Başbakanlık Başdanışmanı Doç. Dr. İbrahim Kalın, "Türkiye'nin, Yunanistan'ı bir tehdit olarak değil, komşu ve ortak olarak gördüğünü" belirtti.
Kalın, Atina'da yayımlanan Kathimerini gazetesindeki demecinde, Türk-Yunan ilişkileri ile Kıbrıs konusuna ve Türkiye'nin AB perspektifine değindi.
Yunanistan'da, Yorgo Papandreu'nun başbakan olmasıyla iki ülke ilişkilerinin "daha iyi bir yönde ilerlediğini" ifade eden Kalın, "Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile Papandreu arasında çok iyi bir ilişki oluştuğunu" kaydetti.
Kalın, "Papandreu'nun, Başbakan Erdoğan gibi olayları uluslararası açıdan değerlendirdiğini" belirterek, "Sonuç olarak siyasi istek mevcut. Ege konusunda istikşafi görüşmeler sürüyor. Bildiğim kadarıyla atmosfer iyi. Bundan sonraki adım, iki ülkede kamuoylarının hazırlanmasıdır" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, Yunanistan'ın Ege'de karasularını 12 mile çıkarmasını savaş nedeni sayma (casus belli) kararıyla ilgili bir soruyu yanıtlayan Kalın, "bunun, TBMM'nin, geçmişte Yunanistan Parlamentosunun almış olduğu belirli bir karara karşı tepkisi olduğunu" kaydederek, "her iki kararın da eş zamanlı olarak geri çekilmesine yönelik alınacak yeni kararların adil bir hareket olacağını" belirtti.
Kalın, şunları kaydetti:
"Herşeyden önce, biz ikili ilişkilerimizde ve Ege ile ilgili sorunlarda 'casus belli' deyimini hiçbir zaman kullanmıyoruz. Bu, 1995 yılının Haziran ayında, Yunanistan Parlamentosunun bir kararına, Parlamentonun Ege'de karasularını 12 mile genişletme hakkı bulunduğuna ilişkin bir yasasına karşı belirli bir tepkiydi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yunan parlamentosunun bu kararına cevap verdi. Hepsi bu kadar. Bizim bu konuda bugünkü önerimiz, her iki kararın da eş zamanlı olarak geri çekilmesi ve sorunun Türk-Yunan sorunlarının toplu çözümü çerçevesinde sonuçlandırılmaya bırakılması yönündedir. Çünkü konunun özünü araştırırsak, Ege ile Doğu Akdeniz'i, ticaret, göçmenler, terör vs gibi diğer sorunların toplu bir çözümünün parçası olarak ne şekilde paylaşacağımızla ilgilidir."
Başbakanlık Başdanışmanı Kalın, Türkiye ile Yunanistan'da silahların karşılıklı olarak azaltılmasına ilişkin bir soru üzerine, "Böyle bir şeyin mümkün olduğunu ancak, bunun Ege, azınlıklar, Heybeliada ve Yunanistan'daki Müslüman azınlık gibi sorunların genel bir çözümünün doğal sonucu olarak ortaya çıkacağını" kaydetti.
Kalın, "Bu konudaki atmosfer sanırım olumlu. Yunanistan'ı artık bir tehdit olarak görmüyoruz. Bu eskidendi, artık değil. Şimdi Yunanistan'ı komşu ve ortak olarak görüyoruz" ifadesini kullandı.
-KIBRIS-
Kalın, Kıbrıs konusuyla ilgili olarak da, "Türkiye'nin bu konudaki politikasının genel çerçevesinin Ada'daki her iki toplumun hükümette eşit olarak temsil edilmesi yönünde olduğunu" belirtti.
"Birleşmiş Milletlerin (BM) ve Annan Planı'nın da genel çerçevesinin bu yönde olduğunu, yeni müzakerelerde de halen olmaya devam ettiğini" kaydeden Kalın, "Bugünkü durum ne Rum tarafı ne de Türk tarafı için kalıcı değil. Her iki toplumun da hükümette eşit şekilde temsil edildiği bir Ada arzu ediyoruz. Genel çerçeve budur" ifadesini kullandı.
Kalın, Türkiye'nin havaalanı ve limanlarını Rum gemilerine açmasıyla ilgili bir soru üzerine de, "Böyle bir şeyin, sadece Kıbrıs sorununun toplu bir çözümüyle mümkün olabileceğini" kaydetti.
TÜRKİYE'NİN AB PERSPEKTİFİ-
Türkiye"nin AB perspektifine değinen Kalın, "AB'ye katılımın Türkiye'nin stratejik bir hedefi olduğunu ve bundan vazgeçmeyeceğini" belirtti.
"Türkiye'nin, bir dizi reformları parlamentosundan geçirmeyi ve Gümrük Birliği'ne katılmayı bu nedenle kabul ettiğini" kaydeden Kalın, "Türkiye'nin, AB'den beklediği karşılığı görmemesi, AB üyeliğinden vazgeçecektir anlamına gelmez. Bu stratejik hedefimizden vazgeçmeyeceğiz. Ancak, bu hedefe ulaşma sürecinde bazı konulara açıklık getirilmesini istemek bizim hakkımız olduğuna inanıyoruz. Eğer hedef gerçekten tam üyelik ise müzakereleri sonsuza kadar ertelenmek yerine belirli bir zaman süreci olmalı" ifadesini kullandı.
TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU VE BALKANLAR POLİTİKASI-
Başdanışman Kalın, Türkiye'nin Ortadoğu ve Balkanlar konusundaki politikasıyla ilgili sorular üzerine de, "Türkiye'nin bu konulara olan ilgisinin Avrupa, ya da ABD ile ilgili herhangi bir hayal kırıklığından kaynaklanmadığını, Türkiye'nin dış politikasını iyileştirme girişimlerinin ve ufuklarını genişletme düşüncesinin bir parçası olduğunu" belirtti.
"Türkiye'nin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi (AK) gibi birçok Avrupa kurumunun üyesi olduğunu ve bu konudaki tavrının AB ve NATO ile olan ilişkilerinin aleyhine olmadığının" altını çizen Kalın, şunları kaydetti:
"Anormal olan daha önceki durumdu. Yani komşularımızla siyasi ve ekonomik ilişkilerin olmamasıydı. Şimdi bunlarla ilişkilerimizi geliştiriyoruz. İran, Suriye ve Irak ile ilişkilerimizi iyileştirirken, bölgemizde güvenliği tesis etmeye çalışıyoruz. ABD, soğuk savaş dönemindeki büyük rakibi Rusya ile ilişkilerini iyileştirebiliyorsa, Türkiye aynı şeyi komşusu olan Rusya ile neden yapmasın?."