazetecilere fırsat vermek, şans tanımak olduğunu ifade eden Vlahusic, gazetecilerin serbestçe yazmasına, konuşmasına izin verilmezse ''hiçbir şeyin gerçekleştirilemeyeceğini'' söyledi.
Konuşmasında Hırvatistan'ın AB ile müzakere aşamasında olduğuna da değinen Vlanusic, ''Umarım birliğe giren son ülke olmayız'' dedi ve Balkanlar'ın, Türkiye'nin birliğe dahil olması gerektiğine inandığını belirtti.